YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Peşrev ve elenseler

Bunlar, öncelikle Sezer'e, belki de Mesut Yılmaz'a yönelik peşrev ve elenseler... Yani ürkütme gösterileri, kuvvet denemesi alıştırmaları...

Bakmayın siz, Yaşar Okuyan'ın "bilerek imzaladım" efelenmelerine... Bir grup ANAP'lı pekâla biliyor ki, "bu aslında,Yılmaz'a yönelik hoşgeldin sürprizinden ibaret. Sen AB ile ilgili ileri-geri şeyler söyler misin, işte sana KHK sürprizi... Hadi yap bakalım yapacağını..."

Aynı mesajın Cumhurbaşkanı Sezer'e de ulaştırılmak istendiği muhakkak. "Demokratik Hukuk Devleti-Hukukun üstünlüğü" üzerine söyledikleriniz dikkat çekiyor, toplumda size yönelik bir ümit oluşuyor, Cumhurbaşkanı olmanız bu ümitlerle destekleniyor, insan hakları ve demokratikleşme süreci içinde duruşunuz son derece önemseniyor ve işte bu iklim içinde karşınıza YÖK'ün rektör dosyası geliyor... Ne yapacaksınız, ya size yönelik beklentileri dikkate alıp, gerçekten çizginize uygun düşen bir tavırla bu antidemokratik YÖK klasiğine "olmaz" diyeceksiniz, ya da "devletin gereklerini bilmiyormuşum" diyerek duruşunuzda yeni konumunuza göre tadiller yapacaksınız.

Sezer, kendi özgün duruşuna sahip çıktı YÖK peşrevi karşısında... Yani sağlam durdu. Halkın ümitlerini besledi.

Ama peşrev ve elenseler sürüyor.

Alın size, "yargısız infaz"la her iktidarın eline kitleler halinde memur kıyımı için bulunmaz gerekçe hazırlayan Kanun Hükmünde Kararname sınaması...

Ne yazık ki, bu işin kendisine yönelik bir elense olduğunun da farkında olması gereken ANAP liderinden şu ana kadar umut verici bir tepki gelmiş değil. (Hatta dün söylediği "devlet memuruna kısıtlama getirebilir" yolundaki sözler, kıyım kararnamesini içine sindirmiş olduğu şekilde bir görüntü veriyor) TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ertuğrul Yalçınbayır dışında, diğer ANAP'lıların tavrı da cılız sızıltılardan ibaret. Sadece Yalçınbayır, her zamanki diri tavrı ile, bu işin hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayacağını vurgulamış bulunuyor.

MHP, insan hakları alanında üç maymun rolünü çok sevdi. Nazar değmesin, Devlet Bahçeli, sfenks suskunluğunda büyük yararlar görüyor. Devlet bakanı Faruk Bal gibileri ise, 312 konusunda arkadaşlarının üstlendiği role soyunarak "Ne yani devlet kendisini korumayacak mı?" gibi söylemlerle hayali bir dünyada dolaşıyor. MHP'nin belki de şu sıralar en çok üzerinde durması gereken şey, gittikçe kendisine yönelik taleplerin ve ümitlerin azalması... MHP'nin Türkiye'de neyi çözeceğine dair bir umut var, sorun bakalım etrafınıza...

Şu anda, insanların ümidi bir kere daha Cumhurbaşkanı Sezer'de odaklanmış durumda...

Belki bundan sonra bu "bir kere daha" sözünü daha sık söylemek zorunda kalacağız. Çünkü hükümette, bizzat katıldığı akıl almaz insan hakları gasbı karşısında "haberimiz yoktu"ya sığınan bir ekip var.

Sezer, görevi üstlenirken, böylesine bir yoğun yönelişe muhatab olacağını düşünmüş müydü bilmiyorum. Ama Türkiye, yeni bir yön tayini içinde kaynaşma halinde ve toplum, demokratikleşme, insan hakları, hukuk devleti taleplerini anlayacak ve sisteme yansıması için gayret gösterecek bir muhatap arıyor.

Bu talebin muhatabı, öncelikle Meclis ve hükümet olmalı. Çünkü parlamenter bir sistemle yönetiliyor Türkiye... Buna göre Cumhurbaşkanının etkinliği daha sınırlı. Ama içinden geçilen şartlar, hükümeti daha edilgen, buna karşılık sistem içinde sorumluluğu sınırlı farklı birimleri daha belirleyici hale getirdi. Toplum, bu noktada, seçimle gelmiş olması sebebiyle sınırlı da olsa seçimine katkıda bulunduğu Cumhurbaşkanlığı makamına daha ağırlıklı misyonlar yükleyerek bir denge oluşturma çabasına girdi.

Sezer'e bağlanan ümitler bu ortamın sonucu.

Ama ne kadarını başarabilir Sezer? Yasal statüsü ne kadarını yapmaya imkân sağlayabilir? Bu peşrevlere-elenselere ne kadar direnebilir?

Gene de Sezer'in ilgili her kurumun önüne, "Devleti ve vatanın bütünlüğünü korumak için herkesten kuşku duymaya ve hep anti demokratik, insan haklarını ihlâl eden statüler oluşturmaya mecbur muyuz? Bu, başlı başına Türkiye'yi kendi insan unsuru ile kavgalı hale getirmez mi? Bunun başlı başına Türkiye'ye bir zararı yok mu? Bu, ne kadar sürdürülebilir bir yönetim üslûbudur? Kuşku duymadığımız bir toplum kesimi var mı bu ülkede?" gibi sorular koyması beklenebilir. Gene sayın Sezer, "Kimse beni evrensel insani değerlerle çatışan projelerin onay mekanizması haline dönüştüremez" yollu tepkiler ortaya koyabilir. Bunlar büyük sevinç doğurur toplumda.

Ama hayır, Türkiye'de daha demokratik, hukukun üstünlüğünü daha öne alan, insan haklarını birinci sıraya koyan bir süreç gelişecekse, bunu, yetkileri sınırlı tek bir kişinin direnme gücüne bağlamak insafla bağdaşmaz. Netice de vermez. Yorulur insanlar, direnme gücünü kaybeder... Belki de, "ikna seanslarına tabi tutulup, ikna edilirler!" Sonuçta insan söz konusu...

Mesut Yılmaz'a yeniden gelmek istiyorum. Kendilerine yönelik en belirgin toplum kanaati "kuşku"dur. Ne yapabileceği noktasında oluşan kuşku? Daha doğrusu, "aslında bir şey yapamayacağı"na dair kuşku... Gerek 28 Şubat sürecinde sergilediği tavır, gerekse bu hükümet içindeki kararsız duruş, bu kuşkunun temel kaynağı.

Memur kıyımını öngören KHK, bir 28 Şubat yöntemi... Yani bir yerler, hâlâ 28 Şubat yöntemlerini sürdürme çabasında... Meclis, olmazsa hükümet, bu yöntemleri hayata geçirmenin araçları olarak kullanılıyor. Mesut Yılmaz'ın önünde çok basit bir soru var? Ne kadar değiştiniz? Nerede duruyorsunuz? Millet hukukunu koruma konusunda ne kadar kararlısınız? Ve kıyım kararnamesi konusunda ne yapacaksınız? Sizden önce hazırlanmış olmasını bir savunma malzemesi olarak kullanmayacağınızı umarım.


29 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...