YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Soyguna suskun kalmak

Zorunlu tasarruf kesintileri 1988 yılında uygulamaya konuldu. Buna göre çalışanlardan kesilen paralar bir fonda toplandı. Fonda toplanan paraların nemaları her yıl çalışanlara ödendi.

Nema oranları enflasyon oranının çok altında kaldı. Maaşlarından Zorunlu Tasarruf Fonu'na kesinti yapılan çalışanlar bu paralarla döviz satın alarak muhafaza etmiş olsalardı, şu ana kadar verilen nemanın çok üzerinde gelir elde etmiş olurlardı ve ana paraları da bugünkünün kat kat üzerinde olurdu.

Bugün fonda 3.7 katrilyon TL tutarında kaynak bulunmaktadır. Yani yaklaşık olarak 6 milyar dolar. Tabii ortada para falan yok. Hesaben bulunması gereken para bu kadar. 1992 yılında, yani 8 yıl önce fonda biriken tutar 6.5 milyar dolar civarında idi. Bırakın artışı azalma söz konusu.

Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili'ne yatırılmış olsa idi 5-6 kat daha fazla gelir elde ederdi çalışanlar. Hatırlarsınız, geçtiğimiz yıla kadar Hazine döviz bazında % 40'ların üzerinde faiz ödemesi yapıyordu. Öyle anlaşılıyor ki devlet yüksek faizi çalışanlar için uygun görmemiş. Her yıl 15 milyar doların ödendiği 50.000 kişi içinde çalışanlar yok.

Özetle söylemek gerekirse, çalışanların paraları çar-çur edilmiş. Bütçe açığını kapatmak için kullanılmış. Devletin cari harcamalarının finansmanına tahsis edilmiş. Nema oranı devlet tarafından belirlenmiş. Doğal olarak çalışanların aleyhine olmuş. Yani devlet hem savcı hem hakim.

Zorunlu Tasarruf Fonu'nda toplanan paraların en iyi ve yüksek verimi sağlayacak şekilde değerlendirilmesi gerekirdi. Bu noktada bir suistimalden söz edilebilir. Çalışanların hakları adeta gasp edilmiştir. Çalışanlar, dava konusu yapmaları halinde haklarını alabilirler. Haksızlığa karşı yasal imkanların kullanılmasında fayda var. Aksi halde benzeri yanlışlıklar her zaman tekrarlanabilir.

Ve tasfiye

Refah-Yol Hükümeti zamanında fon tasfiye edilmek istenmişti. Ortada para olmadığı için doğal olarak taksitle ödeme yapılacaktı. Basın ve sendikalar hükümetin bu planına çok şiddetli tepki gösterdiler. Adeta yer yerinden oynadı. Yazıldı, çizildi, hak-hukuk nutukları atıldı.

Tepkiler üzerine hükümet fonun tasfiyesinden vazgeçti. Aslında fonun kaynaklarının kötüye kullanılmasından Refah-Yol Hükümeti sorumlu değildi. Önceki hükümetler dönemlerinde içi boşaltılmıştı fonun. Cenazeyi Refah-Yol kaldırmak istedi. Fırsat vermediler.

Problem ağırlaşarak bugünlere gelindi. Şimdi hükümet ana paralardan ödeme yapmak niyetinde değil. Toplanan paraları İşsizlik Sigortası Fonu'na aktarmak istiyor. Çalışanlara para yerine nasihat verecek ve çalışanların maaşlarından kesilen paralar buharlaşacak. Artık çalışanlara da bir bardak soğuk su içmek düşüyor.

İşin en ilginç tarafı, hükümetin bu politikasına basın ve sendikalardan (Hak-İş hariç) tepki gelmiyor. DİSK VE TÜRK-İŞ her zamanki gibi çalışanlarının haklarını korumakta isteksiz davranıyorlar. Dostlar alışverişte görsün kabilinden bir-iki konuşmanın dışında sesleri çıkmıyor. Aynı şey basın için de geçerli. Refah-Yol Hükümeti zamanında aslan kesilenler şimdi süt dökmüş kedi gibi. Basın ve bazı işçi sendikaları hükümete karşı süt dökmüş gibi, hükümet de İMF'ye karşı.

Ne bekliyordunuz? Çalışanların menfaatlerini kendi menfaatlerinin önünde mi tutacaklardı?


26 MAYIS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nurettin CANİKLİ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...