|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çankaya Köşkü'nde, Afgan krizinde alınacak kararlara katkıda bulunmak üzere görüşlerine başvurulan, krizin içerdiği nâzik konulardan haberdar uzmanlar var mıdır acaba? Sanmıyorum... Bu soruyu aklıma getiren, 11 Eylül sonrasında ABD'de başkanlık düzeyinde yaşanan çelişkilerin kökünü araştırırken karşıma çıkan bulgular oldu. George W. Bush'un yanında, ağzından 'Crusades' (Haçlı Seferi) lâfı çıkar çıkmaz onu İslâm Merkezi'ne gönderen, Afgan kentleri üzerine yağan bombaları Miraç kandili diye bir günlüğüne kestiren, Afganistan'da kimlerle iş tutulacağı konusunda politika geliştiren birileri var... Afganistan doğumlu bir siyaset bilimci, sıkı Katolik ve son yıllarda İslâm hukuku ile ilgilenen bir uluslararası hukuk profesörü ve Kalifoniya'daki İslâmî faaliyetlerin merkezinde bir imam... İmam Hamza Yusuf, son görüşmeleri sırasında, Başkan Bush'a, "İki gün sonra Müslümanlar için önemli bir gün, kandil, o gün bombalamayı kesseniz iyi olur" diyen kişi... Muzemmil Siddiqi'nin hediye ettiği Kur'an ile Bush'u Washington'daki İslâm Merkezi'ne gönderen de o. Merkezdeki konuşmasında sarf ettiği, "Kur'an indiği dilde daha etkili bir kutsal kitap, ancak ne çare ki, onu tam temsil etmese bile, size İngilizce tercümesinden okumak zorundayım" cümlesinin sahibinin Hamza Yusuf olduğunu tahmin etmek zor değil... Oysa, uğursuz eylemden sadece iki gün önce, 9 Eylül 2001 tarihinde yaptığı bir konuşmada, "Amerika kınanmalı" dediği ve "Büyük, çok büyük bir ceza geliyor..." tahmininde bulunduğu tespit edilmiş durumda. Ancak, Hamza Yusuf, "11 Eylül'de yaşananlar benim dünyaya bakışımı değiştirdi, yepyeni biri var karşınızda" dediği için Amerikan yönetimi tarafından el üstünde tutuluyor. Uğursuz eylemi en şiddetli ifadelerle kınayan ve Afganistan'a yönelik saldırılara fazla ses çıkartmayan Hamza Yusuf, aslında İslâmiyet'i din olarak sonradan kabul etmiş bir Amerikalı... ABD yönetimi, krizin başında biraz tereddüt geçirse de, İslâm Dünyası'nın 'homojen' olmadığını sonunda keşfedebildi. "Ya bizden yanasınız, ya terörden yana" söylemini, Bush, unutturmaya çalışıyor bugün... Ne zaman ağzını açsa, "İslâm barıştır" demeyi ihmal etmiyor. Bush'a göre, içinde 'şer' unsurlar bulunsa bile dinlerinin gereğini yerine getiren Müslümanlar genellikle iyi insanlar; çünkü dinleri onlara iyi olmayı emrediyor... Bu görüşleri Bush'a telkin eden, İslâmî konularda danışman olarak atadığı sıkı Katolik bir profesör: Marshall College (Üniversite) profesörü David Forte... Forte Müslüman değil, Arapça da bilmiyor, ancak hangi dine mensup olursa olsun, dindarların büyük cürüm işlemeyeceğine inanıyor. Son yıllarda İslâm hukuku ile de haşır neşir olduğu için, İslâm'ın temelinde hak ve adalet kavramlarının yattığını keşfetmiş Forte. Üsame bin Laden ve el-Kaide örgütünün söylemlerinin İslâm'ın özüyle ilgisiz ve Ehl-i Sünnet tarafından dışlanmış 'Hâricilik' ile ilişkili olduğunu Bush'a o telkin etmiş... Bush'un son zamanlarda yaptığı bütün konuşmalar Prof. Forte'un etkisiyle kaleme alınıyor... Zalmay Khalilzad Amerikalılar tarafından erken keşfedilmiş bir Afgan. Afganistan'daki Amerikan Koleji'nde okurken 2.10'luk boyuyla basket oynamış, bir yıllığına ABD'ye gitmiş, kısa süreliğine yeniden ülkesine dönse de ömrünün büyük bölümünü Amerika ortamında yaşamış... Önce Beyrut'taki Amerikan Üniversitesi'nde, sonra Şikago'da okumuş, doktora yapmış. Columbia'da siyaset bilimi dersleri vermiş. Şimdi 49 yaşında. ABD vatandaşı. Avusturyalı eşi ve iki çocuğuyla yaşadığı ABD başkentinde, özellikle şu sıralar, görüşlerine en fazla başvurulan kişi. Zaten, uzun yıllardır Ortadoğu ve Körfez uzmanı olarak çalıştığı Milli Güvenlik Kurulu'nda, Amerika'nın Afganistan politikasına o yön veriyor... Bush'un Afgan ve İslâm konularını danıştığı bu üç kişiden en 'şahin' olanı Khalilzad... 11 Eylül eyleminden çok önceden başlayarak, ABD'nin Afganistan'a müdahale etmesi gerektiğini savunan kişi o. Şimdilerde, Washington yönetiminde 'devlet içinde devlet' görüntüsü verdikleri iyice göze batmaya başlayan Dick Cheney, Donald Rumsfeld ve Paul Wolfewitz sacayağının MGK'ndaki uzantısı da o... Yönetimde yer almadığı halde bu dörtlünün yakını biri daha var: CIA eski başkanı James Woolsey... Khalilzad ile ilgili bilgileri edindiğim kaynakta (Daily Telegraph, 3 Ekim 2001) ilginç bir ayrıntıya da yer veriliyor. Rumsfeld'in başında bulunduğu Pentagon, Woolsey'e, 11 Eylül saldırısını Saddam Hüseyin ile irtibatlandıracak malzeme bulması görevini vermiş. Wolfowitz'in pazarlamasını yaptığı plana göre, Irak'ın güneydoğusundaki petrol yatakları Amerikan askerleri tarafından ele geçirilecek ve petrolün satılmasıyla elde edilecek gelir muhalif gruplara aktarılacakmış. Bush, bir kabine toplantısında, "Irak'ı unutun" demiş; Tony Blair de bu plana karşıymış. Serdar Turgut, dün, Woolsey'in Irak'ta Saddam rejimini devirme konusunu Blair ile görüştüğünü yazdı. Amerikan yönetiminde uç vermeye başlayan ihtilâflarda, Bush'un bu üç uzman danışmanının da rolleri var; 'şahin' Khalilzad karşısında Hamza Yusuf ve David Forte 'güvercin' durumundalar... Belki de, bizde ihtilâf sevilmediği için, Çankaya Köşkü'nde, İslâm'ı, ABD'yi, Afganistan'ı iyi bilen danışmana ihtiyaç duyulmuyor...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |