| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Dışına açılmayan ülke içine kapanır
Cumhuriyet tarihinin önemli dönüm noktalarından biri de 24 Ocak'tır. Bu kararların üzerinden yirmi yıl geçti. Özal'ın dışa dönük ekonomik büyüme politikalarıyla, Anadolu insanı, ithalat ve ihracatla tanışarak, dış ticaretin önemini kavradı. Sözkonusu kararlarla, bugün olduğu gibi, yetmiş sente muhtaç olan Türkiye, milyarlarca dolar ihracat yapan bir ülkeye dönüştü. Ekonomisini güçlendirerek, yasakçı yapıyı bir ölçüde kırdı. Fiyatların pazarda oluştuğu bir ekonomiyle, yöneticilerin seçmenler tarafından belirlendiği devlet, madeni paranın iki yüzü gibi, birbirinden ayrılmaz. Özal ya da 24 Ocak öncesinde, Anadolu insanının kaynakları, "sabit kur", "negatif getiri" ve "maliyetinin altında satış" yapan KİT'lerle yok pahasına dayatmacı kişi, kurum ve kuruluşlara aktarılıyordu. Hükümetle birlikte devleti ele geçiren güçler, istedikleri kişi ve kuruluşlara bedelinin çok altında kaynak dağıtıyordu. Merkez Bankası'nın döviz, Bakanlıklar'ın mal tahsisleriyle, dayatmacıların tetikçileri, akşamdan sabaha zengin ediliyordu. Özal 24 Ocak kararlarıyla, çift fiyatlı rant ekonomisinden, tek fiyatlı pazar ekonomisine geçmenin yolunu açtı. Bunun sonucu, "karaborsa"ya dayanan rant ekonomisinin yerine, ihracata dayalı "üretim ekonomisi" geçti. Özal'dan yirmi yıl sonra 28 Şubat'çılar Türkiye'yi yeniden IMF'nin eline düşürdüler. Dayatmacı zihniyet, Özal'ın ekonomide yaptığı dönüşümü, Erbakan'ın siyasi yapıda gerçekleştirmeye çalışmasından tedirgin oldu. Türkiye'yi yeniden 24 Ocak öncesine döndürmeye çalışan 28 Şubat süreci, aslında dünyaya kapalı rant ekonomisinin haksız kazançlarına duyulan özlemdir. Türkiye yeniden ihracata dayalı bir üretim ekonomisi seferberliğine girişmek zorunda. Çünkü ürettiği ürün ve hizmetlerle dünya pazarlarına açılamazsa, "dış" düşmanlarıyla değil, duruma göre bulunan "iç" düşmanlarıyla uğraşır. Türkiye "iç düşman" paranoyasından kurtularak, ekonomisiyle birlikte demokrasisini de Avrupa standartlarına yükseltmeli. Bunun için de, yeni bir 24 Ocak yönetimi gerekir. Hâlâ 28 Şubat'a gerekçe arayanlar, Türkiye'yi dünya pazarlarına taşıyamazlar.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|