|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerikan basını bizim basının, Amerikan yetkilileri bizim yetkililerin arkasından nal topluyor, ama olsun; sonuçta 11 Eylül eylemine bir suçlu bulunmuşa benziyor: Müslümanlar… Kimi, Üsame bin Laden üzerinden, kimi Ortadoğu'da bol miktarda bulunan örgütlerin adını anarak, dünyayı sarsan eylemin sorumlusunu bulduğu iddiasında. Henüz tek bir tutuklama yok, Amerikalılar daha tek kişiden 'zanlı' diye söz etmiş değiller, ancak orada da 'insan avı' başladı. İyi de, en azından iki temel yanlışlık sizin de gözünüze çarpmıyor mu? İlk yanlışlık, terörün bilinen tanımlarıyla olup biten arasındaki çelişkide yatıyor. New York ve Washington'da simgesel değeri büyük hedeflere kamikaze vuruşu yapan uçaklar bir 'terör eylemi hârikası' gerçekleştirdiler, ama bu 'şaheser' henüz sahipsiz... Oysa, terör eylemleri, gerçekleştirenler için 'propaganda' değerine de sahiptir. Sözgelimi, 10 Eylül günü İstanbul/Taksim'de patlayan ve can alan bombalı eylemi DHKP-C derhal üstlendi. ABD'deki 11 Eylül eylemlerini gerçekleştirip de bunu propaganda vesilesi yapmayacak bir 'örgüt' tahayyül bile edilemez. Ancak, ne ardından ne de bugüne kadar, herhangi bir örgüt "Eylem bizim eserimiz" diye ortaya atılmadı. Memnuniyetini gizlemeyen Üsame bin Laden ise eylemde hiçbir rolü bulunmadığını ısrarla belirtiyor. Terör ve terör örgütünün doğasına aykırı bir durum bu. İkinci çelişki, bu tür eylemlerden sonra ortaya atılması gereken "Kim kazandı?" sorusunun bugüne kadar hiç sorulmaması. Oysa, her eylem, bir sonuç almak üzere gerçekleştirilir. New York ve Washington'daki eylemler de Demirperde'nin çöküşüyle dünyanın tek süpergücü haline dönüşmüş ABD'ye bir mesajdı; kendi topraklarında bile güvende olmadığını duyurmayı amaçlayan bir mesaj... Verdiği tepki ABD'nin mesajı doğru algıladığını gösteriyor. Biraz da bu sebeple, fazla gecikmeden, benzer eylemleri sahnelemek isteyeceklere müthiş bir gözdağı vermek niyetinde ABD. Kimsenin şimdiye kadar sormadığı soruyu, Texas/ABD'de yerleşik Stratfor adlı araştırma kuruluşunun başkanı George Friedman, eylemin olduğu gün (11 Eylül) kaleme aldığı "The big winner today, intended or not, is the state of Israel" (Niyeti vardı, yoktu bilmem, ama büyük ikramiye İsrail'e çıktı) başlıklı rapora taşıdı. Friedman İsrail'in düşmanı bir yorumcu değil; zaten raporunda, eylemi gerçekleştirenlerin İslâm dünyasında aranması gereğine işaret ediyor ve adını vermediği, ama Afganistan ile İran ve Sudan olmadığını özellikle belirttiği bir İslâm devletinin eylemin arkasında olduğunu da belirtiyor. Kanaati ise, eylemin, başı dünyayla dertte olan İsrail'in işine yaradığıdır. Raporu okuyunca, Friedman'ın "Hiç de aptal değiller" dediği eylemcileri iyice aptal yerine koyduğu gözden kaçmıyor: Kendi aleyhlerine değerlendirilecek ve yaptıklarının İsrail'in yanına kâr kalmasına yol açacak böyle bir eylemi, İslâm Dünyası içinden bir devlet (veya örgüt) neden yapsın ki? ABD'deki eylemler sadece İsrail'in işine yaramadı, Dünya Ticaret Merkezi'ne ilk düşen uçakla birlikte bizdeki bazı yorumcuların ağızları kulaklarına vararak tekrarlamaya başladıkları, "İslâm Dünyası için demokrasi lükstür; terör tehdidi altındayken insan haklarına aldırılamaz" tezinin sahipleri de bu hâince eylemlerden elleri güçlenerek çıktılar. ABD üzerinden Avrupa'ya, "Demokrasi ve insan hakları gibi konularda hassasiyet yersiz" mesajları gönderiliyor... Ellerinden gelse, kendi önyargılarıyla ilân ettikleri 'suçlu'nun üzerine NATO'yu saldırtacaklar... Oysa, kendi alanında 'şaheser' eylemleri kimsenin üstlenmemesine ve 'uygarlıklar çatışması' tezini desteklemesi bakımından İslâm Dünyası'nın aleyhine, 'kıyamet senaryoları' yazanların lehine gelişmesine bakıp "Bu işin içinde bir iş var" kuşkusu duyulması gereken bir durumla karşı karşıyayız. Kullanılan piyonların kimliği fazla önemli değil, önemli olan bu hâin planın müellifinin kimliği... Kim olabilir acaba?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |