YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Rejim içeriye karşı sağır dışarıya karşı duyarlı olunca

Size belki garip gelecek ama Türkiye'nin en azından son iki asırlık periyodunda önemli büyük kararların nerede ise hemen hepsi dışarıdan galen talep ve istekler doğrultusunda alınmıştır.

 

Her önemli olay veya sorun Türk siyasetinin kendine özgü işleyiş şekillerini göstermesi bakımından daha bir öğretici oluyor. Bugünlerde nerede ise tartışma gündemimizi tamamiyle ele geçirmiş olan şu Abdullah Öcalan meselesi de bizde siyasetin hangi dinamiklere karşı duyarlı olduğunu bir kez daha ayan beyan göstermiştir.

Siyasetin toplumun iç dinamiklerinden çok dış dinamiklere karşı daha duyarlı olduğu ve dış çevreden veya dünya sisteminden gelen taleplerin öncelikle belirleyici olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Öcalan meselesini sadece kendi başına değerlendirdiğimizde onu anlamlandırmada zorlanabiliriz. Ama geniş bir zaman boyutunda, bir süreç içerisinde ele alırsak hiç de şaşırtıcı değildir.. Bu arada partilerin ve bazı toplum kesimlerinin bu olaydan hareketle geliştirdikleri eleştirel üslup ve politikaların da ne kadar temelsiz ve dayanaksız olduğu gayet net bir şekilde ortaya çıkar.

Soruyu şöyle sormamız gerekiyor: Öcalan meselesinde hükümeti oluşturan üç partinin liderinin birlikte aldıkları dosyanın Başbakanlık'ta bekletilmesi kararı kimin, hangi çevrenin veya odağın talebine verilen cevaptır? Daha doğrusu böyle bir kararın alınmasını kimler istemekteydiler?

Gayet açıktır ki böyle bir kararı öncelikle iç kamuoyundan veya toplum kesimlerinden kimse istemiyordu. Bazı küçük gruplar ve kesimler istemiş olabilirler ama bunlar hükümetin ciddiye alacakları bir kesim değildi. Avrupa Birliği çevreleri son derece açık bir dille Öcalan'ın idam edilmemesini talep etmişlerdir. Hatta öyle ki AB Dönem Başkanı Portekiz'in sorumlusunun Paris'te yaptığı açıklamaya göre Helsinki'de üstü kapalı şekilde Türkiye'ye bu şart kabul ettirilmişti. Aday ülke olarak kabul edilme karşılığında Türkiye'nin verdiği tavizlerden biri de Öcalan meselesi olduğu ihsas edilmektedir. Dolayısıyla AB'nin yetkilileri ve ilgilileri Öcalan'ın idamını istememektedirler. Bu durumda Türkiye'nin bu doğrultuda karar alması gerekmekteydi ve alınan karar da öyle oldu. Bu kadar basit! Kararda bazı şartların ileri sürülmesi işin garnitürü bunun bir anlamının olmadığını herkes gayet iyi biliyor.

Size belki garip gelecek ama Türkiye'nin en azından son iki asırlık periyodunda önemli büyük kararların nerede ise hemen hepsi dışarıdan galen talep ve istekler doğrultusunda alınmıştır. Daha doğrusu ya dışarının baskısına verilen bir cevap, yahut da dışarıyı tatmin etmek için alınan kararlardır. Biraz geriye doğru gidelim: 1839'daki meşhur Tanzimat Fermanı kimin için ilan edilmişti? Düvel-i muazzamayı tatmin için kaleme alınan Ferman en çok kimi tatmin etti acaba? Peki Kırım Savaşı'ndan sonra toplanan kongre öncesinde ilan edilen 1856'daki Islahat Fermanı kimin için idi? 1876'daki Kanun-u Esasi'nin ilanı bunlardan farklı mı?

Canım bunlar Osmanlı dönemindeki gelişmeler, çökmekte olan bir devlet elbette ki düşmanlarını tatmin edip baskıları azaltmak istemiş olabilir. Bunda şaşacak bir şey yok diyebilirsiniz. Ama bu gözle bir de cumhuriyet dönemine bakılmalıdır. Mesela "devrim" diye andığımız radikal düzenlemeler içeride hangi toplum kesimlerinin isteği ve arzusu idi? Öncelikle bu yeni düzenlemelerle kimler tatmin edilmek istenmiştir acaba? Şu meşhur çok partili rejime geçme meselemiz kimin arzusu idi? Elbette Türk halkı da bunu istiyordu, ama sistemi dönüştürecek dinamizmi kim ve hangi çevreler göstermiştir? Daha ilerilere gelelim; 1987 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini kabul etmemiz ve bireylerin başvuru hakkını tanımamızla ilgili karar kimin ve hangi çevrelerin taleplerine verilen cevaptı?

Canım Türk halkı buna layık değil mi? Bunların arkasında illa bir bit yeniği aramanın ne anlamı var, dediğinizi duyar gibiyim. Fakat benim dikkat çekmek istediğim bu husus değil. Elbette ki bütün bunlar halkımızın da lehine olmuş olabilir. Benim sorduğum soru bu kararların kimin baskısı veya isteği üzerine alındığıdır! Şu son karar da işte bu bağlam içinde değerlendirilmelidir. Bu karar halkımızın lehine olabilir, olumlu sonuçlar da verebilir; ama bu halkımızın bir talebine verilen cevap olmamıştır.

Türk siyaseti kendi toplumundan ve değişik toplum kesimlerinden gelen taleplere, isteklere ve eğilimlere karşı duyarsız ve ilgisiz; buna karşılık dışarıdan gelen istek ve taleplere karşı ise (acaba baskılara karşı mı deseydim?) her zaman duyarlı olmuştur. Bu nedenle Türkiye'de mevcut sistemin dönüşümü iç dinamiklerin kendi gücüyle ve içerideki mekanizmalar yoluyla değil dış dinamikler ve dünya sisteminin işleyişiyle gerçekleşmektedir. Siyaset kurumu içeriye karşı sağır, dışarıya karşı aşırı hassasiyet göstermektedir.

Önceki yazımızda ele aldığımız dindarlardaki şaşırtıcı tavır değişikliğinin önemli bir sebebi de bu olgunun çıplak bir şekilde yeniden gözlenmesi ve bu gerçekle yüzleşilmiş olmasıdır. Sistemin veya rejimin dönüşümünü isteyenler anlıyorlar ki iç dinamiklerle bunu gerçekleştirmek imkansızdır, ama dış dinamikler devreye girdiğinde, istendiği gibi olmasa bile belli bir noktaya kadar dönüşümü sağlayabilirler. Bunun etik bakımından eleştirisi yapılabilir, ama sistem iç dinamiklere karşı olduğu gibi dış dinamiklere karşı da duyarsız olsaydı daha mı iyi olurdu? İyi ki böyledir, diyesimiz geliyor.


18 OCAK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Davut Dursun

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...