YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İlahipop

 
Benim değişimden anladığım şey de zaten, tabii bir süreç içerisinde gerçekleşen değişimlerdir. Zorlamayla, baskıyla gerçekleştirilen değişimler değil.

 

Zaman değiştikçe müzikler de değişiyor. Çünkü insanlar değişiyor... zevkler değişiyor. Yirminci yüzyıl, insanlığın "hız"landığı bir yüz yıl oldu. Görünen o ki, yirmibirinci yüzyıl bu hızın daha da arttığı bir yüzyıl olacak. Hayatın "hızı" arttıkça, insan da bu hıza uyum sağlamak için çaba sarfediyor... bu, oldukça tabii bir gelişme.

Müzikler değişiyor. Çünkü hayat değişiyor. Müzik de, hayatın "melodik" anlatımı olduğuna göre, bu hızlı değişime ayak uydurmak zorunda kalıyor ister istemez. Dünyanın her yerinde bu böyle. Orta Avrupa müziği, klasik dönemi çoktan kapattı; Osmanlı müziği artık yok. Amerika'da "country müzik" değişime uğradı. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa'da müzik yeniden şekillendi... bir tür başkaldırıyı ifade eden rock müzik, Avrupa ve Amerika'da gençliği sarıp sarmaladı. Fransa'da "chanson"lar artık demode oldu. Yani değişim, önüne çıkan her şeyi alıp götürüyor. Çünkü değişim, son derece tabii bir şey.

Değişim kaçınılmaz. Daha yirminci yüzyılın başlarında Avrupa'da bazı müzisyenler Bach'a dönüş çabaları gösterdiler, bu çabalarının göstergesi olarak eser bestelediler. Ama tutmadı. Çünkü her şeyin bir zamanı var ve her şey yaşadığı zamana daha çok yakışıyor. Çünkü onu üreten, ortaya çıkaran şey, ait olduğu zamanın şartlarıdır. Eskiye ait bir eseri zevk duyarak dinleyebilirsiniz, ama eskiye ait formları yaşadığınız zaman içinde yeniden uygulamaya kalkarsanız, bunda başarılı olma şansınız pek yoktur. Bu bakımdan, yaşadığınız güne bakmak, yaşadığınız günün ihtiyaçlarına göre çözüm üretmek zorundasınızdır. Ama bayağılaşmadan, "ticari" rüzgarlara kendinizi kaptırmadan. Ve en önemlisi, tabiiliğinizi kaybetmeden. Benim değişimden anladığım şey de zaten, tabii bir süreç içerisinde gerçekleşen değişimlerdir. Zorlamayla, baskıyla gerçekleştirilen değişimler değil.

İlahilerimizin giderek değiştirildiğini, zaten tasavvuf kültürü içerisinde en basit form olan ilahi formunun günümüz gençliği tarafından daha çok dinlenir hale gelmesini sağlayabilmek için müzikle hasbel kader bir yerlerde buluşmuş ve yine hasbel kader bir enstrumanı biraz çalan (ya da çaldığını zanneden, ki bu enstruman da piyano oluyor), kendisinde -hiç olmadığı halde- müzik kabiliyeti olduğunu vehmeden bazı kimseler tarafından modern bir icra biçimiyle yeniden yorumlandığını herkes görüyor. Değişime uygun müzikler yapmak, yanlış değil. Ama, eskiye ait ve o geleneğin içinde kendine has yorumlanış biçimi taşıyan bir formu değiştirmek manasız ve bence o formu bozmak anlamına da gelir.

Son yıllarda ilahilerin başına gelen de bu. İlahiler de, ne yazık ki bazı "müzikçiler"in elinde tanınmaz hale geliyor... dinlediğiniz zaman -dinlemeye tahammül edebilmek de doğrusu ayrı bir konu- kalkıp oynamak geliyor içinizden. İlahiden çok, içinde "Allah" lafzının geçtiği pop müzik parçalarına dönüştürülmüş bayağı müzik parçalarını andırıyorlar bazıları. "Pop" aşısı ilahilerde pek tutmuyor. Güzel olanı bozmuş oluyorsunuz sadece.

Ayrıca piyanonun başına oturup biraz da -ilahinin hazzıyla- kendinizden geçiyor numarası yapıp müzisyen pozları takınarak, büyük piyanist havalarında akorlar basarak ilahi icra etmek de gülünç. Bu tavır, bana doğrusu "taverna piyanistleri"ni hatırlatıyor. Alçakgönüllülük maskesinin altında gizli şımarık yüzler, kendini beğenmiş kişilikler. Bence müzik boyutu muhteşem İslam medeniyetine karşı da ayıp işleniyor. Bırakın medeniyete karşı ayıp işlemeyi, insanın kendisine karşı tutarsızlığını gösteriyor bunlar. Müslüman kişiliğimizin içine nasıl oluyor da "sahteliği", kendini beğenmişliliği sığdırabiliyoruz? Bunu nasıl başarıyoruz?

Neden tabiiliği denemiyoruz? Neden müzik yapmak için ortaya çıktıysak, adam gibi, gerçek bir müzisyen gibi doğru dürüst müzikler yapmayı, yeni bir form üzerinde kafa patlatmayı denemiyoruz? Neden kendimize dönmeyi, kendimiz olmayı, kendimiz gibi davranmayı denemiyoruz? Neden bu medeniyetin nasıl bir müzik derinliğine sahip olduğunu doğru dürüst araştırıp o medeniyete katkıda bulunmayı denemiyoruz?

Müzisyen olmak zor, hem de çok zor... herkesin de harcı değil. Ortaya "müzisyenim" diye çıkanların bolluğu bizi yanıltmasın lütfen.


5 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...