| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
İsim deyip geçmeyin, "Adlarımız"ı okuyun!..İnsanlar, kendi isimlerine hakim değildir.. İsimleri, analar ve babalar verir doğan çocuğa.. Bu isimler, genellikle çocuğa dönük ümitleri, beklentileri yansıtır.. Kimi bebeğin ismi "Yiğit", kiminin "Cömert", kiminin de "Kahraman" olur.. Kız bebeklere bazen "Dilber", bazen "Melek", bazen de "Ahu" falan denilir.. Sonra bebekler büyür.. Yüreksiz "Yiğit"ler, cimri "Cömert"ler, huysuz "Melek"ler falan çıkar ortaya.. Değerli ve çalışkan araştırmacı Aydil Erol'un "Adlarımız" kitabının üçüncü basımı çıktı. "Turan Kültür Vakfı" yayınlarından çıkan "Adlarımız", bu son baskısında 7500 ismi, alfabetik dizi ile irdeliyor.. Ad koyma adetlerini, örnekleri ile veriyor.. Bu kitabı okurken, siyasî dönemlere göre oluşan "moda isimler"i görüyorsunuz.. Örneğin bir dönem, pekçok çocuğa "Abdülhamid" adı verilmiş Osmanlı'da.. Sonra, "Enver" ismi moda olmuş. "Cumhuriyet"le, "Kemal"in yıldızı parlamış.. Hatırlamaz mısınız? Ecevit "Karaoğlan"ken, 1970'lerde de, "Bülent", "Özgür", "Özlem" gibi isimler çok sevilirdi.. Olaylara ve durumlara bağlı adlar da var.. Mesela Ramazan Bayramı arifesinde doğan erkek çocuğa "Arif", kıza da "Arife" denilirmiş.. Mevsime göre, doğan bebeğe "Bahar" veya "Yazgülü" denildiği de olurmuş.. Bebeğin doğduğu güne göre verilen adlar da (örneğin Cumali) varmış, doğum gününe rastgelen bayrama göre verilen adlar da.. Örneğin Kurban Bayramı'nda doğan bebeğin adı İsmail olurmuş.. Hammamizade İsmail Dede Efendi, buna bir örnekmiş.. Bir de ailelerin, farklı zamanlarda doğan çocuklarına verdikleri isimlerle, ünlü bir kişiyi veya bir düşünceyi canlandırmak istemeleri olayı var.. Üç erkek evlatlarına, sırasıyla, "Fatih", "Sultan" ve "Mehmet" adını verenler olduğu gibi, "Korkma", "Sönmez", "Şafak" diye isimlendiren aileler de görülür.. Çocuğu olanlar bilir.. Bu isim verme, bayağı bir tartışma konusudur.. Ana ayrı, baba ayrı isimleri ister.. Aile büyüklerinin isimleri konusunda da, bu tür ayrılıklar çıkar. Yeni baba olan Karadenizli Temel'e sormuşlar: -Oğlunuzun adı ne olsun? Temel düşünmüş: -Onun adını Temel koyun.. Ben kendime yeni bir isim bulurum, demiş.. Toplumun önüne şöhretli portrelerle birlikte gelen isimler de, ilgi çeker.. Bir dönemde, Kurtcebe Alptemoçin adlı politikacı, ANAP'ın Dışişleri Bakanı olmuştu.. Biz Türkler'in bile, zorlukla bir nefeste söyleyebildiğimiz "Kurtcebe Alptemoçin" ismini, acaba Dışişleri Bakanı olunca, yabancılar nasıl telaffuz edebilecekti?.. O dönemde nükteler de üretilmişti bu konuda.. Bunlardan birine göre, Kurtcebe Alptemoçin'in adı, önce "Bu duvarı badanalamalı mı, badanalamamalı mı"ymış.. Söylenmesi kolay olsun diye, sonra "Kurtcebe Alptemoçin"e çevirmişler. Şimdi MHP lideri Devlet Bahçeli'nin adı da ilgi konusu.. Rahmetli Alparslan Türkeş'e, partilileri "Başbuğ" derdi.. Ama şimdi "Devlet" adının önüne, daha güçlendirici bir sıfat eklemek gereksiz.. "Devlet"den daha etkili, belki "Derin Devlet" olabilir.. Bu arada, etimolojiye meraklı bir Amerikan diplomatı ile, bizdeki ünlü isimleri ve anlamlarını konuşuyorduk. "Devlet Bahçeli"nin anlamını İngilizce'ye çevirince, Amerika'lı şaşırdı.. -Bizim New Jersey eyaletinin simgesi de, aynıdır.. New Jersey'e biz "Garden State" deriz, dedi.. Aydil Erol'un kitabı "Adlarımız"ı okurken, mesela "Aylin" adının İngilizce'deki "Eileen"den türediğini de öğreniyoruz.. Çeşitli şiirlerle de isimleri irdeleyen Aydil Erol'un "Adlarımız"ında, "Gülümser"in çekiliciği Aşık Cevdet'in dizeleri ile vurgulanmış.
ŞAKA
Saçma tartışmalar!..
GENELKURMAY
Yol arkadaşlığından öteye..
Siyasi sözlüklerde "Yol arkadaşı" diye bir deyim var.. Bunun İngilizcesi "Fellow Traveller." Aslında "yol arkadaşı" deyimi, Rusya'dan kaynaklanmış.. Marksist olmayan aydınlar da, Sovyet rejiminin ilk dönemine destek verince, Troçki bunlar için "yol arkadaşları" (popuçik) deyimini kullanmış.. Yani, bir belirli noktaya kadar sürecek ve sonra yolları ayrılacak olan siyasi beraberliğin taraflarına, "yol arkadaşı" deniliyor. Bu açıdan bakarsanız, koalisyonları oluşturan taraflar da, bir anlamda "yol arkadaşları"dır. Bu yolculukta, taraflar temel ideolojilerini ve politikalarını saklı tutarlar. Bir hedefe ulaşmak için, tek görüş sahibiymiş gibi hareket ederler. Sonra da, yollar ayrılır.. DSP-MHP-ANAP koalisyonu da, şimdilik böyle görünüyor.. Ancak burada bir başka nokta daha var.. Ya bu koalisyonu oluşturan partilerin, temel konularda birbirlerinden hiç farkları yoksa?.. Devlete, siyasete, ekonomiye, dış politikaya bakışları, özünde temelsizse?.. Ya bunlar, şartları değiştirmek için değil, şartların kendilerini değiştirmesi üzerine kurulu partilerse? İşte o zaman, yol arkadaşlığının tek hedefi, "iktidarda kalmak" olabilir.
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|