|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Terörle topyekun mücadele"nin dünya barışı için bir "zemin" olabilmesi, ancak "argümanlar"ın doğru ortaya koyulabilmesi ile mümkündür. Terör kendini artık "belli bir ülke veya örgüt"le tanımlamayıp, "belli argümanlar dizisi" ile tanımladığı için, terörle savaşın da bir "argümanlar savaşı"ndan kaynaklanması gerekirdi. Şu anda olan ise başka birşey... CNN'in temsil ettiği "gerçek" ile El-Cezire'nin temsil ettiği "gerçek", aslında "gerçeğin yırtılması"nın türevleri. Bu, Ladin'in resimlerinin Batı'da "tuvalet kağıtlarında", Doğu'da ise gençlerin giydiği "t-shirt'lerde" kullanılması şeklinde en kaba görünümüne kavuşan bir "yırtılma." Gerçeği "ıskalamanın" ise "politik teoloji"den türeyen birçok "bahanesi" var. Bu "yırtılma"nın en acı yoğunlukla yaşandığı yer ise İslam dünyası. Bir yandan teröre karşı olmak konusunda verdiği sınavı geçmek istiyor bu dünya, öte yandan Taliban'ın ya da Ladin'in "sembolleştirilmesi"nin yarattığı büyük alt-üst oluş içinde kaybolmaya başlıyor. ABD, Ladin'i bir "şeytan" gibi "sembolleştirmeye" çalıştıkça, terörle mücadele konusunda vurgulanması gereken "argümanlar" silikleşiyor. Buna karşı sanki ABD kadar büyük bir güç de İslam dünyası'nın "derin akıntıları"nı yönlendirerek Ladin'i bir "kahraman"a dönüştürüyor. Böylece İslam dünyası da kendi ahlaki ve felsefi "argümanlar"ının nasıl bir "politik tutum"a dönüşeceği konusunda kafa karışıklığına teslim olmaya başlıyor. "Uluslararası koalisyon", teröre karşı bir ortak değerler sistemi kurmak yerine, "Ladin'in kellesine endeksli" bir politika güttükçe, "Ladin'in kafasının içi", İslam dünyasının derinlikleri için güçlü bir eğilim olmaya başlıyor. Zaten o "derinlikler", aşağılanmışlık, ezilmişlik ve dışlanmışlık yüzünden böylesi bir savrulmaya en müsait zaman dilimini yaşıyor.. Mesele burada.. Bu yüzden ABD'den ya da Afganistan'dan yana olmanın ötesine sarkabilen gerçek felsefi ya da "politik duruş"lar çıkmıyor ortaya. Bir sürü laf kalabalığı geliyor, Pro-Amerikan ya da Anti-Amerikan bir "uçlaşmanın" yörüngesine teslim oluyor. Ortaya çıkan "yırtılma"da ise ne dünyada "teröre karşı ortak bir değerler sistemi" üretmenin argümanları, ne de "terörün argümanlarının nasıl mağlup edileceği?" gündem konusu oluyor. Politik analizler bile "Haçlı seferi teolojisi" ile "Cihad teolojisi" şeklinde görünürleşiyor. ABD'nin Ladin'i cezalandırmasına destek verenler, Ladin ya da Taliban için tüm Afganistan'ın "halı bombardımanı"na sahne olmasını dikkate almıyor. Öte yandan, ABD karşısında Afganistan'ı tutanlar, Ladin'in bütün saldırıları üstlenerek ABD'yi bu derece "kışkırtmaya" neden bu kadar "hevesli" olduğunu veya Taliban şebekesi'nin insanlık dışı rejiminin Afgan halkına nelere malolduğunu gündeme almaya yanaşmıyor. Tüm bunlar, zihinlerinde Batı dünyası ve İslam dünyası arasında "konvansiyonel ayrışmalar" kurgulamış olanların son derece sıkıntı duyacağı bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Argünmanlarının neler olacağını, yeni kavramsal/politik "ayrışmalar" ve 'ittifaklar" temelinde tanımlayamayanların, tarih-dışı kalacağı bir dönem...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |