Hicret'ten bir yıl önce. Mekke'de, çok az sayıda Müslüman'ın eza ve cefa ile yaşadığı, Peygamberimiz (SAV) ve ashabının müşrikler tarafından boykot edildiği, bugünün terimleriyle söylemek gerekirse, Mü'minlere 'ambargo' uygulandığı, zorlu yıllardan biri. Hicret'i doğuran yıllar. Rahmet ve Barış Peygamberi, Efendimiz, yanına Zeyd Bin Harise'yi (R) alarak, Taif'e gidiyor. Orada, insanları 'hakikat'e çağırıyor. 'İlah' diye tapındıkları şeyleri terketmeye, Yerin ve Göklerin Yaratıcısı'na ibadet etmeye davet ediyor.

Ancak Taif'in 'eşraf'ı, kendilerine ulaştırılan İlahi mesajı reddediyor. Efendimiz'e (SAV) taşlarla saldırıyorlar. Taifliler'in attığı taşlar, sevgili Peygamberimiz'in ayaklarını kanatıyor. İşte, bu Taif seferini takip eden hüzünlü günler.

Rivayetlere göre, Risalet'in 9. yılı. Receb ayının 27. gecesi. Rabbimiz, Mi'rac mucizesini, o kutlu gecede lutfediyor, sevgili Peygamber'ine.

Hadis kaynakları, Peygamber Efendimiz'in, Mi'rac'ın vaki olduğu gece Amcası Ebu Talib'in kızı Ümmü Hani'nin evinde olduğunu belirtiyor.

Yükseliş ve yüce hikmetler

Mi'rac, Arap dilinde, 'yüksek bir yere çıkmaya yarayan vasıta' ve 'yükselmek, yükseğe çıkmak' anlamlarına geliyor. Peygamberimiz'in Mi'racını anlatan ayet, İsra Suresi'nin ilk ayeti. İsra, 'gece yürüyüşü' demek. Ayette, mealen, şöyle buyuruluyor:

"Kulunu, ayetlerimizi göstermek için geceleyin Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah, noksanlıklardan münezzehtir. Muhakkak ki O, Semi' ve Basir'dir."

Peygamberimiz'e, ayet-i kerimede beyan edildiği gibi, o gece, bir çok 'ayetler', bir çok hikmetler gösterildi.

Mi'rac'le ilgili hadis-i şeriflerden, bu hikmetlerin, ahirete, peygamberliğe, Cennet'in, Cehennem'in mahiyetine, melekler alemine ve Allah'ın yüceliğine ilişkin olduğunu anlıyoruz. Efendimiz'in 'gözümün nuru' diye vasfettiği Namaz'ın, o gece farz kılındığını öğreniyoruz.

'O söylüyorsa doğrudur'

Peygamberimiz, o gecenin sabahında Ümmü Hani'nin evinden Mescid-i Haram'a geldi. Oradaki insanlara, Mi'rac'ı anlattı. O, kutlu gece yolculuğunda kendisine gösterilen ayetleri, hakikatleri beyan etti.

İnanmadılar. İnanmadıkları gibi, hafife de aldılar.

Onlara, en güzel cevabı, o cevapla 'sıddik' yani 'tasdik edici' ismine mazhar olan Hazret-i Ebubekir verdi. Ebubekr-i Sıddik'ın verdiği cevap, kıyamete kadar, Mü'minlerin Allah Resulünü yalanlayanlara cevabı oldu:

"O söylüyorsa doğrudur."