YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Sahici bir Türkiye sahiden var mı?

 
Türkiye'de devlet yetkesi meşruiyetini kozmopolit olmayışından almaktadır. Bu kadarla da kalmıyor: Devlet otoritesi kozmopolitizme kapı araladığı oranda bir otorite olmaktan uzaklaşıyor.

 

Yeni Şafak'ta son yayınlanan (15. 01. 2000) yazım "O zaman sahici Türkiye'yi hatırlayan herkes ağlayacak" cümlesiyle bitiyordu. Sordum kendi kendime: Acaba ne dediğimi biliyor muydum? Sahici Türkiye ne demek? Harita üzerindeki sınırları, devleti yani yönetim amacı, tarzı ve kadrosu, hayatını o yönetimin kararları doğrultusunda düzenleyen halkıyla (halklarıyla değil) gözle görülür, elle tutulur Türkiye yeterince sahici değil mi? Yoksa Türkiye birçok başka ülkenin aksine somutlaştıkça sahteliğe bulaşan bir ülke midir? Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da paradokslar paçamızı bırakmayacak. Mesele Türkiye'nin tarihî (âfakî, nesnel) bir vakıa olması bakımından karışık; Türkiye'nin ancak müstakim gerçekliğe karşılık gelen (enfüsî, öznel) durumda varlık kazanması bakımından karmaşıktır.

Tarihî bir vakıa olarak Türkiye çağlar boyunca oluşmuş dünya şartlarının, politik, sosyal, ekonomik güçler çatışmasının bir sonucu, hasılası, ürünüdür. Bunu der demez kendimizi birinci paradoksun içinde buluyoruz. Görüyoruz ki âfakî vasıflarıyla Türkiye sahicilikten yoksundur. Çünkü nesnel varlığıyla Türkiye'nin kimin Türkiye'si olduğu sorusu cevapsız bırakılmaktadır. Ne dünya şartlarının, ne de güçler çatışmasının birer kimliğe tekabül ettiğini söyleyemiyoruz. Eğer Türkiye Türklerindir diyorsak ve öznel durumun herşeyi açıkladığını ileri sürüyorsak, o zaman bu ülkenin Türkler'e mahsus müstakim gerçekliğe karşılık gelen bir ülke olduğunu ifade etmemiz imkânsızdır. Dolayısıyla ikinci paradoksun içine düşmemiz mukadderdir ve sadece enfüsî vasıflarıyla algılanan bir Türkiye'nin de sahicilikten yoksun olduğunu kabûl etmek zorunda kalıyoruz. Demek ki sahici (authentique) bir Türkiye'den söz edebilmemiz için gerek âfakî, gerekse enfüsî vasıfların birlikte bir alan teşkil edip etmediklerini, etmişlerse o alanın hangisi olduğunu keşfetmemiz gerekecek. Sahici Türkiye o alandan başka bir yerde değildir.

Âfakî: Dünya şartları ve güçler çatışması belli bir toprak parçasında bir yetkenin söz geçirmesine fırsat vermiştir. Enfüsî: Belli bir toprak parçasını bir millet kendine vatan edinmiştir. Kesişme noktası: Yetkenin (devletin) üzerinde egemenlik kurduğu topraklardaki meşruiyetini kanıtlayabilmek ve milletin üzerinde yaşadığı toprakları sahiplenme hakkını öne sürebilmek için başvurdukları dayanak müşterektir. Nedir bu dayanak? Fincancı katırlarını ürkütmemek için bu sorunun cevabını dolaylı yoldan verelim: Türkiye'de devlet yetkesi meşruiyetini kozmopolit olmayışından almaktadır. Bu kadarla da kalmıyor: Devlet otoritesi kozmopolitizme kapı araladığı oranda bir otorite olmaktan uzaklaşıyor. Beri yandan şimdiye kadar milletle vatan arasındaki bağ ancak kozmopolitizmden ne kadar uzakta durulduysa o kadar kolay kurulabildi. Bu bağ koparılır da çok kültürlülük zırvasına rağbet edilirse Türkiye'de vatansız güruhların aralarında asırlardır devam eden menfaat kapışmasını kim engelleyebilecek?


18 OCAK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...