Ankara'da garip birşeyler oluyor..

Geçen hafta Ecevit, çeşitli medyalara açıklama yapmış ve problemli şirketlerin kurtarılması ile, istihdam sorununa katkıda bulunulacağını söylemişti..

Başbakan'ın "kurtarılma"ya örnek olarak verdiği iki şirketten biri Bank Kapital'in sahipleri olan "Ceylanlar", diğeri de Etibank'ın sahipleri olan "Bilgin Grubu"ydu..

Nitekim, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, önce Ceylanlar'la, sonra Bilgin'lerle anlaşmalar yaparak, bu grupların bankalara olan borçlarını, 5 yıllık bir süre içinde ödemeleri için görüş birliğine varmıştı..

Sonra ne oldu?..

Açıkçası, Etibank'ın DGM'de başlayan davanın ilk duruşmasında, Dinç Bilgin'in tahliyesi bekleniyordu..

Bu şekilde, geri ödeme planının sağlıklı uygulanabilmesi için, Bilgin grubu, herhalde "tam kadro" çalışmaya başlayabilecekti..

Ama böyle olmadı..

Etibank sanıklarının 10 Aralık'taki yeni duruşma gününe kadar, tutukluluklarının devam edeceği anlaşıldı..

Daha da ötesi, bundan önce haklarında takipsizlik kararı alınmış olan Etibank Yönetim Kurulu üyelerinin, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun itirazı üzerine, yeniden yargı sürecine alınmalarına karar verdi DGM..

Dün de, bundan 11 ay önce el koyulan ve Sümerbank bünyesi içinde OYAK'a satılan Bank Kapital'in sahibi Ceylan ailesinin fertleri gözaltına alındı..

Etibank-Sabah grubunun, özellikle Hüsamettin Özkan dolayısıyla, Başbakan Ecevit'le diyalog içinde oldukları bilinmekte..

Ayrıca Sabah gazetesinin özenli biçimde, Özkan-Yılmaz ikilisinin siyasi konumlarına uygun manşetlerle, onları sonuna kadar desteklediği de, biliniyor..

Ceylan'lar ise, hem eski Cumhurbaşkanı Demirel'e, hem de Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'a, çok yakın konumdalar..

Başbakan Ecevit'in kamuoyuna "istihdam" örneği şeklinde sunduğu Ceylan'ların ve Bilgin'lerin, Adliye'de ve Polis'te başlarına gelenler, Ankara'da bir tablonun değiştiği şeklinde yorumlanabilir mi?

Bu arada Bayındırlık Bakanlığı'nda tutuklamalarla devam eden "Vurgun Operasyonu" da, bir başka gelişmenin işareti..

Çeşitli daha önceki soruşturmalarla ve son olarak "Beyaz Enerji" ile şaibeli damgası yemiş olan ANAP'tan sonra, Bayındırlık'taki "vurgun"la da, MHP aynı damgayı yedi.

Yeni bir gerçek var..

Şu anda iktidarda bulunan koalisyon partileri, sadece seçmen katında yıpranmış durumda değil..

Bu partiler, Adliye ve Polis'in ilgi alanında şimdi..

Bunlarla ve liderleri ile ilişkide bulunan işadamları, müteahhitler, bankacılar ve medya sermayesi de, herhalde dikkatle izleniyor..

Yani şunu demek istiyorum..

Ankara'da bir şeyler oluyor..

Önümüzdeki aylar, ciddi bir "değişim"i getirebilir..

ŞAKA

E-Politika..

Bilişim Fuarı'nın açılışında, Mesut Yılmaz çok ilgili ve çok vizyon sahibiymiş gibi, her kelimenin başına bir "E" harfi koyup konuştu..

-E-Devlet..

-E-Toplum,..

Yılmaz'ı dinleyen bir elektronikçi gülüyordu.. Nedenini sordum..

-Bu da eee-politikacı, dedi..

ARJANTİN MODELİ

Binmişiz alamete.. gidiyoruz Arjantin'e..

Kemal Derviş'in dün yaptığı açıklamalar, Türkiye için "Arjantin Modeli"nin öngörüldüğünün işaretidir..

Arjantin'de 1 pezo 1 dolara endekslenmiş durumda..

Kemal Derviş'e göre de Türkiye, 1 Euro'ya, 1 TL'yi endekslemeli..

Arjantin'de "Para Kurulu" var.. Dolar karşılığı girmeden, Arjantin para basamıyor.. Hatta bu yüzden yerel yönetimler memur maaşlarını borçlanma tahvili ile ödemekteler..

Türkiye'de de önceki gün "Para Politikası Kurulu" oluşturuldu..

Bütün bu yazdıklarımız, şu anda "bir bilgi"den ziyade, gözlemlere dayanan tahminler..

Ancak söylememiz gereken bir gerçek var..

"Ekonomi" de "ulusal güvenlik" gibi, siyasetin ilgi ve yetki alanı içinde olmak zorundalar..

Ama şu anda, siyasetçiler bu gibi konularda sadece seyirci.. Koalisyon kadroları sade ilgisiz değil, bilgisiz de..

Yani "asker-demokrasi" diye yakınırken, ekonomiyi de "IMF demokrasisi"ne teslim ettik..

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu