| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
"Ada sahillerinde bekliyorum!"
Geçenlerde KKTC'de patlak veren banka kriziyle ilgili haberleri aktarırken, yeridir diye bir de soru sormuştum. Acaba KKTC'nin Türkiye'ye yıllık mali "porte"si ne kadardı. Bunu bir bilebilsek, geriye doğru giderek daha derli toplu bir rakama ulaşır ve belki KKTC meselesini tartışırken bundan böyle işin bu cephesini de hesaba katardık. Bildiğiniz gibi, KKTC'de olup bitenler biz "Anavatan"da yaşayanlar için büyük bir muamma. Bu cumhuriyette neler olup bitmekte, insanlar geçimlerini nasıl sağlamakta (bu arada unutmadan, "Yavru Vatan"daki memurların "Anavatan"dakilerden bir maaş daha fazla (13. maaş) almakta olduklarını hatırlayabiliriz), adanın geleceği hakkında farklı hangi görüşler ortada dolaşmaktadır? Biz bunları hiç bilmiyoruz. Bizim için varsa yoksa Denktaş; Kıbrıs demek O demek... Oysa kötü mü olur meydanın bu ve benzer sorulara cevap araması ve AB adaylığı dolayısıyla önünüze bir kez daha ve daha ciddi olarak çıkan Kıbrıs sorununun daha donanımlı olarak tartışılması? Mümkün değil, KKTC'de olup bitenler birer büyük sır! KKTC'den söz eden geçen günkü yazımı okuyan bir arkadaş bana bu cumhuriyetle ilgili başka sorular da sorabileceğini ima etti. Nasıl, hangi sorular filan derken, muhtemel sorulardan birisini şöyle formüle etti: "KKTC'de 'Anavatan'dan kimlerin evleri/yazlıkları var?" Doğrusu bu soru benim aklıma hiç gelmemişti. Konunun epeyce yabancısı olduğum için bu sorunun boş ya da dolu olduğunu hâlâ da anlayabilmiş değilim. Ama madem ki arkadaşım çok ısrar etti, o halde ben de sormuş olayım: "KKTC'de 'Anavatan'dan kimlerin evleri/yazlıkları var?" Ben KKTC hakkında aklımın erdiği kadar sorular üretmeye çalışırken, Yeni Binyıl gazetesinin dünkü sayısında Metin Münir'in "Cevapsız sorular" başlıklı aydınlatıcı yazısıyla karşılaştım. Bu tecrübeli gazetecinin Ada'yı en iyi tanıyanlardan birisi olduğu muhakkak. Metin Münir yazısına "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) 5,000 kişiye bir banka düşüyor" diyerek başlamış. Bana sorarsanız, bu tek başına bu bilgi bile Ada'yı anlamaya yeterli! Münir, daha sonra çok yerinde bazı soruları sıralamış. Aynen aktarıyorum: "-KKTC'de bu kadar çok banka kurulmasına kim, neden izin verdi?/-Kim, neden KKTC gibi dandik bir ekonomiye sahip olan bir yerde banka kurmak istedi?/-Kim bu bankaları kontrol ediyor?/Ve en önemlisi: -Bu soruları neden kimse daha önce sormadı?/Ve son soru: -Bu soruların cevaplarını kim verecek veya vermeli veya vermek zorunda?" Ne kadar hoş ve yerinde sorular... İnanıyorum ki, bu sorular (özellikle de son ikisi!) cevaplanabilse, ufkunuz çok daha açılacak ve Ada'yı çok daha net görebileceğiz. Belki hatırlıyorsunuzdur, geçen günkü yazımda, KKTC'deki banka krizini aşmak için bu cumhuriyetin başbakanının Türkiye'den acilen 200 milyon dolar istediğinden de söz etmiştim. Metin Münir'in yazısında bu konuya ilişkin de bilgi var: "Birçoğu hiç kurulmaması gereken bu bankaların yarattığı sarsıntıyı gidermek için birkaç gün önce Türkiye'den kaç çuval para gittiğini de size söyleyen birisini de bulamayacaksınız. Esasında bu paralar Kıbrıs'taki bankacılık sistemini değil siyasi rejimi kurtarmak için adaya yollandı. Kurtulan bankacılık sistemi değil bu sistemi yaratan siyasiler oldu. Bankalar gitseydi onlar da bankalarla beraber gideceklerdi." Metin Münir'in yazısından son olarak iki cümle daha aktarmak istiyorum. Bu son alıntı da, bir Kıbrıs'lının Denktaş'ı değerlendirmesiyle ilgili: "Denktaş'tan büyük politikacı yoktur. Türkiye'yi buraya getirip bizi kurtaran odur. Ondan sonra da hepimizi Türkiye'den maaşa bağladı. Her eve bir çek düşüyor. Ne dırdır edip duruyorsun?" İşte böyle, yani özet olarak "Ada sahillerinde bekliyorum!" KKTC faslını kapamadan size bu cumhuriyetle ilgili bir bilgi daha aktarmak istiyorum. Aslında aktaracağım şeye "bilgi" demek de pek doğru kaçmaz; bu bir falcının kehanetlerinden bir bölüm sadece. KKTC'de yayınlanıp İstanbul'da da ulaşılabilen "Kıbrıs" adlı bir gazete var. Bu gazetenin birkaç gün önceki bir sayısında "Astroloji profesörü Abdullah Abdülaziz" adlı Kıbrıs'lı bir falcının "2000 yılında Kıbrıs"a ilişkin beklentileri yer alıyor. Bir sürü kehanet var da, ben aralarından özellikle şunu çok sevdim: "Kıbrıs sorunu 2001 yılına kadar çözümlenecek ve Birleşik Kıbrıs Devleti kurulacak. 2000 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi aynı zamanda KKTC'de son Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak." Ne güzel bir fal bu böyle; Abdullah Abdülaziz'i melekler mi konuşturuyor nedir?!
kbumin@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|