"Meclis'te de, tenhada da, her yerde güzelsin!.."

 
Tanburi Hikmet Bey'in, 3'üncü Selim'in, Ahmet Efendi'nin melodilerinde, onları bir kez daha andık..

Geçen pazar günü, Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nde, "İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu" konserindeydik yine..

Ender Ergun'un yönetimindeki koro, bizi yine, yüzyılların ötesinden bugünlere uzanan, bir müzik, tarih ve kültür yolculuğuna çıkardı..

Şu Türkiye'nin özel televizyon kanallarının yöneticilerine ve sahiplerine çok şaşarım hep.. Bazı küçük istisnalar dışında, nedense "Türk kültürü"nün çok temel bir öğesi olan bestelere, şarkılara pek yer vermezler..

Bunların haberlerine bakarsanız.. Bazan şovenliğe varan milliyetçi çıkışlar ve ucuz popülizm yapılır..

Ama programlarda, ne Dede Efendi, ne Itri, ne Münir Nureddin Selçuk vardır..

Bereket, "Kanal-7"de, perşembe geceleri Mehmet Güntekin ve saz arkadaşlarının bir programı var.. Özel televizyonculuğun büyük ayıbı, bu bir tek programla örtülüyor bir ölçüde..

Klasik Koro'nun geçen haftaki programında "Suz-i Dil" ve "Hüseyni" makamları ağırlıktaydı..

Yıllar önce, evimizde, rahmetli Prof. Turan Güneş'le, Muazzez Abacı'yla birlikte söyleyip, duygulanmıştık.. Tanburi Ali Efendi'nin Suz-i Dil Ağır-Semaisini, Koro'dan dinlerken, aynı duyguları yine yaşadık..

"Kani yad-ı lebinle hûn-i dil nuş ettiğim demler
Hezaran bülbülü hasretle hamuş ettiğim demler"
İstanbul Devlet Klasik Korosu, programdaki şarkı ve bestelerin, yeni kuşaklar tarafından da anlaşılması için, güftelerin Osmanlıca kelimelerinin anlaşılacağı, bir mini-sözlük de veriyor.
Yukarıdaki Tanburi Ali Efendi bestesinin güftesi, Nevres Bey'in..
Genç kuşakların zor anlayabileceği sözcüklerin bazılarının karşılıkları da şöyle.
Kani: Nerede, hani
Yad-ı leb: Dudağı hatırlamak
Hun-ı dil nuş: Gönlün kanını içmek
Dem: Zaman
Hezaran: Binlerce
Hamuş: Suskun

Bu Tanburi Ali Efendi (1836-1902), bugüne kalan 108 eseri ile olduğu kadar, Tanburi Cemil Bey'in hocası olması ile de tanınır..

Konserin sololar bölümünde, önemli bir tanbur ustası olmasının yanında, edebiyatçılığı ve müzikologluğu ile de bildiğimiz Osman Nuri Özipekel ve genç, yetenekli kanuni Taner Sayacıoğlu, rahmetli bestekar Reşat Aysu'nun (1910-1999), gerçekten nefis iki saz semaisini icra ettiler..

Bir diğer solist de, ipek sesli Ufuk Caba'ydı. Ufuk Caba, Zekai Dede'nin "Bülbül gibi pür oldu"su ve Lemi Atlı'nın "Son aşkımı canlandıran"ı ile, zirveye çıktı..

Eminim, Lemi Atlı'nın Hicazkar şarkısı, herhangi bir mekanda söylenirken, sizler de oturduğunuz yerden katılırsınız bu nağmeler nehrinin sularına..

"Son aşkımı canlandıran en tatlı emelsin

Bir hande-i sevda gibi bin zevke bedelsin

Ettikçe tebessüm akıyor nur-ı letafet

Mecliste de tenhada da her yerde güzelsin.."

Konserin son bölümünde Şevketza makamındaki dört şarkı seslendirildi koro tarafından..

Tanburi Hikmet Bey'in, 3'üncü Selim'in, Ahmet Efendi'nin melodilerinde, onları bir kez daha andık..

Baktım, yanımda oturan Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Önder, konserin bitiminde Koro'yu ayakta alkışlıyor.. Anladım ki, İstanbul Korosu'na, Ankara konserlerinin de yolu açılmak üzere..

Böyle bir dünya var Türk insanının önünde..

Bazan bizler de, müzik aşığı dostlarımızla toplanıp, birlikte meşk ederken, ne kadar talihli olduğumuzu tekrarlarız.. Bir insanın kendi kültürünün farkına varıp, ondan haz alması, onun dünya kültürleri ile kaynaşmasına engel değildir..

Osmanlı'ya reform yolunu açan 3'üncü Selim'i tanımadan, siz bugünün Cumhuriyet rejimini ve "Batılılığı" nasıl anlarsınız ki?

ŞAKA

"Dün"deki "yarın"

Şimdi "globalleşme" diyerek, dünya kültürleri ile diyalog kurmaya çalışıyoruz ya..

Türk müziğinin bestecilerine bir bakın..

Zaharya Efendi (Rum), İsak Bey (Yahudi), Tatyos Efendi (Ermeni) gibi isimler, bizim sanatımızın hep zirvelerini oluşturur..

Anlayacağınız bir bu globalleşmeyi bir dönemde yakalamışız ve üstelik yerelleştirmişiz..

Şimdi "yarın" içinde "dün"ü bulmaya çalışıyoruz..

EĞİTİM

Ortaköy'den müzisyenler yetişecek..

Türk müziğine gönül verenler, bir bayrak yarışında olduğu gibi, bu sevgiyi kuşaktan kuşağa aktarıyor..

Son olarak dikkatimizi çeken bir çalışma, Beşiktaş Belediyesi'nde, "Ortaköy Kültür Merkezi-Türk Müziği Korosu"nun faaliyeti oldu..

Bu konuda önderliği, hem eczacı hem müzisyon olan Ayşenur Özpekel yapıyor.. Emre Demir de, ud öğretmeni olarak görev almış..

Cumartesi günleri saat 12.00-15.00 arasında, Ortaköy Kültür Merkezi'nde yapılan eğitim çalışmalarında, makamlar, form bilgisi, musiki edebiyatı, prozodi gibi teorik bilgiler dışında, "solfej" ve "repertuar" gibi ses eğitimi de verilecek..

Her yaşa yönelik bu eğitim çalışmaları, dönem sonunda sertifika ile belgelenecek. Çalışmalara katılanlar, koro ve solo konserleri ile, topluma tanıtılacak..

Diyoruz ki..

İçinizde müzik sevgisi ve bizim kendi kültürümüze olan tutkunuz varsa, Ortaköy Kültür Merkezi'nde, her cumartesi üç saatinizi geçirin..

İlgi duyanlar, 0212-260 31 51'den, Ayşe Özpekel'i arayabilir..