YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Mayıs tasası

 
Koalisyon liderlerinin (5+5) mutabakatına rağmen, önümüzdeki birkaç ay içerisinde siyasal dengelerde ciddi oynamalarla karşılaşırsak, buna da kimse şaşırmamalıdır.

 

Mayıs ayına kadar devam edeceği anlaşılan mevcut hareketlilik üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülüyor. Verdiğimiz tarihten de anlaşılacağı üzere, ortadaki tansiyon yüksekliğini, doğrudan cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilişkilendirenler az değil.

Bu noktadan hareket edenlerin kullandığı en büyük gerekçe, Türkiye siyasi tarihinde, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her zaman dalgalanmalara yol açtığı gerçeğidir. Gerçekten Ali Fuat Başgil'in aday olduğu 1961 seçimleri (yapılan baskılar dolayısıyla adaylıktan çekilmek durumunda kaldı rahmetli Başgil), Faruk Gürler'in adaylığı ve rahmetli Özal!.. Cevdet Sunay'ın, Fahri Korutürk'ün ve Kenan Evren'in seçimlerini de siyasî hafıza yakından hatırlıyor.

Mevcut tansiyonu cumhurbaşkanlığı problemi ile izah edenlerin zayıf bir tarafı var. Orta yerde, normal demokratik yolların dışında, boşluk doldurmak ve makama icabet etmek noktasında belirgin bir adayın yokluğu. Yani şimdiki halde, Demirel ve Yılmaz'ın dışında adaylığı düşünülen bir isim gözükmüyor. Ortamın iyice gerginleşmesi gibi bir durumda, bakarsınız, ileride yeni yeni isimler de çıkabilir. Görünmeyen, ufukta isimleri okunamayan mevhûm bir adaya zemin hazırlamak?.. Bize göre bu tür yorumlara, şimdik ihtiyatla yaklaşmak gerekmektedir.

Yılmaz ve Ecevit dansı

Fakat bu cümlelerimizle, cumhurbaşkanlığı seçimlerini hafife aldığımız da sanılmamalıdır. Koalisyon liderlerinin (5+5) mutabakatına rağmen, önümüzdeki birkaç ay içerisinde siyasal dengelerde ciddi oynamalarla karşılaşırsak, buna da kimse şaşırmamalıdır.

ANAP grubuna, ANA-SOL-D hükümetinin kuruluş aşamasında katılan üç-beş DYP'li hariç, bu partinin, sayın Demirel'in adaylığını içine sindiremeyeceği gün gibi âşikâr değil mi? Hal böyle olduğuna göre, cumhurbaşkanlığı seçimleri, bizatihî hükümet için ciddi bir krize dönüşmeyecek midir? Şu anda sessiz, derin bir denizi andıran DSP grubunun bile, Demirel konusunda üç ayrı öbek oluşturduğunu bilmeyen mi var? DSP aday çıkarsın diyenler, Demirel ve Demirel'e hayır diyenler gibi.

Bu noktada asıl sınavda olan muhalefet değil, doğrudan iktidar!.. Hükümet değişikliğine yol açmadan bu seçimleri atlatabilmek. Başbakanın derin kaygısı asıl burada yatıyor. ANAP kendini geriye çekerken, MHP'nin ne yapacağı henüz netleşmemişken!..

Öyleyse neticeye doğru ilerleyelim:

Ya DSP, DYP ve FP ile anlaşarak Demirel'den yana ağırlık koyacak; ya da Yılmaz'ı desteklemek durumunda kalacak. Bize göre birinci şıkkın gerçekleşmesi halinde, ANAP kuvvetle muhtemeldir ki hükümetten ayrılır. Ya da asgariden koalisyon içi uyumun yerinde yeller eser.

Sahaya inen tehdit rüzgârı

Burada kuşkusuz, en zor durumda olan parti DYP'den başkası değildir. "Demirel sahaya inerse, sağı birleştirmeye kalkarsa" gibi ucuz korkular üreterek; DYP'yi Demirel'e mecbur ve mahkûm hale getirmek isteyenlerin taktikleri netice verecek midir? Başlangıçta bir DYP hilesi olarak girişilen bu yol, bakalım DYP'yi nereye götürecek? Fakat bize gelen haberlere göre, DYP taşra teşkilâtlarında şimdiden uyanışlar gözleniyor. Bir hayli il ve seçmen, genel merkeze pres yapmaya başladı bile. Aslına bakılırsa daha şimdiden, DYP meclis grubunun üçte birinin, Demirel'e oy vermeyebileceği dile getiriliyor.

Peki ya Fazilet?

Kapanma riski bir tarafa; bu partinin her zaman yaptığı bir yanlış var: Bu tür konularda çayı görmeden paçaları sıvaması. Cumhurbaşkanlığı konusunda dikkat ederseniz en fazla konuşan parti FP'dir. Yani kartlarını en erken açan parti. Dikkat edilirse, ağız sıkılığı ve kartlarını açmama noktasında MHP çok dikkatli davranıyor. Tabiî ki ileride, kendi kendisini zora sokmamak için.

Pozisyon kazanmak-Kartları açmak

Burada unutulan gerçek: Bu tür konular, kamuoyunu etkileyerek netice alınacak olanlar değil. Elindeki kartı güçlü kılmak ve kartlarını açık hale getirmemeye bağlı. Bütün taraflar merak edecek, destek talebiyle ricacı olacaklar. Yani politikada pozisyon kazanmanın yollarından biri. Kendini açığa vuranlar açıkta kalır, ağırlığını kaybederler. Burada lâzım gelen, hükümetin konumunu netleştirmesini beklemek değil de nedir ki?

Bizim algıladığımız bir husus da şu:

Aynen DYP'ye yapıldığı gibi; FP de korkutularak, adaylardan birini desteklemeye icbar edilmek isteniyor sanki. FP zora sokuldukça; birisinin eteğinden tutmak, istimdat dilemelerine girişmek mecburiyetinde kalır mı? Emperyal sistemler, sömürge ülkeleri bu yolla hizaya getirirler. Tehdit icat etmek, sonra da himâyeyi rıza seviyesine yükseltmek!.. Aynen seçimler öncesinde şahidi olunan sakamette olduğu gibi.

Böyle yapılacağına; gelişmelere daha sakin bakılsa ve vara yoğa konuşmak durumunda kalınmasa diyoruz.


5 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...