|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sonbaharda içli bir şair...
Yeni Şafak gazetesinde Pazar günleri kaleme aldığı yazılarıyla okuyucularının şiirsel metinlere hasretini gideren Mehmet Ocaktan'ın Pazar yazıları, Birey Yayınları tarafından 'Kanun Hükmünde Kederli Bir Sonbahar Şarkısı' adıyla kitaplaştırıldı.
Eylül'den bahara...Kitapta yer alan yazılarında Eylül'den yola çıkarak Şubat'a ve Nisan'a açılan Ocaktan, ülkemizde özgürlüklere konan barikatları, insan hakları ihlallerini, masum insanların çektiği acıları, sert ve sivri bir dille ifade etmektense, bilinçaltında sayıkladığı umutlarını, aşklarını ve kaygılarını şiirin insanı ferahlatan inceliğiyle yoğurarak bu olaylar karşısındaki duygularını ifade etmeyi tercih ediyor. Bu da yazıların akıcılığını ve zevkle okunmasını sağlıyor. Hayatın sunduğu bol acılı menüye küfretmektense kendi leziz yemeklerini sunmayı yeğliyor. Ülkemizde sicilli ayların başında yer alan ve her vatandaşımızda doğal olarak görülen Eylül sendromu için, "Eylül'den korktum ama, 'Eylül korkuları'na teslim olmayı asla düşünmedim. Çünkü teslim olduğumuz her Eylül, gencecik dallarımızı kırdı, umutlarımızı söndürdü" diyen şair-yazar, bir başka yazısında "Eylül artık boş yere arıyor beni. Yağmurla dansın vakti çoktan geçti. Umutlarımızın sürgün edildiği aşklardan da, sevgili karanfillerimden de vazgeçiyorum. Çaresi yok, yine bu kış da en masum ve kırılgan şiirlerinden vuracaklar şairleri. Karanfillerle dörtnala geçen beyaz bir atın yağmurlarını bile kıskanacaklar özgürlüklerden. Bu yüzden yasaklanmış bütün sözcükler, korkuyla çarpan yüreklerin önünde sıraya dizilecek durmadan. Bu yüzden hep kendi geleceğimizi ve aşklarımızı yakarak yaşayıp gideceğiz bu dünyadan." sözleriyle politik gündemin pençesinden kurtulamayan insancıklara dair kaygılarını dile getiriyor.
Bizi sonbahar anlatırBaşörtülü kızların, anlamsız yasaklar yüzünden umutlarına prangalar vurulan genç zihinlerin üzüntülerini, hüzünlü bir bahar şarkısı makamında dile getiren Ocaktan, hayatında derin izler bırakan sonbaharın kendisi için ne ifade ettiğini ise şu sözcüklerle aktarıyor: "Sonbahar yapraklarını döktü, kış bir adım önümüzde duruyor. Lacivert bir deniz gibi değil, kanayan bir aşk gibi akıp gidiyor tenimizden. Sonbaharda herkes, kederlere, korkulara aralıyor kapısını. Sonbaharda sevinçlerin bedeli ağır olur. Çünkü, bütün şarkıları vedaları acıtarak terkeder..."
Ocaktan'ın Türkiye gerçeğini sonbahar betimlemeleriyle anlattığı eserinde, bir türlü ilkbaharlara açılamayan ama yazdan kalan tatlı anılarını da unutamayan bir insan portresi karşımıza çıkıyor. Yazarın rutin ülke gündemini bir şair duyarlılığıyla kaleme aldığı yazıları, çok acı bir ilacı şekerle kaplı olduğu için hemen içmeyi kabul eden bir çocuk gibi, kitabı bir çırpıda okumanızı sağlıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |