| Türkiye'nin birikimi... | ||
|
|
BAKAN TANTAN 'DAN HİZBULLAH KONUSUNDA KARARLI ADIM
Haber-Yorum :Mehmet OCAKTAN Vahşetin resmiVe ardından da kanımızı donduran "vahşet" görüntüleri... Bir insan olarak bu tür görüntülerin, bırakın seyredilmesinin, anlatılmasının bile yeterince "utanç" verici olduğuna inanıyorum. Bizi bir kez daha insanlığımızdan utandıran böylesine "vahşet" sahnelerini hiç seyretmemeyi ne kadar çok isterdim.Yüreklerimizi kanatan bu hunharlığın kaderimiz olmamasını ne kadar isterdim.Yaşadığımız toprakları ve yüreklerimizi kirleten bu görüntüler öylesine acı ki, işkence gören kurbanların "hırıltıları" arasında insan olmanın onuru da yok olup gidiyor adeta. Keşke, işkenceler altında can veren bu kurbanlarla birlikte bir kez daha insanlığımız ölmeseydi, keşke görkemli medeniyetler kurduğumuz topraklara bu hançer saplanmasaydı, keşke bir yerlerde yaptığımız yanlışlığın faturasını toplum olarak ödemek zorunda kalmasaydık. Keşke, keşke... Ama bütün bunlar ülkemizin acı gerçekleri. Şimdi Türkiye'ye düşen, bu toprakların kalbine saplanan cinayet hançerinin utancından en kısa sürede kurtulmaktır. Doğrusu, bu konuda İçişleri Bakanı Tantan'ın başlattığı kapsamlı ve stratejik çalışma hepimizi umutlandırdı. Tantan, terör örgütünün kaynaklarına ve eylemlerine yaklaşırken de, çözüm önerileri getirirken de son derece gerçekçi. Tantan'dan kararlı adımTürkiye'nin bu ayıptan kurtulması için öncelikle Hizbullah terör örgütünün "düşünce" düzeyinde yokedilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Tantan, "basın ve devlet olarak Türk toplumuna bir güven ortamı sunmak zorundayız, eğer bunu başaramazsak yarınlarımızdan emin olamayız" dedi.Hiç kuşkusuz, Sadettin Tantan'ın hepize umut veren yaklaşımının temelinde, bu ülkeyi, insanlarını ve değerlerini çok iyi tanıyor olması yatıyor. Bakan son derece açık ve net konuşuyor, diyor ki: Bu mücadelenin başarısı, dinin topluma doğru olarak anlatılmasından geçiyor. Önce insanımıza İslam'ı doğru olarak anlatmalıyız. Halkımız buna aç. Önce terörü düşünce bazında yok etmek zorundayız, eğer bunu başaramazsak yarınımızdan emin olamayız ve bu felaket hepimizi yok eder. Güvenlik güçlerimiz Hizbullah terör örgütü konusunda son derece kapsamlı bir mücadele yürütüyor ve bu mücadele sonuna kadara da sürecek. Bizim görevimiz teröristleri yakalayıp adalete teslim etmektir. Ancak bunlar yeterli değil, bu örgütü yokederiz, yarın bir başka örgüt çıkar, önemli olan terörü beseleyen kaynakları kurutmaktır. Herkes bilmeli ki, çözüme sadece polisiye tedbirlerle uluşmak mümkün değil. Bütün bu operasyonları yaparken, terörle mücadele stratejilerini ortaya koyarken, en önemli şey dinine bağlı insanları rencide etmemektir. Başarı, kesinlikle Müslüman insanların önünü açmaktan, basın ve devlet olarak doğru İslam'ı insanımıza anlatmaktan geçiyor. Terörün en büyük kaynağı cehalet. Devletten medya kuruluşlarına, bilim adamlarından İslami konularda öncü olan insanlara kadar herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Neslimizi bu beladan kurtarmak mecburiyetindeyiz. Topluma şeffaf ve güvenilir bir ortam sunmalıyız. Yasakçı bir anlayışla bir yere varamayız. İrtica adı altında dini bütün insanları rencide ederek onları felaket örgütlerinin kucağına atamayız. Herşeyi hukuk devleti kuralları içinde yapmak zorundayız. Batılı anlamda demokrasiyi bu ülkede hakim kılabilmek için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekiyor. Basın da ülke çıkarları noktasında bir karar vermek zorunda. Olayları çarpıtmadan, komplo teorileriyle toplumun kafasını karıştırmadan, inançlı insanları rencide etmeden halkı İslam konusunda aydınlatmalıyız. SADETTİN TANTAN: İNCE UZUN VE ZOR BİR YOLİçişleri Bakanı Tantan'ın önünde uzun, bir o kadar da zor bir yol var. Türkiye bugünlere elbette bir günde gelmedi. Bu işlerin bugünden yarına çözümlenmesini beklemek de mümkün değil. Ama en azından Tantan, doğru bir başlangıç yapmış lunuyor. Güvenlik tedbirlerinin ötesinde başlatılan stratejik çalışmalar, gerçekten umut verici. Gazetecilerin sorduğu sorulara verdiği hemen cevapların bütün ortak paydası, uzun vadeli bir inceleme araştırma başlatıldığı yönündeydi. Bakan diyor ki: "Bu vahşetin kaynaklarını düşünce bazında kurutabilmek için bir inceleme, araştırma merkezi kurduk. Bu merkezde, sosyologlar, bilim adamları, güvenlik birimi yetkilileri ve her konuda uzman insanlar görev yapıyor. İşin sosyolojik temellerini, beslenme kaynaklarını araştırıp ayrıntılı sonuçlara varmayı planlıyoruz. Bu çalışmalardan Türkiye'nin geleceğini aydınlatacak bilimsel sonuçlara varacağız. Buradan çıkacak sonuçlar, yeni stratejiler üretmemizde bize yardımcı olacak. "Bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için, siyasi iradenin Tantan'ın başlattığı bu doğru ve kapsamlı çalışmanın arkasında durması gerekiyor. Daha da önemlisi, siyasi irade bu sonuçlardan çıkarak yeni bir toplum projesi üretebilmelidir. Sadettin Tantan'ın bu girişimi, aynı zamanada toplumun bütün kesimleriyle buluşabilecek bir yaklaşımı içeriyor. Herşeyden önce Tantan, yıllardır özlemini çektiğimiz demokratik bir şeffaflığa ve hukuk devletinin üstünlüğüne işaret ediyor. Eğer devleti yönetenler, vahşetin boyutlarını Tantan'ın özellikle dikkat çektiği gibi, sadece "polisiye tedbidler"le sınırlı tutarlarsa, Türkiye yakaladığı bu umut dalgasını da heba etmiş olur. Ve de yazık olur.
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|