T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tartışma proğramı mı orta oyunu mu?

Televizyonun sağladığı teknik imkanlar her konudaki açık oturumları, tartışma proğramlarını evimize kadar getiriyor. Önceleri kültürel etkinliklerin canlı olduğu büyük şehirlerde oturanların sahip olduğu bu imkandan şimdi bütün ülkedekiler, hatta yurt dışında oturanlar da yararlanıyor. Yararlanıyorlar demem sözün gelişi. Bunun gerçekleşmesi için tabiatıyla bu tür proğramların yararlanılacak bir vasıfta olması gerekiyor. Bunun için en azından iki şartın gerçekleşmesi icab ediyor: Konuşmacı olarak çağrılanların konunun uzmanı olmaları, toplantının bilgi verme maksadına yönelik olarak yapılması ve bu maksada hizmet eder biçimde yönetilmesi. Bu iki lazimenin yerine getirilmediği toplantılar tartışmalı toplantı olmaktan çıkıp bir orta oyununa dönüşüyor. Çoğu kere toplantıyı idare edenin asıl maksadı da esasen sağlıklı bir tartışma ortamı yaratmaktan ziyade bir orta oyununu sahneye koymak oluyor. Çünkü kavgalı orta oyunlarının cazibesi çok fazla. Bu da kanala gelen reklamların ve gelirlerinin artması anlamına geliyor. Burada beni rahatsız eden nokta dini konuların da zaman zaman orta oyununa kurban edilmesi.

Bu tür bir "tartışmalı toplantı" tertiplenmek istendiğinde buna uygun oyuncu bulmakta da hiç zorluk çekilmiyor. Bir köşe yazarı, ya da akademik ünvanı olan bir hoca efendi. Akademik kimliği olanlardan idari görevi olanları özellikle tercih ediliyor. Tabiatıyla konuşmacı olarak seçilenlerin konuşma üslubunun ve ürettiği "fikirler"in de, orta oyununun seviyesine uygun düşmesi gerekiyor. Böyle özellikleriyle bir defa medya tarafından keşfedilenlerin "şöhret" merdiveninde yükselmeleri çok kolay ve süratli oluyor. Benzer her toplantıda onları izliyebiliyoruz.

Geçenlerde böyle bir proğramı aralıklı olarak izlemek zorunda kaldım. Aralıklı olarak diyorum, çünkü "vücut kimyam" sürekli olarak izlememe elvermedi. Sözüm ona İslam dünyasının neden geri kaldığını tartışıyorlardı. Her şeyden şunu anlayabilmiş değilim: İslam dünyasının neden geri kaldığı meselesi bir ilahiyat problemi midir, yoksa iktisadi, siyasi, coğrafi, teknolojik ve hatta askeri bir çok yönleri olan bir mesele mi? Mesela İslam dünyasında tıbbın veya teknolojinin neden geri olduğunu da İlahiyatçılar mı tartışmalı? Eğer problem çok yönlüyse toplantının iktisat tarihçisinden bilim tarihçisine, medeniyet tarihçisinden siyasi tarihçiye, coğrafyacıdan stratejiste varıncaya kadar geniş katılımlı bir yelpaze tarafından enine boyuna irdelenmesi gerekmez miydi? Konunun İslam dünyasındaki dini anlayış ve uygulamayla ilgisi de bir İlahiyatçı tarafından irdelenebilirdi. Ama o akşam saydığımız uzmanlardan hiç birisi yoktu ve İlahiyatçılar da kendi aralarında itici bir üslupla ideolojik zeminli kör döğüşü yapmaktan öteye gidemediler. Düşünebiliyor musunuz, birbirlerine sürekli bağırmayı tartışma zanneden konuşmacıları susturmak için yönetici dinleyicilerin sürekli alkışlamalarını istiyordu ve orta oyununun seviyesinden reytingi artırdığı için de çok memnundu. Memnuniyeti proğramın ertesi gün özet olarak tekrarlanmasından da belliydi.

Burda maksadım kimseyi küçük düşürmek değil. Ancak "Prof. Dr." gibi bir akademik ünvan üstelik "Dekan" gibi idari bir kimlikle tartışmaya katılıp da bir orta oyunu seviyesi sergilenince bundan hem temsil ettiği izlenimini verdiği müessese yara alıyor hem de bizzat İslam dini. Halbuki o fakülteler bünyesinde uzmanlık alanlarını tam bir liyakatla temsil edebilecek değerli öğretim üyeleri var. Ancak bunlardan bir kısmı bu tür toplantılara katılmak istemiyor, esasen katılmayı kabul edenler de o akşam sergilenen "fikri ve edebi özelliğe" sahip görülmediklerinden medyanın ilgisine mazhar olamıyor.

Benim korkum yaklaşmakta olan Ramazan'da bu orta oyununun özgün nice örneklerini birlikte izleyecek olmamız. Bunlara nasıl anlatmalı ki sadece kariyerlerine, kurumlarına değil, kendilerine de yazık ediyor, gülünç duruma düşüyorlar...


23 Ekim 2001
Salı
 
M.AKİF AYDIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED