T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Star gazetesi okuyorum, neşe doluyorum

Hoş valla, birbirlerine girdiler... Çayını, kolanı, mısır gevreğini al, televizyonun karşına kurul, istikbalde "nitelikli dolandırıcılık" suçuna "sanık" yazılacak arkadaşların karşılıklı salvolarını izle.

Kara para aklamışlar.

Devleti dolandırmışlar.

İhale yolsuzluğu yapmışlar.

Sahte fatura düzenlemişler.

İşadamlarına kazık atmışlar.

Neler neler...

Olaya bakar mısınız:

Medyanın en büyüğü, günün birinde, elindeki tapon gazetelerden birini satışa çıkarıyor. Bir inşaat büyüğü talip oluyor gazeteye. Anlaşıyorlar. Medya büyüğü, inşaat büyüğünden 6 milyon dolar kaparo alıyor. Sonra iş bozuluyor. Medya büyüğü kaparoyu iade etmeye yanaşmıyor. En azından 1 milyon doların üstüne yatmak istiyor. Damadını görevlendiriyor. Damat adamlarını telefonla arıyor, "İnşaat büyüğüne reklam almış gibi 1 milyon dolarlık sahte fatura yazın, para bizde kalsın. Çamur yapcaz yani, tamam mı?" diyor.

Damatın telefon görüşmeleri, nasıl oluyorsa, basına sızıyor.

Bu da şöyle oluyor:

Bir telefon şirketi, Damat ve efradının telefonlarını dinleyerek, bunu kaydediyor ve uygun gördüğü medya organına pas ediyor.

Şu tesadüfe bakın ki, telefon görüşmelerini yayınlayan gazetenin sahibi, aynı zamanda abonelerini dinleyerek bunu şantaj malzemesi olarak kullandığı iddia edilen telefon şirketinin yönetim kurulu başkanı.

Bu "dinleme"nin, sözkonusu "telefon şirketi" kanalıyla mı gerçekleştirildiği henüz bilinmiyor.

Bunu Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan çözecek.

Hükmü de DGM verecek.

İki taraf da, "seninki benden kara" düsturunca kirli çamaşırları ortaya serip duruyor.

Biri (pornoculuktan hüküm giyeni) borsada spekülasyon yapıp haksız kazanç elde etmiş. Diğeri bir yabancı telefon firmasına 2 milyar dolar takmış.

İkisinin de gazeteleri, televizyonları, bankaları ve mebzul miktar mülkü var.

Birbirlerini şantajcılıkla, çetecilikle, tetikçilikle suçluyorlar; belgeler havada uçuşup duruyor.

Pornoculuktan hüküm giyeni "tabela şirketler" kurdurup Malta'da, Hollanda'da birtakım gizli-kapaklı işler çevirmiş.

Diğeri, sahibi olduğu bankasından kendi şirketlerine "usulsüz" kredi kullandırmış.

Biri var ki, ona çok güldüm işte.

Önüne gelene "adi, şerefsiz, hödük, yobaz" diye hakaretler yağdıran bir gazeteci arkadaşımız, çalıştığı kurumun "bebek katili" ilan ettiği Abdullah Öcalan'la röportaj yaparken, uygunsuz durumda yakalanıyor.

İşbu "görüşme"nin video çekimleri önceki gece bir televizyon kanalında yayımlandı.

Çocuk, röportaja değil de, "saygılarını" sunmaya gitmiş Bekaa'ya.

Gerçi, "Ben Cem Uzan'la da röportaj yapsam Bey derim..." diye savunmaya geçti ama, ertesi gün Cem Uzan hakkında yazdığı yazıyı, "Cem yavrum... Tamam mı koçum... Ben seninle bırak aynı gazetede çalışmayı, aynı tuvalete bile gitmem!" benzeri, nezahati kendinden menkul sözcüklerle süslemekten kendini alamadı.

Ne diyelim.

Memlekette iyi şeyler de oluyor.

Yiyin birbirinizi...


6 Ekim 2001
Cumartesi
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED