YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

5+5 Suya düştü

 
Israra ve Meclis'i daha fazla yıpratmaya gerek yok. Demirel'in Cumhurbaşkanlı-ğının süresinin uzatılması, suya düştü. Buna rağmen, ufak tefek pazarlık çabalarına şahit oluyoruz. Bu gayretler sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Keşke Demirel, bilge kişi olarak köşesinde kalmayı kabul etseydi. Yalpaladı. Hem kendisini, hem Çankaya'yı yıprattı.

 

Süleyman Demirel'in süresinin uzamasını Meclis istemiyor. Çünkü millet istemiyor.

Artık işi tadında bırakmak lâzım.

Başından beri söyledik ve yazdık. Ecevit, demokratik hak ve özgürlükleri, Demirel'in seçilmesi şartına bağlamamalıydı.

Maalesef Meclis çirkin pazarlıklara sahne oldu. Demirel adına kulis yapan Yaşar Topçu, Recai Kutan ve Oğuzhan Asiltürk'ü sıkı markaja aldı.

Ecevit

Ecevit'in gözdağı verir gibi konuşması, Fazilet Partisi'nin kapatılacağını ihsas ederek bundan üzüntü duyacaklarını söylemesi, yakışıksız bir davranıştı.

"...Fazilet Partisi'ne yönelik bazı olası sakıncalı gelişmeler olabilir; fakat böyle bir gelişme, en az o partiyi üzeceği kadar bizleri de üzer. O bakımdan, süratle, iş işten geçmeden 69'uncu maddede, partileri kapatmayı zorlaştırıcı bir değişikliğin yapılması çok yararlı olacaktır." (Meclis Zabıtları - 29 Mart 2000)

Madem bir partinin kapatılmasından üzüntü duyulacaktı, acaba neden terazinin bir kefesine 69'uncu madde, diğer kefesine de 101'inci madde konularak demokrasi pazarlığa açılmıştı?

"Pazarlık değil müzakere"

Adına ne derseniz deyin, bir hakkı lütuf olarak sunmak ve aba altından sopa göstermek suretiyle iradeleri denetlemeğe çalışmak, Ecevit'e, bir zamanlar yasakları ve Anayasa dışı müdahaleleri içine sindiremeyen Ecevit'e yakışmadı.

Demirel ve Gürler

Demirel, Faruk Gürler'in akıbetine uğradı.

Çünkü o da, geçmişine ve müktesebatına uymayan bir davranış ve beklenti içine girdi. Faruk Gürler'i Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa ettirip aday yapmışlardı. Özellikle çok sayıda CHP milletvekili, Gürler'in cumhurbaşkanlığını istiyordu.

Şimdi de DSP lideri Ecevit, Demirel'i yarışa soktu. Milletvekillerinin iradesini cebinde sandı ve yanıldı. Malûm basının şiddetli desteği ve "silâhsız kuvvetlerin" yoğun propagandası bile yetmedi.

Bazı yazarlar sonuçtan ne kadar da emindi! Meselâ 28 Şubat'ın parlayan yıldızı İsmet Solak şöyle yazıyordu:

"5+5 komisyondan geçti. Genel Kurul'dan da geçecek. Bu kesin... Demirel'in ikinci kez seçilmesi de kesin. Peki neden bu kadar yıpratılmak istendi? Sırf, siyaseti günlük iş sayanlar yüzünden!" (25 Mart 2000- Hürriyet)

Siyasi yorum yapmak, darbe yapmaya benzemiyor.

MHP ve FP

Gürler benzetmesini sürdürelim. Gürler askerdi, Demirel sivil.

Gürler'in arkasında bir kısım ordu mensubu bulunuyordu. Seçim günü localar üniformalı insanlarla dolmuştu.

Evvelki gün ise tek bir asker, Meclis çalışmalarını izlemeğe gelmemişti. Ama 28 Şubat'ın rüzgârı kulislerde esiyor, Fazilet Partisi Anayasa Mahkemesi ile korkutuluyordu.

Nitekim, MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse, kürsüden Fazilet Partililere çağrıda bulundu: "101'inci maddeye oy verip kendinizi kapatılmaktan kurtarın. Bu işte en kârlı çıkacak olan Fazilet Partisi'dir"

Fazilet'in Grup Başkanvekili Bülent Arınç Köse'ye cevap verdi: "Kimseden merhamet dilemiyoruz. MHP'nin himayesi altında politika yapmayı düşünmüyoruz. Anayasa Mahkemesi'nde hakkımızda devam eden davada, her şeyden önce Türk yargısına, adalete ve değerli hâkimlere güveniyoruz. Biz kapatılmayacağız."

Değişiklik önergesi

Ben de Meclis kürsüsünden sordum: "Anayasa Mahkemesi üyelerinin iradesi cebinizde mi?"

Ve bir değişiklik önergesi verdim.

"Hiç değilse Ecevit'in önündeki yüksek tahsil şartı engelini de kaldıralım. Demirel ile Ecevit, böylece genç bir nüfusa sahip dinamik bir ülkede, ibret-i âlem için yarışsınlar. Demek ki bir insan kuraklığı yaşanıyor ülkemizde. Bir siyasi kuraklık yaşanıyor. Ve bit pazarına rahmet yağıyor."

Kürsüden ayrıldıktan sonra DSP'li bir hanım milletvekili, yanıma geldi ve "Bit pazarına rahmet yağıyor" şeklindeki cümlemi eleştirdi. Meclis çatısı altında bu şekilde konuşmanın doğru olmadığını bana söyledi.

Meclis çatısı altında, kürsünün etrafını sarmak ve Merve Kavakçı'ya "Dışarı, dışarı" diye tempo tutmak yakışık alıyor da, nezaket sınırlarını aşmayan ve sadece "eskiye rağbet olduğunu gösteren" bir cümle rahatsızlık yaratıyor.

"Hep bana, Rabbena" zihniyeti...

Peki Erbakan'a p....k diyen generale alkış tutan sizler değil miydiniz?

Ne olacak?

Peki şimdi ne olacak?

Fazilet Partisi ya kapıyı tamamen kapayacak ya da görüşmeleri 5 Nisan'a kadar sürdürecek. Henüz bir kesinlik yok.

Görüşmeler devam ederse, Fazilet Partisi, 69'uncu maddede iki değişiklik talep edecek.

Önce uzlaşma metninden farklı olarak teklife giren cümlenin düzeltilmesini isteyecek.

Uzlaşma metninde, "kesin hükümlerin odak oluşturmaya yeterli olup olmadığının Anayasa Mahkemesi'nce tesbit edilmesi" öngörülüyordu.

Meclis'e gelen metinde ufak bir değişiklik yapılmıştı: "partinin kapatılmasına bu KESİN HÜKMÜN odak oluşturmaya yeterli olduğu hususunun Anayasa Mahkemesi'nce tesbit edilmesi halinde karar verilir" deniliyordu.

"Kesin hükümler" ibaresi yerine, "kesin hüküm" geçmişti.

Fazilet, yeniden tekil'den çoğul'a dönülmesi ve bunun yanı sıra "devam halinin" tarifi konusunda ısrarlı davranacak.

Evvelki gün bu hususta 3 önerge verilmişti. 3'ü de red olundu.

Önümüzdeki günlerde, "Bir partinin kapatılan bir diğer partinin devamı olup olmadığının şartları, kanunla belirlenir" yolundaki önergede, mutabakat sağlansa dahi, FP'den gelecek 30 - 40 oy, iktidarın eksiğini tamamlamaya yetmeyecektir. Çünkü Çarşamba günkü oylamada iktidarın ulaştığı azami oy 303 mertebesindedir. Bu 303'ün içinde en az 10 FP'li milletvekilinin oyu bulunmaktadır.

Çankaya yıprandı

Israra ve Meclis'i daha fazla yıpratmaya gerek yok. Demirel'in Cumhurbaşkanlığı'nın süresinin uzatılması, suya düştü. Buna rağmen, ufak tefek pazarlık çabalarına şahit oluyoruz. Bu gayretler sonuçsuz kalmaya mahkûmdur.

Bakıyoruz Cumhurbaşkanı imzalara çok önem veriyor. Milletvekillerini bu imzaların arkasında durmaya davet ediyor. Ama nedense, Refahyol'un iktidardan düşürülmesi sürecinde, Tansu Çiller'i görevlendirmek için, milletvekillerinin imzalarına hiç itibar etmemişti.

Mesut Yılmaz'a hükûmeti kurma vazifesini verdi ve transferlerin yolunu açtı.

Keşke Demirel, bilge kişi olarak köşesinde kalmayı kabul etseydi. Yalpaladı. Hem kendisini, hem Çankaya'yı yıprattı.


31 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...