YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Gündem

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 


BAKAN TANTAN 'DAN HİZBULLAH KONUSUNDA KARARLI ADIM

İslam'ı doğru öğretelim

Haber-Yorum :Mehmet OCAKTAN
Türkiye teröre karşı stratejik anlamda ilk kez ciddi bir adıma atıyor. İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, geçtiğimiz gün Ankara'da gazete ve televizyon yöneticileri için düzenlediği "bilgilendirme" toplantısında bu stratejinin ipuçlarını verdi. 2.5 saat süren toplantının ilk bölümünde Hizbullah terör örgütünün ortaya çıkışı, gelişimi ve işlediği cinayetler konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ayrıntılı bilgiler sundu.

Vahşetin resmi

Ve ardından da kanımızı donduran "vahşet" görüntüleri... Bir insan olarak bu tür görüntülerin, bırakın seyredilmesinin, anlatılmasının bile yeterince "utanç" verici olduğuna inanıyorum. Bizi bir kez daha insanlığımızdan utandıran böylesine "vahşet" sahnelerini hiç seyretmemeyi ne kadar çok isterdim.Yüreklerimizi kanatan bu hunharlığın kaderimiz olmamasını ne kadar isterdim.Yaşadığımız toprakları ve yüreklerimizi kirleten bu görüntüler öylesine acı ki, işkence gören kurbanların "hırıltıları" arasında insan olmanın onuru da yok olup gidiyor adeta. Keşke, işkenceler altında can veren bu kurbanlarla birlikte bir kez daha insanlığımız ölmeseydi, keşke görkemli medeniyetler kurduğumuz topraklara bu hançer saplanmasaydı, keşke bir yerlerde yaptığımız yanlışlığın faturasını toplum olarak ödemek zorunda kalmasaydık. Keşke, keşke... Ama bütün bunlar ülkemizin acı gerçekleri. Şimdi Türkiye'ye düşen, bu toprakların kalbine saplanan cinayet hançerinin utancından en kısa sürede kurtulmaktır. Doğrusu, bu konuda İçişleri Bakanı Tantan'ın başlattığı kapsamlı ve stratejik çalışma hepimizi umutlandırdı. Tantan, terör örgütünün kaynaklarına ve eylemlerine yaklaşırken de, çözüm önerileri getirirken de son derece gerçekçi.

Tantan'dan kararlı adım

Türkiye'nin bu ayıptan kurtulması için öncelikle Hizbullah terör örgütünün "düşünce" düzeyinde yokedilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Tantan, "basın ve devlet olarak Türk toplumuna bir güven ortamı sunmak zorundayız, eğer bunu başaramazsak yarınlarımızdan emin olamayız" dedi.Hiç kuşkusuz, Sadettin Tantan'ın hepize umut veren yaklaşımının temelinde, bu ülkeyi, insanlarını ve değerlerini çok iyi tanıyor olması yatıyor. Bakan son derece açık ve net konuşuyor, diyor ki:

Bu mücadelenin başarısı, dinin topluma doğru olarak anlatılmasından geçiyor. Önce insanımıza İslam'ı doğru olarak anlatmalıyız. Halkımız buna aç. Önce terörü düşünce bazında yok etmek zorundayız, eğer bunu başaramazsak yarınımızdan emin olamayız ve bu felaket hepimizi yok eder.

  • Güvenlik güçlerimiz Hizbullah terör örgütü konusunda son derece kapsamlı bir mücadele yürütüyor ve bu mücadele sonuna kadara da sürecek. Bizim görevimiz teröristleri yakalayıp adalete teslim etmektir. Ancak bunlar yeterli değil, bu örgütü yokederiz, yarın bir başka örgüt çıkar, önemli olan terörü beseleyen kaynakları kurutmaktır. Herkes bilmeli ki, çözüme sadece polisiye tedbirlerle uluşmak mümkün değil.

  • Bütün bu operasyonları yaparken, terörle mücadele stratejilerini ortaya koyarken, en önemli şey dinine bağlı insanları rencide etmemektir. Başarı, kesinlikle Müslüman insanların önünü açmaktan, basın ve devlet olarak doğru İslam'ı insanımıza anlatmaktan geçiyor.

  • Terörün en büyük kaynağı cehalet. Devletten medya kuruluşlarına, bilim adamlarından İslami konularda öncü olan insanlara kadar herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Neslimizi bu beladan kurtarmak mecburiyetindeyiz.

  • Topluma şeffaf ve güvenilir bir ortam sunmalıyız. Yasakçı bir anlayışla bir yere varamayız. İrtica adı altında dini bütün insanları rencide ederek onları felaket örgütlerinin kucağına atamayız.

  • Herşeyi hukuk devleti kuralları içinde yapmak zorundayız. Batılı anlamda demokrasiyi bu ülkede hakim kılabilmek için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekiyor.

  • Basın da ülke çıkarları noktasında bir karar vermek zorunda. Olayları çarpıtmadan, komplo teorileriyle toplumun kafasını karıştırmadan, inançlı insanları rencide etmeden halkı İslam konusunda aydınlatmalıyız.

    SADETTİN TANTAN: İNCE UZUN VE ZOR BİR YOL

    İçişleri Bakanı Tantan'ın önünde uzun, bir o kadar da zor bir yol var. Türkiye bugünlere elbette bir günde gelmedi. Bu işlerin bugünden yarına çözümlenmesini beklemek de mümkün değil. Ama en azından Tantan, doğru bir başlangıç yapmış lunuyor. Güvenlik tedbirlerinin ötesinde başlatılan stratejik çalışmalar, gerçekten umut verici. Gazetecilerin sorduğu sorulara verdiği hemen cevapların bütün ortak paydası, uzun vadeli bir inceleme araştırma başlatıldığı yönündeydi. Bakan diyor ki: "Bu vahşetin kaynaklarını düşünce bazında kurutabilmek için bir inceleme, araştırma merkezi kurduk. Bu merkezde, sosyologlar, bilim adamları, güvenlik birimi yetkilileri ve her konuda uzman insanlar görev yapıyor. İşin sosyolojik temellerini, beslenme kaynaklarını araştırıp ayrıntılı sonuçlara varmayı planlıyoruz. Bu çalışmalardan Türkiye'nin geleceğini aydınlatacak bilimsel sonuçlara varacağız. Buradan çıkacak sonuçlar, yeni stratejiler üretmemizde bize yardımcı olacak. "Bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için, siyasi iradenin Tantan'ın başlattığı bu doğru ve kapsamlı çalışmanın arkasında durması gerekiyor. Daha da önemlisi, siyasi irade bu sonuçlardan çıkarak yeni bir toplum projesi üretebilmelidir. Sadettin Tantan'ın bu girişimi, aynı zamanada toplumun bütün kesimleriyle buluşabilecek bir yaklaşımı içeriyor. Herşeyden önce Tantan, yıllardır özlemini çektiğimiz demokratik bir şeffaflığa ve hukuk devletinin üstünlüğüne işaret ediyor. Eğer devleti yönetenler, vahşetin boyutlarını Tantan'ın özellikle dikkat çektiği gibi, sadece "polisiye tedbidler"le sınırlı tutarlarsa, Türkiye yakaladığı bu umut dalgasını da heba etmiş olur. Ve de yazık olur.



    Kağıda basmak için tıklayın.

