| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Manifestosuz örgüt
Bir müddet daha Hizbullah cinayetleriyle yatıp kalkacak gibi görünüyor Türkiye. Bu arada bazıları da işlenen cinayetlerden vazife çıkaracak. Ancak toprağın altı deşildikçe açığa çıkan her ceset olayın boyutlarını aydınlatmak yerine yeni soruları beraberinde getiriyor. Olayın detayına ilişkin sorular yeni soruları davet etse de bazı temel sorular, kendini dolaylı dolaysız muhatap kabul eden tarafların cevaplaması gereken sorular orta yerde duruyor. Taraf olmak bi yana Türkiye'de yaşayan vatandaş olarak temel soruların sorulması ve uygun cevapların aranması gerekmektedir. Olaya devlet-Hizbullah ilişkisi açısından bakarsak: Yönetimin değişik kesimlerinden gelen, devlet-Hizbullah ilişkisinin olmadığına ilişkin cevaplar arasındaki çelişki herkes tarafından okunabilecek açıklıktadır. Birtakım alt düzey sorumlular buna göz yummuş olabilirler türünden açıklamalar hiç de inandırıcı olmadığı gibi devlete yeni sorumluluklar yükler. Şimdi devlet adına konuşanlar şu soruya cevap vermek zorundadır: Bu cinayetlere göz yuman, işbirliği yapan "bazı devlet görevlileri"ni bizzat devlet tesbit edip deşifre ederek yargılama yoluna gidecek midir? Bu bağlamda devletin hiçbir şekilde işbirliği ve desteği olmasa bile devlet ortada binlerce insanın hayatı söz konusu iken, temel fonksiyonu vatandaşlarının can güvenliğini korumak olan devlet bu konuda görevini yapmış mıdır? Dağda değil, şehir merkezlerinde bile insanlar kaçırılırken neden devlet harekete geçmemiştir? Olayın resmi tanımı ve medyatik kullanımı açısından bakılınca temel bir açmaz da, örgütün tanımlanmasında yatmaktadır: Bilebildiğim kadarıyla Hizbullah'ın örgüt olarak resmi ideolojisini deklare eden hiçbir belge elde mevcut değildir. Yani İslam esaslarına dayalı bir Kürt devleti kurmak için cinayet işlediği söylenen bu örgütün bu amacı taşıdığını, bu amaçla örgütlenip harekete geçirildiğini belgeleyen yazılı ya da görüntülü belge ortada görünmüyor. Bu nasıl bir örgüttür ki binlerce cana malolan mücadelesinin amacını ortaya koyabilmiş değildir? Bu anlamda Hizbullah sistem mücadelesi veren bir örgütten çok konjonktürel şartlar gereği organize olmuş/edilmiş taşeron bir örgüt görünümü vermektedir. Mensuplarının ideolojik olmaktan çok sosyolojik mensubiyetlerinden yola çıkarak Hizbullah'ı Türkiye İslamcılığı ile ya da doğrudan İslam ile ilişkilendirmek örgütsel anlamda doğru değildir. Türkiye'deki İslami oluşumları şekillendiren sosyal ve entelektüel gelenekle hiçbir bağlantısı olmayan bir oluşum sözkonusudur. Sadece entelektüel gelenek anlamında değil, itikadi ve fıkhi bağlamda da din yorumu bu coğrafya ile ilişkilendirilemez. Bu anlamada Türkiye İslamcılığı'nın vereceği bir hesap olamaz. Ancak Hizbullah örgütünü oluşturan bireylerin şu ya da bu biçimde kendilerini İslam'la ilişkilendirmeleri, geleneği temsil eden söylem sahipleri açısından ciddi biçimde düşündürücü olmalıdır. Sağlıksız kaynaklardan, çoğunlukla yerel şartların belirlediği bir İslam yorumu adına yola çıkanların ortaya koyduğu bu tabloda İslamcılar kadar İslam ve irtica tanımını/bağlantısını yapanlar da vebal sahibidir. Hukuksuzluğun hesabını veremeyen devlet otoritesi bu durumu uluslararası konseptler ışığında izah etmele kalkacaksa sistem yapılanması hakkında çok soru sorulması gerekecektir. Şimdilerde ise, Türkiye İslamcılığı'nı ve bunu şiddet düzeyinde temsil ettiği izlenimi verilmeye/lanse edilmeye çalışılan cezaevi örgütlerinin hesabını yarın yine İslamcılar'a kimse sormaya kalkışmasın. Bu bir konsept meselesi ise bu işte en uzak olması gerekenler İslami hassasiyete sahip olanlardır. Şiddet ve terör konusunda gelenekleri ortadadır. Son olarak Müslüman entelijensiya nasıl olup da bu şiddet kültürünün ortaya çıkabilmiş olmasını, nasıl ve nereden beslendiğini izah etmek zorundadır. Bu soruna sadece İslamcılar'ın iç sorunu gözüyle bakılamaz. Her görüşten Türk insanı cevabını beklemektedir. Nasıl olur da vahye dayandığıiddia edilen insanlar böylesine şiddete düşebilirler?
aemre@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|