| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Müthiş benzerlik
DYP lideri Tansu Çiller Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in süresini uzatmanın yollarını arıyor. Hakkıdır, arayabilir. Ancak, Elazığ milletvekili Ali Rıza Septioğlu'na mukayyet olmasını tavsiye ederim. Yıllar önce, yine böyle bir cumhurbaşkanı görev süresi uzatma girişimi, Septioğlu yüzünden akim kalmıştı çünkü... Ne hikmetse o günleri pek az kişi hatırlıyor. Oysa, 1973'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi, birçok bakımdan bugünleri andırıyor. Orada da "Adayım" diye ilk ortaya çıkan bir dört yıldızlı orgeneraldi; Çevik Bir gibi Faruk Gürler de attığı ilk adımda beklemediği bir başarısızlık yaşamıştı... Akla şimdi de gelen cumhurbaşkanının görev süresini uzatma formülü o zaman da sözkonusu olmuş, Köşk'ün o zamanki sâkini, ona kısa süreli uzatma teklifi götürenlere Demirel'in şimdilerdeki itirazını seslendirmişti... Sonuçta, başta adı hiç geçmeyen bir aday üzerinde uzlaşılarak çözüme ulaşıldı; benim tahminim, mayıstaki seçimde varılacak çözüm de farklı olmayacak... 1973 Türkiye için hayli hareketli bir yıldı. O yılın ilk dört ayı, neredeyse bütünüyle, cumhurbaşkanlığı seçimi kargaşasıyla geçti. Bir ara Cevdet Sunay'ın görev süresi uzatılabilecekmiş gibi bir hava egemen oldu kulislere, konu Meclis'te oylandı da... Ardından, taze genelkurmay başkanı Org. Faruk Gürler'in aday olarak ortaya çıktığı gerilimli bir dönem yaşandı; Gürler de oylandı Meclis'te ve kaybetti... Bir 'ara formül' olarak Anayasa Mahkemesi başkanı Muhittin Taylan'ın adı da dalgalandı kulislerde; ancak siyasetçiler elbirliğiyle o alternatifi yok ettiler... Sonunda, emekli oramiral, eski büyükelçi ve nicedir kontenjan senatörü olan Fahri Korutürk, Demirel-Ecevit ikilisinin tercihi olarak, Türkiye'nin altıncı cumhurbaşkanı seçildi... 1973 başında başbakan Ferit Melen'di. Bir önceki hükümette milli savunma bakanıydı Melen; döneme damgasını vuran askerler onu başbakanlığa getirmişlerdi. Ocak ayının sonlarına doğru, Başbakan Melen, Meclis'te en kalabalık grubun başında bulunan AP lideri Süleyman Demirel'in kapısını çaldı ve 'ordunun talebi' olarak bir formül getirdiğini bildirdi: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın görev süresini bir-iki yıl daha uzatmak... Sunay teklife fazla sıcak bakmıyordu aslında. Komutanlar konuyu açtıklarında, "Olacak şey değil" cevabını vermişti, "Bu kadar kısa süreliğine insanlar evlerini kiraya vermiyor; süre uzatılacaksa neden bir dönem daha olmasın?" AP lideri Demirel de, farklı bir açıdan, formülü beğenmemişti. Demirel, teklifi yapan askerlerin Sunay'ı iki-üç yıl daha başta tutup, sonra, genelkurmay başkanlığı koltuğunu ısıtan Org. Faruk Gürler'in seçilmesi için baskı yapacaklarını düşünüyordu. Demirel'in "Olmaz" cevabı keskindi... "Olmaz" cevabı Org. Gürler'in planını öne almasını zorunlu kıldı. Gürler asker üniformasını çıkardı ve Sunay tarafından kontenjan senatörü olarak atandı. Aleyhte yayınlarla yıpranmasın diye dâhiyane bir formül uygulamaya konuldu: Sıkıyönetim, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yayın yasağı koydu; öyle bir yasaktı ki bu, CHP lideri Ecevit'in "Bu bir sansür" açıklaması bile gazetelere konulmadı. Gürler, yıllar sonra Çevik Bir'in başına gelecek türden bir basın yenilgisinden bu sebeple korundu... Org. Gürler aday oldu, adaylığını Meclis'te oylattı da. Gürler 175 oyda kalırken, AP adayı Tekin Arıburun 292 oy aldı. Demirel'in adayı Tekin Arıburun da bir emekli orgeneraldi; Yassıada'da yargılanmış parlak askerlerdendi. O sırada AP'den kopmuş olan Demokratik Parti kendi adayı üzerinde ısrarlı olmasaydı, Arıburun cumhurbaşkanı seçilirdi... Gürler de olmadı, Arıburun da... Bizde, en tepedeki komutan bile, üniformasını çıkardığı gün zayıflıyor... Seçim kilitlenince Sunay'ın süresinin uzatılması bir kez daha gündeme geldi. Cumhurbaşkanının süresini uzatmak şimdi gibi o dönemde de anayasa değişikliğini gerektiriyordu. İkna edilen Sunay bu amaçla anayasanın değiştirilmesine razı oldu. Gazeteler her parti içerisinden kimlerin formüle "Evet" diyeceğini tespit etmişler, "Bir dönem daha Sunay" başlıklarıyla çıkmaya hazırlanıyorlardı... Değişikliğin gerçekleşmesi için 300 oy gerekiyordu ve oylama günü sandıktan 299 oy çıktı. Elazığ milletvekili Ali Rıza Septioğlu oylama sırasında telefona çağrılmış, meşguliyeti bitip salona döndüğünde oylama sona ermişti. Sunay'ın bir dönem daha cumhurbaşkanlığı kıl payı akamete uğradı... CHP lideri Ecevit'in gönlü Anayasa Mahkemesi başkanı Muhittin Taylan'daydı; ancak birkaç gün önce Meclis'ten aldığı darbeyi unutmayan Sunay, "Ne haliniz varsa görün" diyerek cumhurbaşkanlığı yolunu açacak kontenjan senatörlüğü formülünü çalıştırmadı. Bulduğu gerekçe, Taylan'ın, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına karşı çıkmasıydı. Böyle bir kargaşa ortamından beklenmeyen sonuçlar doğar; nitekim 1973'te de öyle oldu ve askerî kökeni sebebiyle ordu karşı çıkmayacağı için, zaten Meclis'te bulunduğundan Sunay'ın aracılığı da gerekmeyen Fahri Korutürk, Demirel ve Ecevit'in ortak adayı olarak ortaya çıktı, seçilmeyi başardı da. Mayısta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi, ama daha şimdiden 1973'teki seçimi andıran yönleri var. "Tansu Hanım partilisi Septioğlu'na mukayyet olsun" demem bu benzerlik yüzünden... Baksanıza, o bile Meclis'te...
tkivanc@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|