  • Jandarma: Hiç bir örgüte destek vermedik

    Fifty fifty bölüştüler
    DEVLETİ 2 milyar dolar zarara uğratan Çağlar'ın, 1 milyar dolar ödemesi karşılığında hakkındaki bütün suçlamalardan kurtulacak olması tepkilere neden oldu
    Gürüz'ü araştırmaya devam
    GÜRÜZ'ÜN icratlarını incelemek üzere kurulan TBMM YÖK ve Üniversiteleri Araştırma Komisyonu İstanbul'da bazı öğretim üyelerini dinledi.
    'Bizde Hizbullahçı yok'
    YÖK Başkanı Gürüz, bir gazetenin "Doç. Dr. İrtica" başlığı ile bini aşkın öğretim üyesinin Hizbullah'a yakın olduğu iddiaları ile ilgili bir raporun YÖK'e ulaşmadığını söyledi.
    Çarşamba günleri cep'ler kapatılacak
    ANKARA- Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, cep telefonu kullanan 8 milyonu aşkın tüketiciye herhangi bir hizmet verilmeden alınan sabit ücret ile vergilerin yüksekliğini eleştirirken, Turkcell ve Teslim'e dönük dava açacaklarını bildirdi. Çakar, her çarşamba ve duruşma günleri, cep telefonlarını kapatacaklarını da söyledi. Çakar, dernek genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, cep telefonlarındaki sabit ücret ve vergi konusuna değindi. Görüşme ücreti üzerinden her ay alınan sabit ücret ve vergi toplamının yüzde 151'i bulduğunu belirten Çakar, herhangi bir hizmet verilmeden her ay alınan sabit ücret toplamının 17 trilyon lira olduğunu savundu. Sabit ücret uygulamasının yasal dayanağı olmadığını, hizmet verilmeden alınan bir ücret olduğunu ve AB ülkelerinde tüketici haklarına aykırı olması nedeniyle yasaklandığını söyleyen Çakar, önümüzdeki günlerde , Turkcell ve Telsim'e karşı örnek bir dava açılacağını bildirdi
    'VER PARAYI AL DİPLOMAYI'
    ANKARA- Eğitim Hakkını Savunma Komitesi Başkanı Zeki Sarıhan, paralı eğitimin sosyal adaleti daha da bozacağını ve parası olanın diplomaya hak kazanacağını bildirdi. Sarıhan, yaptığı yazılı açıklamada, 70 kuruluşun oluşturduğu Eğitim Hakkını Savunma Komitesi'nin bir toplantı yaparak bazı basın yayın organlarında yeralan iki konu üzerine değerlendirme yaptıklarını kaydetti. Eğitimin devletin en başta gelen görevlerinden biri olduğunu, bu görev kavramının içinde parasız eğitimin bulunduğunu kaydeden Sarıhan, şu görüşlere yer verdi: "Üniversiteyi kazanamayanları paralı okuttuktan sonra üniversite sınavlarının bir anlamı kalmayacaktır. Harçları saymazsak bugün üniversite öğrencilerinin çoğu parasız eğitim görmektedir. Önerilen yola gidilirse üniversitede parasız eğitim görenler azınlığa düşecek, dolayısıyla paralı eğitim üniversitenin esas uygulaması olacaktır. Bu uygulama sosyal adaleti daha da bozacak ve parası olan diplomaya hak kazanacaktır." Zeki Sarıhan, diğer konunun ise "sözleşmeli öğretmenlik" olduğunu belirterek, bu görüşe Eğitim Hakkını Savunma Komitesi üyelerinin şiddetle karşı çıktıklarını bildirdi. Sarıhan, sözleşmeli uygulaması kaliteli öğretmenlere kavuşulacağı görüşünü "aldatmaca" olarak değerlendirdi.
    'Rektörler padişah kadar güçlü'
    ÖĞRETİM Elemanları Sendikası (ÖES) Genel Başkanı Prof. İzzettin Önder, rektörlük seçimlerini, YÖK'e karşı tutumları nedeniyle "göstermelik" bulduklarını belirterek, öğretim elemanlarının de bu suça iştirak etmek zorunda kaldığını savundu. Rektörlerin, yetkileri bakımından "çok güçlü" olduklarını kaydeden Önder, "Kadro, bütçe, fon yönetimi de dahil olmak üzere rektörler, padişah kadar güçlü. Yetkiler, alt organlara verilerek rektörlük sembolik bir göreve dönüştürülmeli" dedi. Sorunun, üniversitelerin demokratikleştirilmesi içinde ele alınması gereğine işaret eden Önder, sorun aşılmadıkça seçim ya da atamanın, beklentilere cevap veremeyeceğini ifade etti.

     


    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
    İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED
    Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...