|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Küresel dünyanın kalbi vuruldu, şimdi yeni bir dünya başlıyor. Kapitalist dünyanın kendini güvende hissetmediği bu yeni dönemde, insanlığın yüzyıllardır büyük mücadeleler sonucu kazandığı özgürlük, demokrasi, hukuk ve insan hakları gibi temel kavramların hepsi; güvenlik uğruna feda edilme tehlikesiyle karşı karşıya... Doğmakta olan bu yeni dünyada, "soğuk savaş" sonrası terkedilen şiddet ve savaşı merkeze alan bir zihniyet tartışmasız egemen hale gelecektir. Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırının arkasından hangi güçler ve örgütler çıkarsa çıksın, "asker merkezli" bir sistem anlayışının "ikiz kuleler"den dünyaya yayılması kaçınılmaz gibi görünüyor. Nitekim, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, "Amerika bir savaşın sözkonusu olduğunu gayet iyi anlamış durumdadır, buna vereceğimiz karşılık, bir savaşa vereceğimiz karşılık gibi olmalıdır; bu, uzun süren bir çatışma olacaktır. Bu saldırının birden çok boyutu olacak, askeri, diplomatik, istihbari, ve hukuki..." Yani, ABD'nin vereceği karşılık sadece terör örgütlerine yönelik etkin bir mücadele ile sınırlı kalmayacak, aksine bütün dünyada "güvenlik-hukuk-siyaset" ilişkilerinin daha otoriter bir düzlemde ele alınmasını da beraberinde getirecektir. Yeni dönemde, ABD'nin hem kendi içinde, hem dünyada devreye sokacağı "şahin" politikaların her devleti, her toplumu, hatta her bireyi derinden etkilemesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Çünkü, "güvenlik esası"na dayalı yeni stratejiler hepimiz için önemli sonuçlar doğuracak. Bir kere, yeni dünya daha savaşcıl varsayımlara dayalı bir dünya olacak. "İnsan hakları" kavramı, "güvenlik" çerçevesinde yeniden tanımlanacak. Silahsızlanmanın, küreselleşmenin gündemine girdiği bir dönemden, silahlanmanın önünün açıldığı yeni bir döneme geçilecek. Açıkçası, dünyanın "demokrasi hattı"nda tehlike çanları çalıyor. Telaffuzu bile insana acı veriyor ama, galiba yüzyılların birikimi olan demokrasi; hukuk, medeniyet projeleri "ikiz kuleler"in enkazına gömülmek üzere... Bundan sonra, bütün dünyada "28 Şubat hukuku"nun geçerli hale gelmesi, Türkiye'de ise halen yürürlükta bulunan bu sürecin daha da ağırlaşarak sürmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Örneğin, önümüzdeki günlerde Meclis'te görüşülecek olan "Anayasa değişikliği" paketi, yeni yasaklarla donatılırsa ya da gelmesi uzun sürecek bir bahara ertelenirse hiç şaşırmayalım. Amerika'da intikam yeminleri çoktan edildi. Eğer ABD'nin kontrolsüz kin ve öfkesi, milyonlarca insanın kalbinde yeni intikam ateşlerinin tutuşmasına yol açarsa dünyamıza yazık olur. Çünkü, modern dünyanın, kapitalist medeniyetin ürettiği global eşitsizlik ve adaletsizlik, bütün dünyada terörizmin oluşması için uygun zemin oluşturmuştur. Zengin dünyanın silahlanmayı körükleyerek, insan hakları ve özgürlüklerin askıya alındığı daha "terörize" bir dünya oluşturması yoksulların öfkesini artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Elbette, 11 Eylül benzeri terörist eylemlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri almak ve saldırganları cezalandırmak mutlaka gereklidir. Ama bu hiçbir zaman yeni bir "Haçlı" zihniyetiyle Müslümanlar'ı hedefe oturtup dünyayı ikiye bölecek "yıkıcı" bir hareket olmamalıdır. Ayrıca, İslam dünyası ile Batı dünyası arasındaki globalleşme hattında zaten var olan "fay kırığı"nı daha da derinleştirecek yıkıcı bir deprem, bütün dünyayı yeni bir ateş çemberine atmak olur. Umarız, hiç beklemediği bir anda kalbinden vurulan Amerika, soğukkanlılığını kaybederek kendisini de, dünyayı da çılgınlığa sürüklemez.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |