![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bir gelecek seçmekVictor Hugo on dokuzuncu asrın sonlarında, 1885'te öldü. Ölümünden hemen on beş yıl sonrası için neler söylediğini okuyunca hayretler içinde kalmamak elde değil. Bakın romantik ruh bir zamanlar nasıl yükseklerde uçmuş: "Yirminci yüzyılda savaş diye bir şey olmayacak, idam sehpaları tarihe karışacak, nefret ortadan kalkacak, ülkeler sınırlarla birbirinden ayrılmayacak, bütün dogmalar geçersiz kalacak; insanoğlu hayatına kavuşacak. Yok olan bunca şeyin hepsinden üstün bir şeye sahip olacak insanoğlu- büyük bir ülkeye, yeryüzünün tamamına, ve büyük bir ümide, cennetin tümüne." Victor Hugo'nun neler beklediği yirminci yüzyılı beterin beteri savaşlarla geride bıraktık. Avrupalılar bu savaşlardan öyle etkilendi ki işi "cehennem daha kötü olamaz" demeye kadar vardırdılar. Yirminci yüzyılda öyle idamlar oldu, öyle karanlık nefretler dışa vuruldu, ülke sınırları öyle katliamların mahalli haline dönüştü ki çağdaşlarımızdan bazıları daha önceki yüzyıllarda gerçekleşen kötülükleri hayırla yâd edecek raddeye geldi. Bazı çağdaşlarımız ise "bu sefer olmadı, bir dahaki sefere" diyerek yeni bir Victor Hugo rolü oynamaktan geri durmadı. Geleceği hesaba kattığımızda gözümüzde bir ideali canlandırmak veya tam tersine bir felâketin rahatsızlığını içimizde şimdiden hissetmek dışında bir seçenek yok mu acaba? Bence var. Kendimize kendimizden sonrası için bir gelecek seçecek isek bu özlemlerimizin veya tam tersine korkularımızın şekillendirdiği bir gelecek olmayabilir. Gelecek olarak bizzat hayat bulduğumuz değerlerin idamesini seçebiliriz. Bize hayat veren değerleri önce tanımak, sonra da hayat kaynağımıza karşı vecibelerimizi yerine getirmekle bir geleceği de seçmiş oluruz. Bu tıpkı mütevazı bir hayat süren babanın "Çocuklarımın aşılarını yaptırdım, vitaminlerini eksik bırakmadım, onlara bir meslek sahibi olacakları eğitimi sağladım" diyerek değil de; "Çocuklarımın kursağına haram lokma girmedi" diyerek ölmesi, o babanın kendine meşruiyet sağlayan şeyin gelecek için bir tutamak sayılabileceğini işaret etmesi gibi bir şeydir. Bir çeşit manevi miras. Terekenin nelerden mürekkep olduğunun, ne kadarının kime düştüğünün taktiri kıymet bilene bırakılmış. Gelecek kıymet bilip bilmemekle, neyin kıymetini bilmekle ilgilidir. Dolayısıyla kıymetli olanın muhafaza altına alınıp alınmadığı her şeyden önemlidir. Kıymet bilmek suretiyle seçilen bu gelecek ne dünyadaki kötülüğün kökünü kazımak üzere girişilen çabalardan elde edilecek ürüne ilişkin sayılabilir, ne de dünyadaki kötülük önünde yılgınlığa kapılmak suretiyle çürümeye uygun ortama razı oluş anlamı taşıyabilir. Gelecek ister yükseliş, isterse çöküş gibi algılansın kıymet olduğu yerde duruyorsa insan hayatı manâsını kaybetmemiş demektir.
iozel@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|