T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tebdili mekanda ferahlık vardır

Dünyanın savaşa kilitlendiği şu günlerde, Taliban'ı, Bin Ladin'i (Usame'siyle beraber), akıllı füzeleri ve akılsız uçakları, Türkiye'nin asker gönderme yetkisini, tartışmaları, sürtüşmeleri hepsini bir yana bırakıp, üstad Hıncal Uluç'a özenircesine bir lokanta muhabbetine girişeceğimi söyleseler inanmaz, rüyamda görsem hayra yormazdım.

Amma velakin gel gör ki insan başına neler geliyor!

Gör de şaşma!

Efendim, vaktiniz müsaitse hadiseyi baştan anlatayım.

Bizim, arkadaş grubuyla sık sık uğradığımız bir lokanta vardı.

Lokanta kapanmış yahut bombalanmış değil, hâlâ yerinde duruyor fakat bizim için yok artık.

Gazeteci, bankacı, esnaf, öğretmen, avukat, şair, yazar, doktor, tüccar, mühendis gibi değişik kesimlerden oluşan arkadaş grubumuz için bir nevi buluşma yeriydi. Yemekleri temiz, manzarası güzel, servisi eh fena değil...

Ne var ki günün birinde arkadaşlardan birine o lokantada nezaketsizce davranmışlar. Garsonların yaptığı kabalığı detaylıca anlatıp vaktinizi ziyan etmeyelim şimdi. (Zaten ilanlar da etraftan baskı yapar halde. Açıkçası yerden de tasarruf etmemiz mevzu bahis.) Hemen toparlamaya çalışayım.

Ne diyorduk, arkadaşa yapılan yanlışı duyunca, derhal tavır koyduk:

- Beşinci maddeyi uygulamamız lazım gelir!

Yani malumunuz, "birimiz hepimiz için..."

Yok o değildi.

"Birimize yapılan yanlış, hepimize yapılmış demektir."

İşte bu kadar.

Herkes aynı fikirde olunca, uygulamak kolay. Ossaat ayağımızı kestik.

Tamam da bu durumda başka bir mekan bulmamız icabediyor. Başladık araştırmaya. Koca şehirde lokanta çok. Çok ama her birinde kusur bulmakta da üstümüze yok.

Yok orası kıllı, yok burası tüylü!.. Şurada yemekler iyi ama fiyatlar kazık!

Orası karşıda; hayır karşı olan aslında burası! (Arkadaş karşıda oturuyor da...)

İş başa düştü. Araştırmayı bizzat üstlenmeye karar verdim.

Kafama koymuşum, öyle bir yer bulacağım ki kimse itiraz edemeyecek. Temiz, fiyatları uygun, servisi kaliteli... Lafın kısası dört dörtlük bir yer olacak.

Ne derler, iyi olacak hastanın doktor ayağına basar mı, bakar mı... Gelirdi gelir.

Geldi.

Masamda bir davetiye.

Bir lokantanın açılışı varmış. Hemen arkasından telefon: "Aşağıdan bekleniyorsunuz."

Yahu dur, daha davetiyeye bakıyoruz demeye kalmadı, kendimi karga tulumba Seyidoğlu Lokantası'nın açılışında buldum.

Sanki bizim eski mekanı terkettiğimizi haber almışlar. Hadımköy çıkışında Fatih Üniversitesi yolu üzerinde. Baktım ki arkadaşların üçte biri orada.

- Yeyin efendiler yeyin, afiyet olsun!

Yemekler, kebaplar gayet iyi de, tatlılar harika. Hani yeme de yanında yat derler ya, o cinsten. Tatlıların bulunduğu kısmın yanına bir kanepe koysalar, yanında yatmayı düşünenler için hiç fena olmaz.

Şarkılı türkülü ve de parodili bir açılış yapıldı, karnımızı doyurduk geldik.

Böylece hayatımın ilk lokanta yazısını da yazmış olduk. Haydi hayırlısı.

Ulaşım

Telefon: 212.858 0909
Nasıl Gidilir: Rahatça kalabalık gidilir.
Fiyatlar Nasıl: Uygundur herhalde. Açılışta ödenmediği için bilmiyorum.

Bin Ladin olmasaydı

Yorum bir arkadaşımızın.

- Saldırıyı Bin Ladin'in yaptığına inanmıyorum, üstüne atladı. Senaryo işliyor. Her ne kadar aksini söyleseler de şimdi bütün dünyanın gözünde İslam ile terör aynı kefede. Ladin diye biri olmasaydı bile durum değişmeyecekti. Sultanahmet Camii'nin önünde tesbih satan adama kadar inerlerdi.

Zar tutmayın

Amerika, tavlada zar tutanları da terörist listesine alacakmış, dikkatli olun.

SANATLA KARIN DOYMAZ.
SEN TEK BAŞINA GEL.


13 Ekim 2001
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED