YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Milletvekili maaşı ve Demirel

 
Milletvekillerinin temsil tazminatını ve emeklilik maaşlarını düzenleyen yasaya, kamuoyunda tepki var. Bu tepki, büyük ölçüde durumun etraflıca izah edilmemesinden kaynaklanıyor. Ama tepkiyi doğuracak haklı sebepler de mevcut.

 

Milletvekillerinin temsil tazminatını ve emeklilik maaşlarını düzenleyen yasaya, kamuoyunda tepki var. Bu tepki, büyük ölçüde durumun etraflıca izah edilmemesinden kaynaklanıyor. Ama tepkiyi doğuracak haklı sebepler de mevcut.

Milletvekili maaşı

Milletvekilleri devletten maaş alanlar sıralamasında, önlerde değil.

Bir milletvekili veyahut bir bakan, generaller ve genelkurmay başkanları kadar emekli maaşı almaya çoktan razı.

Anayasa'nın ödenek ve yollukları düzenleyen 86'ncı maddesi, ödeneğin en yüksek devlet memurunun almakta olduğu miktarı aşamayacağını belirtiyor. Burada, "en yüksek devlet memurundan" kasıt, farklı bir kanuna tâbi olan Genelkurmay Başkanı değil, 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'na göre maaş alan Başbakanlık müsteşarı. Milletvekilinin özlük hakları müsteşara göre ayarlanıyor.

Nitekim, Genelkurmay Başkanı'nın makam tazminatı, 30.000 rakamı üzerinden hesaplanırken, milletvekillerine, 22.500'ün karşılığı olan -Genelkurmay Başkanı'nın sadece dörtte üçü nisbetinde- makam tazminatı ödenmesi hükmü, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, Anayasa'nın 86'ncı maddesine uyularak, ayarlamanın, Başbakanlık müsteşarına uygulanan 15.000'- lik göstergeye göre yapılması istenmiştir.

Anayasa Mahkemesi, eşitliği, 657 sayılı kanuna tâbi olanlar arasında sağlamak için, milletvekillerinin maaşını düzenleyen yasayı iptal etmiştir.

Aslında yapılacak şey, Anayasa'yı değiştirmek ve milletvekilleri ile Başbakanlık müsteşarı arasındaki bağı koparmak, sonra kanunu çıkarmaktı.

Böyle yapılmadı.

Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin, üniversite personelinin, hâkimlerin özlük işlerini düzenleyen ayrı yasaları var.

Askerler, 926 sayılı TSK Personel Kanunu'na, öğretim üyeleri 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu'na; yargı üyeleri de 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na tâbi. Sadece, milletvekillerinin maaşı özel bir kanunla değil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre, düzenleniyor.

Anayasa'yı zorlamak yerine, diğerleri de emsal gösterilerek, özel bir yasanın yolu pekâla açılabilirdi.

Her nedense, bu yol denenmedi.

Önemli bir imtiyaz

Kanun tasarısında başka yanlışlıklar da var. En önemli eşitsizlik şu: Milletvekili, 2829 sayılı yasanın 8'inci maddesinin öngördüğü 3.5 yılı doldurmadan Emekli Sandığı'na göre emekli olabiliyor.

Konuyu açalım:

Milletvekilleri için emekliliğin hızlandırılması, daha genç yaşta emekli olunması söz konusu değil. Parlamento üyelerine hizmet yılı ve yaş olarak genel yasalardan farklı bir imtiyaz tanınmıyor. Sadece, emekliliğe başka kurumlarda hak kazanmış olanların, Emekli Sandığı'na göre intibakı yapılıyor.

SSK, Bağkur, Emekli Sandığı hizmetlerinin birleştirilmesini öngören 2829 sayılı yasanın 8'inci maddesi, son 7 yıllık hizmetin fazlası hangi kurumda gerçekleşmişse, aylığı o kurumun bağlamasını öngörüyor. Buna göre, SSK veyahut Bağkur emeklisi bir milletvekili, Parlamento çatısı altında üçbuçuk yıl kaldığı takdirde, Emekli Sandığı'ndan maaş almaya hak kazanıyor. Bu bir imtiyaz değil. Bu hakka kavuşmak için diğer kurumdan alınan emekli maaşının dondurulması ve ayrıca mevcut aylıktan Emekli Sandığı'na üçbuçuk yıl müddetle para kesilmesi lâzım. Burada bir ayrıcalık yok.

Ayrıcalık nerede başlıyor?

Milletvekili, 3.5 yılı doldurmadan da, Emekli Sandığı'na göre emekli olabiliyor. 100 milyon lira alan bir işçi emeklisi olarak girdiği Parlamento, -üçbuçuk yıl geçmesini beklemeden- milletvekiline, 600 milyon lira (Hatta son zamlardan sonra 700 milyon lira) civarında bir emekli maaşı bağlıyor.

Tekrar altını çizelim. Emekli maaşı alabilmesi için, hizmet ve yaş mükellefiyetinin yerine getirilmiş olması gerekiyor. Sadece 3.5 yıl beklenmiyor. Bu önemli bir ayrıcalık.

Makam tazminatı

Ayrıca, bir gün dahi milletvekilliği yapmış bulunanlara -kanunun yayımı tarihine kadar emekli olmaları kaydıyla- makam tazminatı hakkı veriliyor.

Aslında, diğer yüksek memurlar gibi, milletvekilleri de ancak, iki yılın sonunda makam tazminatına hak kazanıyorlardı. Milletvekillerinin aldığı emekli maaşları, makam tazminatı ilâvesiyle 600-700 milyon liraya ulaşıyordu. 2 yılını doldurmamış olan milletvekilleri, Emekli Sandığı'na göre intibaklarını yaptırmış olsalar dahi, makam tazminatından yararlanamıyordu.

Mevcut tasarı, yeni seçilen milletvekillerine böyle bir hak getirdi.

Bu hak verilirken, 2 yılını doldurmadan ölen milletvekilleri, dışardan bakan olarak atananlar, 1979'da Cumhuriyet Senatosu'na seçilip de 12 Eylül darbesi yüzünden iki senesini tamamlayamayanlar gözetildi. Ama, mevcut Parlamento üyeleri de, bu yeni imkândan yararlanacak.

Temsil tazminatı

Bir de temsil tazminatı var.

Makam tazminatını, bütün yüksek dereceli memurlar zaten alıyor. Makam tazminatı, emekli olduktan sonra da, emeklilik maaşı içinde kişiye ödeniyor.

Temsil tazminatı ise, bir kamu kurumunda çalışmamak kaydıyla, emekli milletvekillerine, onların dul ve yetimlerine, -emeklilik maaşlarına ilâve olarak- ödenen para.

Böylece bir daha seçilemeyen milletvekili, bir kamu kurumunda çalışmadığı takdirde, emekli maaşının yanı sıra, 415 milyon lira temsil tazminatı alacak.

Temsil tazminatı evvelce 24 bin göstergeye göre hesaplanırken, bu kanunla 30 binin esas alınması kararlaştırıldı. (Makam tazminatı hesabının, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına uygun olarak, 22.500 gösterge yerine 15 bin göstergeye göre yapılması, tasarıda öngörüldüğü için, buradaki kayıp, temsil tazminatındaki artışla telâfi edildi.)

Meclis'e "rüşvet"

Yukarıda, kanunun esaslarını, getirdiği imkân ve ayrıcalıkları anlattım.

Çare, Anayasa'yı değiştirmekti, dedim. Şimdi top Çankaya'da.

Demirel'in bu kanunu veto etmesi gerekir. En azından Anayasa Mahkemesi'ne iptal için müracaat etmesi lâzım.

Demirel, Meclis'i darıltırsa, Cumhurbaşkanlığı tehlikeye girecek. Zaten zor olan Anayasa değişikliği hiç gerçekleşmeyecek.

Anayasa koyucu, tek bir dönem için seçimi öngörürken, işte böyle bir pazarlığı önleme hesabı yapmıştı. İkinci defa seçilme gayreti içinde olan cumhurbaşkanlarının, Parlamento'ya dalkavukluk yapabilecekleri endişesinden hareket edilmişti.

Bir daha seçilmek gibi arzusu olmasa, Demirel kesinlikle söz konusu yasayı veto ederdi. Etmelidir.

En azından Anayasa Mahkemesi'ne gitmelidir.

Bakalım ne yapacak? Meclis'e "rüşvet" verecek mi?


5 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...