|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Vatandaş Ünal Ceren hayatının en büyük savaşını veriyor. Aylardır işsizliğe karşı verdiği bu savaşı, bir de milletvekilleri ile görüşüp sonuçlandırmaya kalkıyor ama karşısında kimseyi bulamıyor. Çaresizlik karşısında tam da hükümete "yurt dışına asker gönderme ve yurt dışından ülkeye asker kabul etme yetkisinin" oylanması sırasında çıkıveriyor Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çatısına. Meclisin tarihinde ilk kez böyle bir şey oluyor. 29 yaşında iki çocuklu, aylardır işsiz olan ve "işsizliğe karşı savaşan" Ünal Ceren, Meclisin çatısında "can pazarlığı" yapıyor. İnsanları Meclisin çatısından indirmek mi, yoksa Afganistan mağaralarından çıkarmak mı daha kolaydır, daha insanidir? Bir yanda "açlığın ve sefaletin pençesindeki" kendi insanların kendi Meclisinin çatısına çıkıyor, öte yanda yıllık ortalama geliri 160 dolar olan, dünyanın en fakir ülkesine, dünyanın en zengin ülkesi her biri 1 milyon dolar olan "akıllı füzeleri" yağdırıyor. Yetmiyor senin askerlerini istiyor. En büyük terör Türkiye'de yaşanırken, terörle mücadele eden silahlı kuvvetlere "ambargo" uygulayanlar şimdi, Türkiye'yi "ileri karakol" görüp, "tetikçilik" yaptırmaya kalkışıyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, teröre karşı geliştirdiği "savaş stratejilerini" üç beş kuruşluk dolar karşılığı kendi çıkarlarını savunmak için kullanmaya kalkıyorlar. Bütün bunları son gelişmeler karşısında yazdım. Çünkü değişik şeyler oluyor. Kemal Derviş "IMF görüşmeleri" için sık sık Amerika'ya gidiyor. Bu doğru. Görüşmelerde genellikle "IMF yetkilileri" bazen de en fazla Amerika Hazine Bakanı Paul O'Neil ile görüşüyordu. Bu son gidişinde öyle olmadı. Kemal Derviş, hiç adetten olmamasına rağmen, bu kez, hem de uzun bir süre Amerika Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüştü. Bu görüşmenin ardından, başta Amerika Başkanı Bush olmak üzere Türkiye'ye "övgüler" yağmaya başladı. Dünya Bankası ve IMF'nin yanı sıra herkes kesenin ağzını açtı. Milyar dolarların Türkiye'ye akacağı müjdesi verildi. Bütün bunlar ne için yapılıyor? Dick Cheney, acaba Kemal Derviş ile hangi "pazarlıkları" yaptı da birden her taraftan "Türkiye'ye yardım" talepleri gelmeye başladı. "Sen bana yardım et, ben de sana yardım ederim." Türkiye, Afganistan'a asker gönderirse bu "yardımların" karşılığının da "dolar yardımı" olarak Amerika tarafından karşılanacağı anlaşılıyor. Zaten Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Larson da bunu alenen söylüyor. "Türkiye ekonomik reformlarda önemli başarılar kaydetti. Amacımız, bu ilerlemenin devamını sağlamaktır." diyor. Larson ayrıca Kemal Derviş'in Başkan Yardımcısı Cheney ve Hazine Bakanı Paul O'Neil ile bir araya geldiğini ve Türk hükümetinin IMF ile görüşmelerinde Amerika'nın "olumlu ve yapıcı bir rol oynamak istediğini" de kaydediyor. Bize hangi rolü uygun gördüler ki, IMF karşısında bizim yanımızda yer alan bir role soyunuyorlar? Amerika'nın vereceği birkaç milyar dolar için Afganistan'a asker göndermemiz bizi "ekonomik açıdan" oldukça zor durumlara düşürecektir. Politik ve insani açıdan ise daha de beter bir duruma düşeceğiz. Bu ülkeyi "yönettiğini sananlar" olayı bir de bu acıdan değerlendirmelidirler.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |