|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yine okulların açılma vakti geldi; yine çocuğunu okutmak isteyen ana-babaları bir telâş aldı. Hani ne demiş şair: Hangi derdim söyleyim Binlerce derdim var benim Şimdi çocuğuna defter, kalem, önlük, ayakkabı alamayan boynu bükük babalarla gözü yaşlı analara dönüp bakmak herhalde her derdin önüne geçecek. Hadi borç-harç bütün bunları tamamlayıp çocuğu okula yazdırdı. Peki bu çocuklar karda-yağmurda, sabah kahvaltısında acaba ne yiyor da okula öyle gidiyor? Bir öğretmen arkadaş, Doğu'da bir ilimizin bir kenar mahallesinde görev yapıyor. Yürek parçalayan bir hikâye anlattı. Bütün gayretine rağmen çocukların başarı oranı artmıyormuş. Tutup bir anket uygulamış. Sorular şöyle: Sabah kahvaltısı yapıyor musunuz? Kahvaltıda ne yiyorsunuz? Çay, peynir, zeytin, reçel, ekmek vb. Sadece çay, zeytin, peynir ekmek Sadece peynir, ekmek çay Sadece ekmek, çay Sadece çay Hiçbir şey yemeden geliyorum. İnanılmaz demeyin ama sonuç şöyle çıkmış. Bu minicik yavruların yarısı sabah hiçbirşey yemeden okula geliyormuş. Türkiye'de öyle manzaralarla karşılaşıyoruz ki, artık şaşırma, hayret etme duygularımızı da kaybettik. Öğretmen arkadaş bunun üzerine bir sabah okula bir kutu "Tadella" alarak gelmiş. Çocuklara birer, ikişer dağıtmış, sınıfta bir neşe, bir sevinç. Ardından bir de sınav yapmış: Netice başarı oranının yarı yarıya artması. Siyasiler, bilim adamları, uzmanlar ülkenin birinciye gelen meselesini eğitim olarak koyuyorlar. Haklılar, ama şu yaşadığımız günlerde artık insanların günlük olarak nafakasını çıkarması; iyi-kötü çoluk çocuğunun karnını doyurması herşeyin önüne geçmiş durumda. Türk-İş'in açıklamasına göre dört kişilik bir ailenin yeterli beslenebilmesi için bir ay boyunca yapması gereken asgari gıda harcaması tutarı Ağustos ayında 226 milyon 667 bin lira olarak gerçekleşmiş. Gıdanın yanısıra kira, ulaşım, yakacak, giyim, eğitim, kültür gibi temel ihtiyaçlar için yapılması gereken harcamalar dikkate alındığında yoksulluk sınırı Ağustos ayında 689 milyon liraya çıkmış. Eh, manzara böyle işte. Varın kendi halinizi, etrafınızdakilerin halini, Doğu'daki o kentin aç acına okula giden minik öğrencilerini düşünün. Aşevlerinin önündeki kuyruklar giderek uzuyor. Bu uzayan kuyruklar ülkedeki ekonomik durumun aynasıdır. Aynada görülen, düpedüz kıtlıktır, açlıktır. İşte ülkeyi "uyum içinde" yönetenlerin insanımızı getirip bıraktıkları son durak bu.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |