| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Bizim işkenceciler Amerikan Dışişleri'ne çalışıyor
"Polis ve mahkemeler, 1982 Anayasası ve (bölücü propagandayı yasaklayan) 1991 Terörle Mücadele Kanunu; (Parlamento, ordu, cumhuriyet ve yargıya hakareti suç sayan) Ceza Kanunu'nun 159. ve 160. maddeleri, (yasadışı teşkilatlara yardım ve yataklık suçunu ele alan) 169. madde, (etnik ve dini ayrımcılığı içeren) 312. madde, Atatürk'ü Koruma Kanunu ve Basın Kanunu'nun 16. maddesi gibi yasaların içindeki kısıtlamaları kullanarak ifade hürriyetini sınırlamaya bu sene de devam ettiler." Bu sözler, her işe burnunu sokmayı adet edinmiş olan ABD'nin Dışişleri Bakanlığı'nca işgüzarca hazırlanmış insan hakları raporunun 75 sayfalık Türkçe bölümünden kısa bir alıntı. Henüz Cuma günü basına tanıtılan devasa raporun içinde gözden kaçmış bir ülke, atlanmış tek bir insan hakları ihlali yok gibi. Sadece Rusya ve Türkiye'ye ait bölümleri, her ikisinin de geçen seneye ait raporlarının sonuna eklediğimde ortaya 275 sayfalık bir kitap çıktı. Devasa raporun tanıtımı sırasında konuşan ABD'li Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, bu tip raporların hazırlanmasının çok uzun ve meşakkatli olduğunu, ancak raporun önemine binaen bu masraflardan kaçınılamayacağını ve bakanlığın bütçedeki payının düşmemesi gerektiğini söylüyor. Belli ki bu raporun, bir de Amerikan iç siyasetine yönelik olarak Dışişleri Bakanlığı'nın faaliyetlerini Amerikan kamuoyuna tanıtıcı bir özelliği var. ABD Dışişleri, bizim işkenceciler üzerinden para kazanıyor. Bu raporun hazırlanmasında muazzam bir iş gücü ve istihbarattan faydalanıldığını görmemek imkansız. Raporun giriş bölümünde, dünyanın dört bir yanına yayılmış olan ABD konsolosluklarının, misafir oldukları ülkelerdeki yerel politikacı, gazeteci, muhalif, insan hakları savunucusu, polis, akademisyen, sendikacı, hukukçu, asker ve mağdurlardan oluşan çok geniş bir yelpazeyle işbirliği sonucunda bu devasa bilgilere ulaştıkları, bunu yaparken de ciddi tehlike ve badirelerle karşılaştıkları anlatılıyor. Ancak raporun Türkiye ile ilgili kısmının girişi, cümlesi cümlesine 1998'inki ile aynı. Yukarıda yapılan alıntı, 1998 metninde de yer alıyordu. Geçen sene giriş paragrafında, "Hükümet, yargı bağımsızlığına atıfta bulunan Anayasa'nın ilgili maddelerine saygılıdır" cümlesine, bu sene bazen saygısız olduğunu ima eden bir "genelde" kelimesini eklemeyi münasip görmüşler. Türkiye'de insan hakları ihlallerinin, Güneydoğu'daki gerginliklerin yumuşaması sayesinde azaldığı, ancak polisin ve jandarmanın karıştığı olaylar içinde hak ihlalleri ve işkencenin oranının hala yüksek olduğu da bu sene yeni telaffuz edilen cümlelerden. Tayyip Erdoğan, Erbakan, RP, Merve Kavakçı, başörtüsü, HADEP, cezaevlerinin durumu, faili meçhuller, kayıplar ve azınlıklar yeniden masaya yatırılmış. Ancak neticede Türkiye için söylenen sözler hemen hemen aynı. Avrupa kapısında el pençe divan duran Türkiye, tüm özgürleşme taleplerine rağmen, aynen bildiğiniz gibi, aynı hamam, aynı tas. Derin devlet, "Türkiye'nin şartları özeldir" martavalıyla vatandaşını devletinden önemsiz saymaya ve gerektiği zaman da harcanabilir görmeye devam ediyor.
mutku@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|