YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Mesut Yılmaz "Şaban" olmamalıdır!..

 
Gerçek şu ki, Türk siyasetinin "güvenilirlik bunalımı"nı aşması ve gerçekten bir temizlik yapılması şarttır.

 

Bir yandan "Star" gazetesi, bir yandan da "Hürriyet", Malki cinayetinin kilit ismi Erol Evcil'in ifadelerini yayınlıyor..

2 Kasım 1999'da, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadeye göre, Evcil'in iddialarından bazıları şunlar:

-Mesut Yılmaz, hem muhalefetteyken, hem de başbakanlığında Çakıcı ile görüşüyordu.. (Hürriyet)

-Erol Evcil'in özel uçağını kullanan politikacılardan ve bürokratlardan bazıları şunlardı: Mehmet Ağar, Cumhur Ersümer, Cavit Çağlar, Ahmet Demir, Mehmet Gedik, Yalım Erez, Güneş Taner.. (Star)

-Cavit Çağlar, Nesim Malki'nin ölümünden önce, Emlak Bankası'ndan yaklaşık 20-30 milyon dolarlık kredi çekmişti. (Hürriyet)

-Evcil ile Alaattin Çakıcı, telefon konuşmalarında, anlaşılmaması için bazı kişileri kod isimleri ile anıyorlardı.. Bunlardan bazıları şöyle.. Mesut Yılmaz (Kemal Sunal), Cavit Çağlar (Topal), Tansu Çiller (Kadın), Necdet Menzir (Makedon-Sırp kırması), Çevik Bir (rakımlı), Alaattin Çakıcı (Müsteşar), Dündar Kılıç (Papaz), Şükrü Karahasanoğlu (Karamolla), Eyüp Aşık (Kel) (Star).

Erol Evcil'in, DGM'de seslendirdiği bu ifade-iddialar, doğru olmayabilir.. Ama yüksek tirajlı iki gazete bunları yayınladıklarına göre, olay artık kamu-oyuna mal olmuştur..

Aynı gazeteler, bir gün önce de, Türk Hava Yolları'nın uçak alımı sırasında, dönemin Devlet Bakanı Cavit Çağlar ile dönemin Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'nun, Nesim Malki aracılığı ile 50 milyon dolar civarında rüşvet aldıkları iddiasını yayınlamışlardı..

Bütün bu iddialardan ne çıkar?

Gerçek şu ki, Türk siyasetinin "güvenilirlik bunalımı"nı aşması ve gerçekten bir temizlik yapılması şarttır. "Siyaset-bankacılık-medya-mafya" ilişkileri, Türk demokrasisinin sağlıklı gelişmesini olumsuz etkileyen ciddi bir konudur..

Bu konuda öncelikle, belirli dönemlerde siyasi rakipleri hakkında yıpratma kampanyaları açan Mesut Yılmaz'a, büyük sorumluluk düşüyor..

Hepimiz hatırlıyoruz..

Mesut Yılmaz, rakibi Tansu Çiller hakkında önce "Yalı Çetesi" kavramında kilitlenen kampanya ile yola çıktı.. Sonra da, gündeme "Örtülü Ödenek"e ilişkin iddialar getirildi..

Yani belli ki, Mesut Yılmaz, bu "temizlik", "şeffaflık", "ahlak" gibi konularda çok hassas..

Ancak özellikle "28 Şubat" döneminde başbakan olarak görevlendirildikten sonra, Mesut Yılmaz'ın adı, Erol Evcil ifadelerinde de geçen olaylara pek sık karışmıştır..

Neticede, Korkmaz Yiğit kaseti yayınlandıktan sonra da, TBMM'de düşürülmüştür..

Şu anda Mesut Yılmaz'a düşen sorumluluk bellidir.

Ülkede cumhurbaşkanının kim olacağı veya koalisyon politikalarının yönünün belirlenmesi gibi hayati konularda söz söylemek, Mesut Yılmaz'a düşmemektedir.

Mesut Yılmaz kendisini ilgilendiren iddialarla ilgili Meclis araştırmalarını bizzat zorlayarak hızlandırmalı, gerekirse yargı önüne çıkmalı ve siyasette bundan sonra yer almak istiyorsa, mutlaka aklanmalıdır..

Örgütlenmiş suçların failleri ve planlanmış cinayetlerin işleyenleri tarafından, Mesut Yılmaz'ın adı, her dakika sakız gibi çiğnenmektedir..

İşte dünkü "Star"da okuduk..

Evcil ve Çakıcı, Mesut Yılmaz'ın kod adı olarak "Kemal Sunal"ı uygun görmüşler..

Ne demek bu?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başbakanlığını yapmış ve şu anda da "koalisyon lideri" konumunda yasamanın iradesini yönlendiren Mesut Yılmaz, yer-altı dünyasının gözünde bir "Şaban" mıdır?

Mesut Yılmaz'ın, adı etrafındaki gölge çemberini kaldıracak ve sütten çıkmış kaşık kadar temiz görünüme sahip olacak bir "yarın" için, belki bir süre, mevcut görevlerini askıya alması gerekebilir..

Ama bu, "aklanma"ya dayanacak bir özveri ise, katlanmaya değmez mi?

ŞAKA

'Sorti'den, 'landing'e..

Anlatıldığına göre, Demirel Türkmenbaşı'nın davetinde "20 sorti" yapmış..
Yani 20 defa, konyak kadehini kaldırmış..
Meclis'teki oylamalar, artık bu uçağın "take-off"ları bırakıp, "landing" yapması gerektiğini gösteriyor.
İyisi mi, kuşakları bağlayıp, sigaraları söndürelim..

DEMİREL

Son güne kadar görevi yapmalı!..

Belli ki, milletvekilleri, Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı olarak görevine devam etmesini istemiyor.. Bu gerçeği, zorlamalarla ve ayıplı pazarlıklarla değiştirmeye kalkmak, "cumhurbaşkanlığı makamı"nı da zedeler..

Ayrıca şunu da bilmeliyiz.

Demirel'in emekli edilmesi ile, Türkiye'de bitmesi istenilen ama bir türlü bitirilemeyen bir dönem de, sona erecektir.. Demirel, "rutin dışılık"ların, "tartışmalı akrabalar"ın, "dün dündür"ün ve "verdimse verdim"lerin de, adeta simgesidir..

Biliyoruz.. Politikada istek üzerine emeklilik pek yoktur.. Ancak şartlar, politikacıları "re'sen" emekliye sevk eder..

İşte bu şartlar doğmuştur..

Milletvekilleri "liderler sultası"nı aşmış ve özgür iradeleri ile, Demirel'e emeklilik yolunu açmışlardır..

Bu arada Demirel'den beklediğimiz davranışları da hatırlatalım..

"Ya seçilmezsem" diyerek, Ankara'da kalıp kulis çalışması yapmak yerine, önceden planlanan dış ve iç gezilerini yapmalıdır.. Eğer bu geziler gerçekten "devleti temsil" görevinin gereği ise, bunların iptali yanlıştır..

İnsan devletine ve milletine, "beni seçmezseniz, parmağımı oynatmam" mantığı içinde hizmetten kaçamaz..


31 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...