YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Abesle iştigal

 
"Abesle iştigal"i, hükümet ortaklarının, birinci turdaki sonuçtan sonra, Demirel'i seçtirmek için ikinci turda Meclis'i zorlamaları için kullanıyorum. Bu işin her tarafı abesle iştigaldir.

 

"Abes" boş, saçma şey anlamına geliyor. "İştigal" ise meşgul olma, uğraşma demek... Yani başlıktaki ifade "saçma, boş şeylerle uğraşmak" anlamına bir birleşik ifadeyi oluşturuyor.

"Abesle iştigal"i, hükümet ortaklarının, birinci turdaki sonuçtan sonra, Demirel'i seçtirmek için ikinci turda Meclis'i zorlamaları için kullanıyorum. Bu işin her tarafı abesle iştigaldir. Demirel'e saplanıp kalmak, Türkiye'yi Demirel'e mahkûm bir ülke halinde göstermek, bunun için hükümeti bozmayı göze almak, Anayasa'nın gizli oy şartını anlamsız hale getirmek, milletvekillerini sıkboğaz etmek, ortakların birbirinde çürük adam araması ve partilerden adam ayartmak.... evet her şey abesle iştigal.

Partilerin elinde fire listeleri varmış. Bir kere neden fire? Neden Demirel için oy vereninki fire değil de, ona karşı kullanılan oy fire? Milletvekilleri liderlerin hınk deyicisi midir? Anayasa neden gizli oy şartını getirmiş? Milletvekillerinin oy rengini görmeye yönelik her adım Anayasa ihlâli iken, liderler nasıl böyle bir işe cür'et edebilir, bunu bir liderlik, parti içi disiplin sınavı haline getirebilirler? Anayasa ihlâli ne zamandan beri liderlik ölçüsü haline geldi?

DSP'lilerle MHP'liler, liderlerinin sözünden çıkmazlarmış. Buna "Aferin" demek mi gerekiyor, yoksa bu iki partide kurşun asker düzeninin işlediği sonucunu çıkarmak mı? Aslında milletvekilinin en özgür iradeli şahsiyet olması milleti temsilin gereği olmalı değil mi? Hele MHP'deki farklı oylar üzerinde estirilmek istenen fırtınaya ne demeli?

Bu görüntü, 5+5 lehinde oy kullanan tüm milletvekillerinin oylarını baskı altında verilmiş oylar haline getirmiyor mu?

DSP-MHP tarafından estirilen hava, ikinci turu da sakatlayacak bir görüntü arzetmeye başlamadı mı? Şimdi, ikinci turda, 5+5 lehinde farklı bir sonuç çıkarsa, bu, milletvekillerinin birkaç günden beri süregelen dayatmalara boyun eğmeleri anlamına gelmeyecek mi? Bu da, Meclis'in itibarına ağır bir darbe vurmayacak mı?

Hele, ANAP'ı adam etmek için gündeme gelen adam ayartma tehdidi...

Türkiye bu operasyonu, daha önce, Refahyol hükümetinin dağılması ve Anasol-D'nin kurulması sırasında yaşadı. 40 kadar DYP milletvekili saf değiştirdi. O zaman işin içinde Demirel ve ANAP'ın bulunduğu öne sürüldü. DYP'den ayrılanların Demirel'e yakın isimler olması ve sonra bir kısmının ANAP'a girmesi bu iddiayı güçlendirdi. Şimdi, bu operasyon tersinden işleyecek gibi bir gelişme söz konusu... Yani sanki birileri, elde joker gibi kullanılan milletvekilleri bulunduruyor ve oynamak gerektiğinde onları hareketlendiriyor! Bu görüntünün halk nazarında milletvekili kişiliğini ne ölçüde yaralayacağını kim düşünecek? Hadi Mesut Yılmaz için "etme-bulma dünyası" yorumu yapılsa bile, Meclis'e bu bedeli ödetmenin insafla bağdaşır yanı olabilir mi?

Ayrıca Sayın Ecevit, benzeri bir olayı, Güneş Motel pazarlığı ve "kumar borcu olmayan 11 adam" arayışından da çok trajik biçimde hatırlıyor olmalıdır. Şimdi yeniden, parlamentoyu, milletvekillerini ve kendi siyasi itibarını ateşin içine atmasını akıl alır mı?

Abesle iştigalin bir başka boyutu ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın önüne yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma dosyalarını, peşinden de Yüce Divan tehdidini getirerek bilek bükmek, yani Demirel için oy verilmesini sağlamaktır. Böyle bir yaklaşımın altında şu andaki hükümetin bazı yolsuzlukları gizleme anlaşması üzerine oturduğunun itirafı yok mudur?

Abesle iştigalin bir başka boyutu da, birinci tur oylamada kimin ne oy verdiğinin tesbiti ve ikinci tur oylamada kimin ne tür oy vereceğinin tayini noktasında yapılan girişimlerdir. Birinci turda kimin ne tür oy verdiğine ilişkin tüm değerlendirmeler spekülasyondan ibarettir ve partilerin birbirine yönelik elenseleridir. Burada en yakışık almayanı, hükümet içindeki partilerin birbirine karşı tavrıdır. İkinci turda oy rengi tayinine yönelik girişimlerin tamamı ise Anayasa ihlâlidir. Bu noktada milletvekillerinin irade özgürlüklerini koruma noktasında direnç göstermeleri en tabiî sonuç olacaktır.

Ve bir başka abesle iştigal göstergesi, Ecevit'in hükümet ortağı partiler üzerinde ipotek sahibi olduğu havasıdır. Ecevit'in Demirel'i olmazsa olmaz nitelikte aday göstermesi, bunu bir hükümet meselesi haline getirecek tavırlar sergilemesi, koalisyon ortaklığı nezaketi açısından sıkıntı verici bir durumdur. Buna hakkı da olmamalıdır. Çünkü DSP de sonuçta hükümetin patronu değil, sadece ortağıdır. Herkes hükümette olabilmek için Ecevit'e mahkûm değil, herkes birbirine muhtaçtır.

Türkiye, abesle iştigal ederek değil, makulü bularak sancılardan kurtulup, sıhhatli bir ülke haline gelebilir.


4 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...