| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Rusya savaşı uzatıyor
Ruslar'ın Çeçenistan'ı işgali hadisesini, nedense Türkiye kamuoyu tek yanlı olarak algılıyor. Kış şartlarında süren bir savaş karşısında Türk halkı alabildiğine tedirgin vaziyette. Yönetimin, Çeçenler'e açık bir destek ortaya koyamaması da çeşitli eleştirilere yol açıyor. Ancak hadisenin, görünür yüzü ile görünmeyen yüzünün, hayli farklı olduğunu belirtmek de gerekmektedir. Ancak Çeçen meselesine tek açıdan yaklaşımların, çok önemli bazı gelişmeleri gözden kaçırdığı da bir gerçektir. İki gün önce sonaeren ve on ülkenin katıldığı BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) toplantıları bunun açık bir kanıtıdır. BDT toplantılarında ortaya çıkan bir gerçeği ve ileriye dönük önemli temâyülleri, Türkiye'nin serinkanlılıkla masaya yatırmasının zamanı gelmiştir. Bu noktayı daha ileride açmak üzere, şu kısa özetlemeyi de yapmak gerekiyor: BDT-Türkiye-Kafkasya
Uzun sürmüş bir işgal denemesini, Ruslar hâlâ sonuçlandırabilmiş değil. Aylar var ki ha bugün, ha yarın düşeceği duyurulan Grozni, hâlâ direniyor. Rus birlikleri, Grozni sokaklarında göreceği şiddetli mukabeleyi ve aşırı can kayıplarını göze alamıyor. 1994-1996 arasında olduğu gibi, asker cenazelerinin Rus televizyonlarında fazlaca yer alması ihtimali, derin bir ürküntüye yol açıyor. Rusya kamuoyunda savaş karşıtı bir havanın esmesi ve muhtemel bir başarısızlık hali, baharda yapılacak seçimler üzerinde etkili olabilir diye düşünülüyor. Türk basınında ve uluslararası kamuoyunda öne çıkan görüşler bu çerçevede. Bu arada Ruslar'ın Güney Kafkasya'ya yönelik nüfuz politikaları ile, Türkmen Doğal Gazı ve Bakü petrol boru hatlarının geleceği endişesi de, Türkiye'yi tedirgin etmeye kâfi geliyor. Nitekim bu endişelerden kaynaklansa gerektir, Cumhurbaşkanı S. Demirel'in Kafkasya ziyareti oldukça mânidardır. Bölge ülkeleriyle, Rusya'ya karşı yeni bir bütünleşme arayışı olarak takdim edilen ziyaretin, iki gün önce Moskova'da sona eren BDT liderleri toplantısına tekaddüm ettirilmesine özellikle dikkat gerekir. Cumhurbaşkanı seviyesinde olmasa da, Mahzun Kırmızıgül gibi sanatçıların eşliğinde, benzer bir ziyaretin Türkmenistan'a yapıldığını da bu arada kaydedelim. Kafkasya ziyaretinde olduğu gibi, bu ziyaretin zamanlaması da BDT toplantısı öncesine denk düşürülmüştür. Çeçenistan, Kafkasya ve Türkmenistan!.. Türkiye'nin bu bölgeye açılımının imkân ve sınırlarını ortaya koymuyor mu? Yani Türkiye, farkına vararak veya varmayarak, Asya Türkleri ile ilişkilerinde zorlanmaya başlamıyor mu? Sadece ve sadece petrole, doğal gaza kendisini kilitleyen bir yaklaşım bu. Bir iki haftadır, yeniden hareketlenir gibi olan boru hatları politikaları, işte görüyoruz ki yerinde sayıyor. Zira bu ülkelerin kendi aralarında anlaşmaları sorunu çözmüyor. Uluslararası iki konsorsiyum üzerinde ne Türkiye'nin, ne de Azeri ve Türkmenler'in bir yaptırım gücü var. ABD ve İngiltere ise, ileri-geri hareketlerle durumu idare etmeye çalışıyorlar. İşte o kadar. Çeçen savaşı-Rusya Federasyonu
Ama hem Türkiye kamuoyunun, hem hükümetin kabul etmek istemediği önemli gelişmeler de oluyor. Bir yandan Çeçen Savaşı, öbür yandan Özbek lider Kerimov'a yönelik darbe teşebbüsü, yaz ortalarından bu yana, dağılmış Sovyet ruhunu yeniden canlandırmaya başladı desek yeridir. Orta Asya ülkelerindeki etnik çeşitlilik, Çeçenistan konusunda, bu ülkeleri aşırı bir ihtiyata zorluyor. Özbekistan'da Kerimov'a yönelik darbe teşebbüsünün, Afganistan'dan beslenen ve şiddeti tercih eden İslâmî gruplarca desteklenmesi, bize göre büyük bir talihsizliktir. Demokrasi geleneği bulunmayan Orta Asya ülkelerinde, İslâmî taleplerin şiddetle takviyesi; bu ülkeleri hem ABD'ye, hem Türkiye'ye karşı teyakkuza geçirmiş, Rusya ile Çin'in anlaşmalarına bakarak da, eski geleneksel politikalarına geri dönmek zorunda bırakmıştır. Burada hepimize düşen görev daha bir gerçekçi olmaktır: Bu ülkelerin ciddi korkusu, Rusya ve Almanya arasında kalan Polonya'nın konumuna düşmektir. ABD'ye de asla güven duymuyorlar. Darbenin arkasında ABD'yi görüyor Özbekistan. Görünen o ki, Orta Asya'da ABD, şu an için büyük bir kayıp içerisinde. Bu şartlar karşısında Türkiye'nin, Orta Asya ve özellikle de Özbekistan politikasını yeni baştan gözden geçirmesi gerekmiyor mu? Çeçenistan savaşının bize unutturduğu bir gerçek de şu: Bu savaş, Rus Federasyonu içinde 30 milyona yakın Türk ve Müslüman'ı da zora sokmuş vaziyette.. Rusya'da şahinlerin öne çıkması ve demokratikleşmenin alabildiğine yara alması; savaşın en büyük zararları arasında. Rusya Çeçenistan savaşını, Federasyon'un yeni baştan restorasyonu olarak, o kadar bilinçli kullanıyor ki tahmin edemezsiniz. Hatta hatta Ruslar'ın savaşı, bilinçli olarak uzattığını bile düşünebiliriz.
aridvan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|