T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

Katarakt tedavisinde yeni yöntem
FAKO

Dünyada en çok tercih edilen FAKO ameliyatı ile dikişsiz ve kısa bir operasyon sonrası net görüşe kavuşulabiliyor.

Gelişen teknoloji ile birlikte katarakt ameliyatları da artık çok kolaylaştı. Katarakt ameliyatları bugün mikrocerrahi teknikler ile yapılmakta ve insanlara, katarakt temizlendiğinde iyi, berrak bir görme sağlamaktadır. Ameliyat sonrası hastanede yatma gereği olmadığı için hasta günlük yaşamına çok çabuk dönmektedir.

Modern mikrocerrahi teknik ile ameliyat

En gelişmiş teknik olan FAKO ile yapılan tatarakt cerrahisinde, görmedeki düzelme klasik yönteme kıyasla daha hızlı olur. İğne kullanılmayan operasyonda hastanın gözü damla ile uyuşturulur. 3 mm. lik bir kesi açılarak fakoemülsifikasyon (FAKO) aletinin ucu ile lensteki katarakt temizlenir. FAKO ultrasonik dalgalar ile kataraktı temizleyen bir alettir. Bu teknik dünyada katarakt tedavisinden en tercih edilen tekniktir. Katarakt temizlendikten sonra lens kapsülünün içine yapay lens konulur. Bu lens doğal lensin her fonksiyonunu yerine getirebilir ve göz organ olarak reddetmez.

Ameliyatta kullanılan malzemeye dikkat!

Konu ile ilgili Aksaray'daki Laser Göz Merkezi doktorları, kataraktın yaşlanmanın kaçınılmaz bir parçası olmadığını, tedavisinin günümüzde FAKO tekniği ile kısa bir operasyonla; iğnesiz, dikişsiz, kansız, yapılabildiğini belirtti. Doktorlar, katarakt ameliyatında kullanılan cihazın ve malzemenin kalitesinin önemli olduğunu belirterek, halkımızın bu konuda çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.


Varikosel nedir?

Varikosel, erkek yumurtalığının toplar damarlarında görülen genişlemedir. Bu yüzden bu bölgedeki kanın kalbe geri dönüşü bozulur. Bu durumun iki önemli sonucu vardır:

1. Yumurtalıkta (özellikle uzun süre ayakta kalınca) ağrı meydana gelir.

2. Kısırlık veya uzun sürede yumurtalık hacminin küçülmesi.

Varikosel neden oluşur?

Yumurtalığın toplar damarı durup dururken niye genişler? Aslında, varikosel çok bildiğiniz varisin özel bir türüdür. Variste bacağın yüzeysel damarları genişler, varikoselde ise yumurtalığın damarı. Dikkat edilirse, genişleme sadece kanın 'yukarı doğru' aktığı damarlarda oluşur.

Bacak damarları da, yumurtalığın ya da testislerin damarları da kanı yukarı taşır. Bu damarlar zaman zaman genişleyebilir çünkü ya damarın bağ dokusu gevşektir ya da kanı aşağı akmaktan alıkoyan özel damar kapakçıkları yetersiz veya hiç yoktur.

Variskoselde de genellikle sol taraf tek başına tutulur, çünkü sol taraftaki damar daha dik olarak yukarı çıkar.

Kısırlık yapar mı?

Varikosel niye kısırlık yapabilir? Normalde kaliteli bir sperm üretimi için testislerin vücudumuzun dışındaki husye torbalarında olması, yani 35 derece sıcaklıkta tutulması gerekir.

Normal vücut sıcaklığı olan 37 derece sperm üretimini engeller. oysa, bu toplardamarların genişlemesiyle testislerin çevresi ısınır veya temiz kanı getiren atardamarlara baskı yaptığı için yumurtalıkların beslenmesini azaltabilirler. Her iki durum da yumurtalığın iki asli görevinden biri olan sperm hücresi üretimi ve gelişimini değişik derecelerde menfi olarak etkiler, uzun vadede yumurtalıkta erimeler veya küçülme gözlenebilir, böylece kısırlıklar ortaya çıkabilir.

Nasıl tedavi edilir?

Tedavi tek kelimeyle ameliyattır. Ameliyatta genel veya kısmi anestezi altında damarlar bağlanmasıdır. Ameliyat süresi (özel bir durum yoksa) ortalama 20 dakikadır (çift taraflılarda 35-40 dakika). Şimdiya kadar çok sayıda hastamızda ameliyattan yaklaşık 4 ay sonra spermlerin sayıca ve kalitece arttığı, eşinde ayrıca problem yoksa hamileliğin gerçekleştiğine şahit olduk. Bu yüzden ameliyattan sonraki ilk sperm tahlilinizi 4 aydan önce yaptırmanıza gerek yoktur.

Hamilelik ihtimali ameliyat öncesi sperm tahlilinin durumuna bağlıdır. Genellikle uygun vaka seçiminde amileyat olanların % 80'i baba olmaktadır.

 
Tedavi için geç kalmayın!
Tüm dünyadaki kadınları olduğu gibi ülkemizdeki kadınları da tehdit eden meme kanseri, kadın ölümüne neden olan kanserlerin başında gelmektedir.
Şeker hastalığının ağızda görülen belirtileri
Şeker hastalığı, bedenin hemen her yerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Kan şekeri düzeyi kontrol altına alınamamış olan diyabetlilerde ağız içinde de sorunlar olabilir. İyi kontrol edilmeyen şeker hastalığının damaklarda hissedilen ilk nahoş tadı ağız kuruluğudur. Bazen şeker hastalığının ilk belirtileri arasında yeralan ağız kuruluğuna, sık tekrarlayan ağız içi abseler de eşlik eder. Ayrıca diş eti iltihapları ve diğer kemik erimesine bağlı periodontal sorunlar da görülebilir. Diş minesinin zayıf kalmasına ve yeterince kalsifiye olmamasına bağlı olarak, diş çürüğü sıklığı artabilir.
Ağız ve diş bakımı düzenli ve detaylı olmalı
Kan şekeri düzeyleri iyi kontrol edildiğinde sorunlar çıkabilir. İyi tedavi edilen diabetlilerde de ağız içi sorunlara sık rastlanır. Bu yüzden diyabetli hastaların, ne olursa olsun daha düzenli ve detaylı bir ağız dış bakımına ihtiyacı vardır.
Kontrol altına alınamamış diyabetlilerde stomatit ve ağrılı glossit şikayetleri olabilir. Başka bir etkenin bulunmadığı glossit ve ağız içi mantarlarda, hastada ailesel diyabet öyküsü de varsa "gizli şeker" akla gelmelidir. Diabetli çocuklarda ise diş sürme anomalileri sık görülür. On yaşından önceki dönemde erken sürme, daha sonraki dönemlerde ise sürme gecikmeleri görülür.
Bilgi için: (0212) 654 37 69
5 Eylül 2001
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED