T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

A K T Ü E L

Osmanlı'nın gülleri soldu

Osmanlı'nın 18. yüzyılda Avrupa'da ün salan güllerinden geriye fazla birşey kalmadı. 25 orijinal gül çeşidinden bugün, İstanbul bahçelerinde ancak 10 kadarı bulunuyor.

Osmanlı döneminde yetiştirilen 25 orijinal gül çeşidinden bugün, İstanbul bahçelerinde ancak 10 kadarına rastlandığı bildirildi. İ.Ü. öğretim üyesi Prof. Dr. Turhan Baytop'un yazdığı "Türkiye'de Eski Bahçe Gülleri" adlı kitap, Kültür Bakanlığı'nca yayımlandı. Osmanlı döneminde yetiştirilen ve Türkiye'ye has gül türlerinin tanıtıldığı kitapta, Prof. Dr. Baytop'un, İstanbul'da ve Anadolu'da yetiştirilen gül çeşitleri üzerine yaptığı araştırmaların sonuçlarına yer verildi.

Avrupa'da "çiçeklerin kraliçesi" olarak kabul edilen, İslam ülkelerinde ise "Peygamber'in terinden oluştuğuna" inanılan gül, Osmanlı döneminde de özel bir ilgi gördü. O dönemde birçok ünlü kişi özel bahçelerinde yetiştirdikleri nadir çeşitlerle iftihar ederken, bazıları zamanla halk düzeyine kadar inerek büyük bir üne sahip oldu. Eski güllere karşı olan ilgi, Sultan 2. Mahmut döneminden itibaren azalmaya başlarken, o dönemde yetiştirilen eski güllerin yerini, Avrupa'dan getirilen yeni çeşitler aldı. 18. yüzyılın başlarında çeşitleri 2 bine kadar yükselen, ancak tamamen yok olan İstanbul lalesi gibi bir zamanlar Anadolu bahçelerini süsleyen gül çeşitleri de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

'Eski bahçe gülleri'

Prof. Dr. Baytop'un araştırmasına göre, 18. yüzyılda 25 kadar olan orijinal gül çeşidinin sayısı bugün 10 civarına kadar inerken, bazı çeşitler tamamen yok oldu. Osmanlı döneminde yetişen ve bugün bazıları yok olan süs gülleri türleri arasında, "Acem gülü", "Beyaz gül", "Çardak gülü", "Frenk gülü", "Hafız gülü", "Kan gülü", "Kayısı gülü", "Kırmızı gül", "Mayıs gülü", "Mısır gülü", "Mis gülü", "Muska gülü", "Nasır gülü", "Rana gülü", "Sadberk gülü", "Sakız gülü", "Sarı gül", 'Şam gülü", "Tarçın gülü", "Van gülü", "Yediveren" ve "Ziba gülü" bulunuyor.

Öte yandan, o dönemde yetiştirilen ve bazıları Avrupa'dan getirilen türlerin melezleri olan eski bahçe gülleri ise şu isimleri taşıyor: "Ahmediyye Gülü", "Anadolu Gülü", "Beyaz Gül", "Çay Gülü", "Fındık Gülü", "Frenk Gülü", "Hoşab Gülü", "Japon Gülü", "Katmerli Sarı Gül", "Kırk Kandil Gülü", "Köpek Gülü", "Layemut Gülü", "Mayıs Gülü", "Menekşe Gülü", "Misk Gülü", "Okka Gülü", "Sarı Gül", "Siyah Gül", "Şam Gülü", "Tevrizi Gülü", "Van Gülü", "Yağ Gülü", "Yeşil Gül" ve "Zeybek Gülü"

ÖZEL TÜRLER AVRUPA'DA ÜN SALMIŞTI

Prof. Dr. Baytop'un araştırmasına göre, o dönemde gül meraklıları tarafından yüzlerce gül çeşidi, Avrupa ülkelerinden getirilerek İstanbul'da yetiştirilirken, Türkiye'ye has özel türler de Avrupa'ya götürülmüştü. Osmanlı güllerinin Avrupa'da ün salması üzerine, o dönemde François Crepin adlı araştırmacı, Anadolu'dan toplanmış olan gül örnekleri üzerinde çalışarak sonuçlarını, 1891-1893 yılları arasında yayınladı. P. Mandenova adlı araştırmacı ise Türkiye'de yetişen yabani gül türlerini inceledi. Meşhur çiçek ressamı P.J. Redoute de, Türkiye'de yetişen bazı gül çeşitlerinin, olağanüstü güzellikte resimlerini yaptı.

ÇAY GİBİ KOKAN BİLE VARDI

Osmanlı dönemindeki eski bahçe güllerinden bazılarının özellikleri şöyle:

  • Ahmediyye Gülü: Ahmediyye tarikatı ile ilgili kişilerin evlerinin bahçelerinde yetiştirildiği sanılıyor. Yalınkat ve beyaz renkli olan bu gülün, Anadolu'nun yerlisi olmadığı ve İran üzerinden Türkiye'ye getirildiği ve Selçuklular döneminden bu yana yetiştirildiği düşünülüyor.

  • Anadolu Gülü: Beyaz veya açık pembe renkli olan bu gülün, Kuzey ve Doğu Anadolu Dağları'nda yetiştiği sanılıyor.

  • Beyaz Gül: En eski gül çeşitlerinden biri olan yarı veya tam katmerli beyaz gül, eskiden Isparta bölgesinde gül yağı elde etmek ve gül bahçelerini soğuk ve rüzgardan korumak için bahçenin rüzgar alan kısımlarında yetiştiriliyordu.

  • Çay gülü: Katmerli ve değişik renklerde olan bu tür adını, taze yaprakları ezildiği zaman çay gibi kokmasından alıyor.

  • Fındık gülü: Katmerli pembemsi ve beyaz renkte olan bu tür, Isparta gülünden 3 kat daha fazla uçucu yağ taşıması nedeniyle yağ gülü olarak büyük bir değere sahip bulunuyor.

  •  
    Türkiye, turistler için en ucuz ülke
    Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkelere giden turistlerin harcamaları temel alınarak yapılan bir araştırma, Türkiye'nin OECD üyesi ülkeler arasında, turistler için en ucuz ülke olduğunu ortaya koydu. Ekin Yazım Merkezi'nin Turizm Araştırmaları Merkezi'nce yapılan araştırmasında, Türkiye'nin, yabancı ziyaretçiler için bu yıl yüzde 34 daha ucuzladığı belirlendi. Araştırmada, Türkiye, turistler için ucuzlarken, turizmde rakibi olan Yunanistan'ın, kimi ülke vatandaşları için küçük de olsa pahalandığı görüldü.
    Almanlar ve Japonlar'ın tercihi
    Araştırmaya göre, bir Alman turist, 2001 yılı başında, içinde temel tüketim malzemeleri bulunan bir sepet malı Almanya'dan 100 marka alırken aynı sepeti Türkiye'den 61 marka dolduruyordu. 2001 yılının sekiz ayı geçildiğinde ise aynı sepet Türkiye'de 40 marka dolar hale geldi. Yani Türkiye bir Alman ziyaretçi için yıl başından bu yana yüzde 35 dolayında ucuzladı. Türkiye'nin Almanlar için gösterdiği ucuzlama süreci benzer biçimde, İngiliz, Fransız, ABD'li ve Japon turistler için de geçerli. Türkiye, belirtilen dönem içinde İngiliz ve Fransızlar için yüzde 34, ABD'li turistler için ise yüzde 36 dolayında ucuzladı.
    MEVLANA HAYRANI JAPON
    Yıllardır ünlü düşünür Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "gel" çağrısına uyarak, Konya'daki etkinlikleri izlemeye gelen Japon Hiroyoshi Koızumı, sema törenlerinde huzur bulduğunu söylüyor. 51 yaşındaki Mevlana hayranı Koızumı, 15 yıldır 10-17 Aralık tarihleri arasında Konya'da düzenlenen "Mevlana Haftası Sanat ve Kültür Etkinlikleri"ni kaçırmadığını söyledi. Koızumı, "1986 yılında ilk defa geldiğim Konya'da Mevlana'nın seması ve düşünceleri beni çok etkiledi. O yıldan sonra hiçbir vuslat törenini kaçırmadım" dedi. Bütün bir yılın stresini Aralık ayında Konya'da üzerinden attığını ve büyük bir manevi haz yaşadığını belirten Koızumı, "Sema törenlerinde huzur buluyorum" şeklinde konuştu.

    17 Aralık 2001
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Reklam Tarifesi
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED