|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sözlü ve yazılı kültür üzerine önemli çalışmalara imza atan iki isim; D. Mehmet Doğan ve N. Ahmet Özalp bir süredir devam eden bir polemikte görüşlerini savunuyorlar. İki kültür adamı Yedi İklim ve Umran dergilerinde, Hamidullah'ın "Aziz Kur'an" adlı eserinin dili üzerine tartışıyorlar. D. Mehmet Doğan eserin çevirisine ilişkin yaklaşımını Umran'da "Geçmişi, geleneği, dili, kültürü, medeniyeti yok sayamam. Dini, kültürel, lisani müktesebatımı görmezden gelemem. Din gelenektir aynı zamanda. Kur'an'ı yazıya geçiren gelenektir, onu bugüne kadar getiren gelenektir, onu nasıl okuyacağımı ve anlayacağımı gösteren gelenektir..." sözleriyle belirtirken, mealin Türkçe'ye çevirisini yapan Özalp, Yedi İklim dergisi'nde yayınlanan Doğan'a cevap mahiyetindeki yazısında, Hamidulah'ın konuya yaklaşımını baz alıyor ve şöyle diyor: "Kur'an'ın anlamı, kendi özgün dil ve kavram dünyasında yatmaktadır. Bu anlama ulaşabilmenin yolu, tarihsel sürecin ortaya çıkardığı tüm terimsel yapılanmaların ve anlamsal farklılaşmaların önümüze yığdığı engelleri aşarak dilin kendi dönemindeki anlam dünyasına girmektedir. Şöyle denilebilir: Ona göre Kur'an'ın anlamı, ona muhatap olan ilk insanların anladığıdır."
"İslâm'ın ilk yüzyıllarından başlayarak gelişen siyasal, düşünsel ve bilimsel hareketler, doğal olarak kendi terimlerini de oluşturdular. Bunlar zorunlu olarak Kur'an'dan seçilen sözcüklerden oluşuyordu. Bunun son derece doğal bir gelişme ya da sonuç olabildiği söylenebilir. Ama doğal sayılamayacak bir yönü var: Bütün bu gelişmeler, belli ölçülerde Kur'an'ın anlamsal çerçevesini yeniden üreterek kendi bilgi ve kavram dünyalarına uygun bir biçime dönüştürmüşlerdi. Bunun en hayati ve tehlikeli sonucu, neredeyse her bilim dalına her düşünce eğilimine özgü birbirinden inanılmaz ölçülerde farklı ve çok sayıda Kur'an okumasının, anlamdırmasının ortaya çıkması oldu" diyen Özalp, dildeki bu farklılaşmaların toplumu etkisine alarak yaygınlaştığını ve Kur'an'ın özgün anlamına zarar verdiğini belirtiyor. Doğan ise tercüme, meal ve çeviri yaparken sözcük seçimine dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor: "Tercüme, meal, çeviri... her ne şekilde ifade edilirse edilsin bu tür çalışmalarda, Kur'an'ın asli kelimeleri, yerleşik dini kültürün kelimeleri yerine kelime koyarken dikkatten öte bir hassasiyet gerekiyor. O yüzden böyle bir çalışmada bazı istisnalar dışında 'Tanrı' kelimesinin kullanılmasını gerektirecek bir durum söz konusu olamaz. Belki 'ilah' karşılığı 'tanrı' kullanılabilir."
|
|
|
|
|
|
|