![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
İşte öyle bir adamdı Üstad'Som' bir iman. Üstad'ın sesi nereden geliyordu diye sorsalar, önce bunu söylemek isterim. Oradan geliyordu. Şek, vesvese, kafa karışıklığı gibi şeylerin şamaroğlanına döndüğü katışıksız bir 'iman' anaforunun olduğu yerden. Sonra, Allah'ın pek az kuluna nasip ettiği bir zeka. Müdafaalarını okursanız, muhataplarının, o zekanın intikal sür'ati, kıvraklığı, kuşatıcılığı karşısında nasıl aciz kaldığını görürsünüz. Ya polemikler? Birçok yazar, ancak o ahirete göçtükten sonra onun hakkında ileri geri laf edebildi. Birkaç kez ona sataşmaya niyetlenen Bedii Faik'in, Necip Fazıl'ın yazdığı 'Al' yazısından sonra birileri benimle alay eder endişesiyle bir müddet Beylerbeyi vapuruna binemediği, Babıali'ye çıkamadığı hâlâ anlatılır. Mehmet Niyazi Özdemir'e, Necip Fazıl'ın Yeniçeri, Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar, Abdülhamid Han gibi hacimli kitaplarla, o kitaplardaki ayrıntılarla nasıl uğraştığını sormuştum. Niyazi Abi, "O, yazıyla, kitaplarla, bizim uğraştığımız gibi uğraşmıyordu" dedi. "Onun, Büyük Doğu'da aynı anda iki ayrı mürettibe, iki ayrı makaleyi irticalen yazdırdığını ben hatırlıyorum." "Onlar, istikamet bilmedikleri için bize gerici diyorlar" derdi Üstad. Bu sözü onun söylemesiyle başkasının söylemesi arasında büyük bir fark fardı. Yalnız bunlar mı? Hayır. İstanbul'un kaldırımlarında dolaşan bir adamdı Necip Fazıl. İstanbul'un sokaklarında dolaşan ve bazen beş parasız kalan. Canı sıkılan, öfkelenen, zaafları olan, bağlanabilen, sevinen, sigara içen, yağmurda, herhangi bir adam gibi, hatta herhangi bir adamdan daha fazla ıslanan, sırılsıklam olan. Kadir Mısıroğlu (Tabii ki onun ölümünden yıllar sonra) Necip Fazıl'a dair bir kitap yazmış, kitapta güya Üstad'ın zaaflarını anlatmaya çalışmıştı. Necip Fazıl'ın bazı mısralarını (o kelime şöyle değil böyle olmalıydı diye) düzeltmeye bile kalkışmıştı. Yazarı, o kitabı yazmakla ne elde etti bilemem. Ama ben, o kitapta, daha önce bilmediğim bir iki hatırayı okuyunca, Üstad'ı bir o kadar daha sevdim. İşte öyle bir adamdı Üstad. Adam gibi adamdı. Biz, dün ile yarın arasında gidip gelmekten yorulmuş, dünyaya gözünü 60 ihtilaliyle açmış, 71'i, 80'i, 97'yi, eski ve yeni dünya düzenini, yeryüzünün halden hale geçişini görmüş, kaç hayal kurup kaç hayal yıkmış ortadaki kuşak. Biz galiba Üstad'ı o yüzden seviyoruz. (Biliyorum, bugünlerde Nazım Hikmet moda. Bugünlerde MHP'liler bile, Nazım Hikmet okuyarak çağ atlıyorlar. Çok geç de olsa, Nazım Hikmet'i okumaları, kötü bir şey değil, okusunlar. Ama unutmasınlar: O'nunla ötekiler arasındaki mesafe, hiç azalmadı.)
yzcomert@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|