|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şaron "Arafat'ın işi bitti" diyor ve Arafat öldürülmekten korkuyor. Hatta uluslararası koruma istiyor kendisi için. Bu, Ortadoğu'da yaşanan dramatik kedi-fare oyununun tipik bir göstergesi. Arafat, ABD'nin Afganistan operasyonunu sonuna kadar onaylayan bir tavır sergiledi ve bu bizde onun "deha çapında stratejik tavrı" olarak yorumlandı. Oysa şimdi İsrail, tam da Amerika'nın Taliban'a uyguladığı mantıkla sıkıştırıyor Arafat'ı... Şaron açıkça "Bizim Üsame bin Ladin'imiz de Yaser Arafat" diyor. "Eski Turizm bakanını öldürenleri ver, yoksa canına okurum..." Ve, Filistin yönetiminin suikasti kınamasına, üstelik suikasti üstlenen FHKC (Filistin Halk Kurtuluş Cephesi) militanlarını tutuklamasına aldırmadan peşin peşin canına okumaya başlıyor. Dünya Amerika'nın Afganistan'a yağdırdığı bombalarla meşgulken, İsrail tankları Filistin özerk bölgesinin altı şehrine birden giriyor ve cinayetlere başlıyor. İlk günün bilançosu, içinde çocukların da yer aldığı 21 ölü... Ekranlara Filistin sokaklarında üzerinden tank geçmiş otomobil görüntüleri, buldozerler, yıkılmış evler, kadınların çığlıkları ve bilinen cenazeler yansıyor. İşte Arafat'ın "imdat, beni de öldürecekler" diye bağırdığı an bu an. Nasıl da umutlanmıştı Bush'un "Filistin devleti kurulacak" sözünden... Ve nasıl da heyecanla saf tutmuştu Washington'un arkasında. Filistin temsilcileri arkası arkasına Üsame Bin Ladin'in Filistin'i gündeme getirmesinden tedirgin olmuş, "Filistin meselesi terörün gerekçesi yapılamaz" beyanatları vermişlerdi. FKÖ aklanmıştı ya... Bu aklanma sürecinde belki Amerika'ya en ihtiyacı bulunduğu zamanda destek verirlerse gerçekten devlet kurmalarının da kapısı aralanabilirdi. Amerika İsrail'in ümüğünü sıkar, "bu kadarı da fazla" der ve Filistin dramını sona erdirirdi... "Umut fakirin ekmeği, umar ha umar!" Oysa İsrail durmuyor. Önce, dünyanın gözü önünde işkenceyi yasallaştırmış, kimseden ses çıkmamıştı. Sonra bireysel suikastleri yasallaştırmış, Filistin topraklarında insan avına çıkmış, helikopterlerden sokaklarda, otomobiller içinde insan avı gerçekleştirmişti. Bu usulle bir ay önce FHKC liderlerinden Ebu Ali Mustafa, 15 gün kadar önce de Hamas liderlerinden Ahmed Marşud katledilmişti. Sokakta, otomobiller içinde... İsrail avlıyor ve kimseden ses çıkmıyordu. Misilleme niteliği ağır basan bir suikastle, Filistinlileri "bit" diye tanımlayan, onları yayılmasının durdurulması gerekli "kanser" hücresine benzeten ve İsrail ordusuna "Arafat'ın evini vurma çağrısı" yapan eski Turizm Bakanı Rehavam Zeevi öldürülünce, İsrail güç kullanmayı daha da tırmandıran bir yolu seçti. İşgali yaygınlaştırma... Şimdi artık Filistin Özerk Bölgesi diye sadece bir hikâye var. Çünkü sokaklarında İsrail işgal birlikleri dolaşıyor ve Özerk Yönetim ağlamaktan başka bir şey yapamıyor. Amerika'dan ve Batı'dan gelen tepkiler ise, Şaron'un cinayetlerini engellemiyor. Amerika Afganistan'da vuruyor, İsrail Filistin'de... *** Ve Şanghay'dan bir enstantane... Çin Devlet Başkanı Zemin ile Rusya Devlet Başkanı Putin aralarındaki ihtilâfı unutup "Çeçenlerin ve Doğu Türkistanlıların uluslararası terörün parçası oldukları" görüşünde ve "bu güçlere darbe indirilmesi"nde anlaşıyor. Yanıbaşlarında Afganistan'a bomba yağdırırken işbu devletlerin desteğini alan Amerika var. Yani Amerika, bugün-yarın gerçekleşecek olan Doğu Türkistan ve Çeçenistan'daki Rus-Çin cinayetlerinin onaylayıcısı durumuna düşüyor. **** Bu görüntüler, İslâm dünyasına birlikte yansıyor. Ondan sonra gelsin İslâm ülkelerinin sokaklarında "Kahraman Üsame" tişörtleri, pankartları, sloganları... Doğrusu şu ki İslâm dünyası, bu hüzün coğrafyasında yaşanan acıların nasıl dineceği sorusu ile boğuşuyor. İslâm yurtlarında kanama nasıl duracak? Eğer Amerika, Bosna ve Kosova'ya müdahalenin, kendi stratejik çıkarlarından öte bir yorumla karşılanmasını ve İslâm dünyasında kendi hesabına olumlu bir imaj üretmesini ümid ediyorsa, Filistin'de yıllardır, hem de Amerika'nın nezaretinde süren İsrail cinayetleri karşısında sessiz kalmasının da bir imaj tahribatına sebep olacağının farkında olmalıdır. Çeçenistan'ı Ruslara bırakmanın ve dolayısıyla orada, çağın en hunhar cinayetlerinden birisinin işlenmesine göz yummanın da, Doğu Türkistan'ı Çin zulmüne teslim etmenin de imaj katline yol açacağını hesap edebilmelidir. Şayet Amerika "İslâm dünyası neden bizi sevmiyor?" sorusunu ciddiye alıyorsa, onun sebeplerini burada aramalıdır. Amerika, İslâm coğrafyasına, orada bulunan çıkarlarının gerektirdiği kadar saygı ile yaklaşmıyor ve bunun nefrete dönük meyvelerini devşiriyor. Amerika olan bitenin muhasebesini yaparken, "Nasıl cevap verecek İslâm dünyası bu vahşetlere?" sorusu üzerinde de düşünmelidir. Filistin'lilerin çaresizlikle İsrail vahşetine boyun eğmek ya da karşı suikastler düzenlemekten başka neyi var? İsrail'in keyfi istediği her defasında ülkesi işgal edilen, Arafat'ın haysiyetinden söz etmek mümkün mü? Adalet arayışı... İslâm dünyasında belki en yakıcı özlem buradadır şimdi. İslâm dünyasının günmedinden "Neden hep mazlûm?" sorusu çıkmadan, bu coğrafyada sancı bitmeyecek, bu coğrafya ile ilişkiler de hep sancılı olacaktır. Amerika ne Afganistan'ı bombalayarak iletişim kurabilir İslâm dünyası ile, ne İsrail'in kendisine fatura edilecek vahşetine bigane kalarak...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |