Oksijensiz toplum

Bu topraklarda başkasına acı verme, başkasının çektiği acıdan haz duyma anlamında bir şiddet kültürünün ve işkence kültürünün olmadığına inanıyorum. Bu toplumun beslendiği geleneksel ve kültürel kotları çözümlediğimiz vakit kendiliğinden ortaya çıkan bir şiddetin, derinlerde beslenen bir acı verme duygusunun olmadığını görürüz. Tarihsel anlamda bu toprakları besleyen, hayat veren, biçimlendiren dini algılayış, vahşete varan şiddetin yeşermesine imkan tanımaz.

ŞEYH CERRAH, KUDÜS / 1999

Tarihi Kudüs'ü çevreleyen surların dışında kalan birkaç tarihi camiden biri olan bu mütevazı yapıyı görenlerin ilk bakışta burada yatan insani derinliği keşfetmesi çok zor. Selahaddin Eyyubi'nin doktoru Şeyh Cerrah adına yapılmış mütevazı bir cami. Bir vakit namazı için camiye geldiğimde, etrafının buraya özgü beyaz renkte Mercedes taksilerle dolu oluşu dikkatimi çekti. Kudüs'teki bütün taksiciler vakit namazı için buraya geliyor.

Haçlılar ilk defa Kudüs'ü işgal ettiklerinde şehirde tam bir katliam yapılmış. Tarih kitaplarının kaydettiğine göre şehre girdikleri gün yerli halktan, Yahudiler dahil canlı kimse kalmamış.

Şeyh Cerrah'ı Kudüslüler'in gözünde yücelten de bu vahşet sergileyen Haçlılar'a karşı gösterdiği merhamet... Haclı komutanlarını bile tedavi eden bir cerrah olarak tarihe geçecektir.

İSTANBUL / 1995

"Karın deşen Jack'ler kurban kesmez" diye bir Göstergeler yazısı yazıyorum. Kurban kesen bir toplumda, kurbanda kan akıtmak gibi inanç sistemine dayalı bir geleneği olan toplumun içinden Karın Deşen Jack'lerin çıkmasının mümkün olmadığına işaret eden bir yazı. Kurban kesme ibadeti/eylemi ile, mikro planda yaratılış, acı, can verme gibi duyguyu gören bir inanmış, insana acı vermeyi, şiddet uygulamayı engelleyen ontolojik bir özellik kazanıyor.

İSTANBUL / 2000

Şiddet çukurları açıldıkça bu toplumun ne kadar oksijensiz kaldığını düşünüyorum.