YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Komik bir ülkedeyiz, komik

Hukuk, esasen ciddî bir mevzu. Ne var ki uygulayıcıların farklı yorumlamaları yüzünden kimi zaman ciddiyetten uzaklaşabiliyor. Hatta bazen tam anlamıyla "komedi" halini alabiliyor.
İçeride ve dışarıda bunun pek çok örneği var. "Önce idam edelim, sonra yargılarız" anlayışı, aklıma ilk geleni.
Kurban Bayramı sırasında bir danayı çok kötü muamele ile yani işkence ile kesen kasaba 20 milyon lira para cezası verildi.

Buna karşılık, gözaltındayken feribottan atladığı iddia edilen Murat Yıldız'ı kaybettikleri belirlenen polisler, 1 milyon lira para cezasına çarptırıldı.
Biri çıkıp "Bu memlekette 20 adam, ancak bir sığır ediyor" dese, verilecek cevap hazır mı acaba?
Ülkeyi sarsan önemli davaların bir müddet sonra sanığı kalmıyor ama mahkemeler devam ediyor.
Bunlar, komedi sınıfına girmezse, nereye girer?
Son zamanlarda sık tekrarlanan sözlerden biri, "kişiler için kanun yapılmaz".
Niye? Ne mahzuru var? Aksine, herkes için birer kanun çıkarılsa çok daha iyi olur. 65 Milyon tane kanun gerekir, ne güzel.
Şeyi duydunuz değil mi?
Adana'daki savcının yaptığını.

12 Eylül 1980'de darbe yaparak Anayasa'yı değiştirdikleri için, Kenan Evren ve Konsey Üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. İdamla yargılanmalarını istiyor.

1963'te darbe girişiminde bulunup başarılı olamayan Talat Aydemir gibi...

Oysa burada ölçü -herkes biliyor ki- başarılı olup olmamaktır. Darbeyi başaramazsan, Anayasa'ya göre idam edilir ve 'mevta' olursun; şayet başarırsan, kurtarıcı olursun. Anayasa'yı da baba yasayı da istediğin gibi değiştirebilirsin.

Kaldı ki, Evren ve 'darbe arkadaşları'nın değiştirdikleri Anayasa, doğal olarak şu anda geçerli değil. Yürürlükte olan, o ekibin hazırlattığı Anayasa.

Ve orada bir 'geçici' 15. madde var ki, darbeyi yapanlar ve o dönemde yapılan işlemler hakkında dava açılmasını yasaklıyor.

Manyetolu telefon

Lise yılları... Birinci sınıftayken bizim eve telefon bağlandı. Müracattan sonra kaç sene bekledik hatırlamıyorum.

Bir ikindi vakti eve geldiğimde, içeride simsiyah bir telefon görünce nasıl sevinmiştim, anlatamam. Yanında bir kolu vardı. Manyetolu telefon. Bütün heybetiyle, "Konuş benimle" diyordu.

Ahize kapalı durumdayken çeviriyorsun, karşına postane çıkıyor. Nereyi istiyorsan söylüyorsun, kayıt alıp sıraya koyuyorlar ve beklemeye başlıyorsun. (Çünkü telefon eden tek kişi sen değilsin, sıranı bekle!) İstediğin yerin uzaklığına, aradığın vaktin durumuna göre bağlanma süresi değişiyor.
"Alo" derken "lo" kısmını ince söyleyemeyen bir santral memurumuz vardı.
O çıkınca, alırdı beni bir gülme; kendimi zor tutardım.
Üniversite yıllarına gelmezsek, tahsilim yarım kalmış gibi olur; ayrıca okulumun hatırı kalır.
Zaten ne demiştik; okumaya meraktan bahsetmiştik ya...
O dönemde, telefon konusunda bir nevi devrim yaşandı memlekette. Yaygınlaştı "alo"lar.
'Komprador' sayısı arttı uzun lafın kısası.

Asker oldum piyade Bugün dünden ziyade

Derken efendim araya bir adet 'bakaya'lık girdi, ardından askerlik. Sonra -lafın gelişiyle- hayata atıldık vs.

Ben diyeyim on yıl, siz deyin oniki yıl sonra, işte o askerlik sırasında, cep telefonları devreye girdi. Daha doğrusu zuhur etti.

Amma velakin, söz uzayıp gidiyor. İsterseniz onu da sonraya bırakalım. Şimdilik eyvallah.

"Dayatamıyorsan emretme." Sokrates

ENFİ

- Türkiye enflasyonu yeniyor...
- Lezzetli mi bari?

Astronot olacaktım, "Nasabaşı" oyunlarla hakkımı yediler.
İbrahim / Suavi

Ah şu çocuklar

Bakın neler söylüyor çocuklar:

Biri, bir daire etrafında sürekli dönüp durursa ona "deli" deriz, ama gezegenler bunu yaptığında onların yörüngede dolaştığını söyleriz.

İnsan yazın bir defa banyo yapmalıdır, kışın bu kadar sık yapmak gerekmez.

Şimşek çaktıktan sonra gökgürültüsünü dinleyerek, yıldırım çarpmasına 'ne kadar yaklaştığınızı' anlayabilirsiniz. Gökgürültüsünü işitmediyseniz, dert etmeyin, zaten çarpılmışsınızdır.

Havuç

Süleyman'ın eli demir
Şimşek çıkar ucundan
Gel biraz da sen kemir
Şu tavşanın havucundan
Kemirdikçe semir, semirdikçe kemir
Daha iri ol ondan bundan ve şundan

İstifa

- Ecevit istifa eder mi Hocam?
- Niye etsin Çekirge?
- Düşüneceği söyleniyor.
- Düşünür fakat istifa etmez!


Faks: +90 (212) 613 14 92 - 93
31 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...