T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kafası karışıklar için...

"New York ve Washington'daki sembolik hedeflere saldıranlar, liderleri Afganistan dağlarında yaşayan, bilgisayar oyunları meraklısı, iki aylık pilotluk eğitimi almış Ortadoğulular'dı; bu bir İslâm terörüdür, zaten teröristler de tespit edildi" diyenlerdenseniz, vaktinizi boşu boşuna harcayıp da bu yazıyı okumayın. Bu Kulis kafası karışıklar için yazıldı.

"Beyhude okumayın" uyarısında bulunduğum "Eylemciler bulundu" fikrindeki insanları kınadığımı sanmayın. Son on yılın neredeyse bütünü, dünyanın her tarafında yaşayan insanların zihnini 'İslâm terörü' fikrine alıştırmakla geçti. O kadar uzağa gitmeye lüzum yok; Türkiye'de bile 'Hizbullah' denilen bir örgütün 'eylemleri' hepimizi şaşırtmadı mı? Hollywood 'İslâm terörü' konulu kimbilir kaç film çevirdi, o filmler kimbilir kaç milyar insan tarafından sinema ve televizyonlarda izlendi?

Zihinleri bugüne hazırlanmış insanların şimdilerde kendilerine sunulan senaryoyu hemen kabul etmeleri şaşırtıcı değil.

İnanmamız istenen senaryonun gerçek olmadığını kategorik biçimde iddia edebilecek durumda değilim. Üsame bin Ladin belki olağanüstü yeteneklere sahip biridir ve yıllardır her hareketi sıkı sıkıya takip altında olduğu halde emir ve tâlimâtlarını bağlılarına iletebilmiş, bankalarda dondurulmuş paralarını eritip uzun ve meşakkatli eylemi planlamıştır. CNN'nin sunduğu 16 isimlik eylemciler listesinde yer alan, 10 Eylül akşamı gittiği meyhanede kafayı çekip kendisini "Alman Otto" diye tanıtan Atta ve arkadaşları bu 'mükemmel cürmü' gerçekten işlemişlerdir... Ne bileyim?

Benim bütün yapmak istediğim, "Böylesine müthiş bir öç alma eylemi gerçekleştirecek kadar ABD'den nefret eden bir başkası olamaz mı?" masum sorusunu sormaktan ibaret... Alternatifler üzerinde düşünsek ne kaybederiz ki?

"Bu, Çin-Sovyet ortak eylemi" diyenler olduğunu biliyoruz. "Japon Asahara'nın müritleri" senaryosu da dile getirildi. Gelen e-postalardan "Mossad işi" diyenlerin de hayli yekün tuttuğu anlaşılıyor. Benim ilk günden dillendirdiğim "Bu, bir konsorsiyumun eseri" tezinin de taraftarları var. Org. Kemal Yavuz'un temsil ettiği zihniyetin Amerikan düşmanlığına ve bazılarının "Tezlerimiz doğrulandı, Türkiye'nin önemi arttı" diye zil takıp oynamalarına bakarak başka alternatifleri akla getirenler çıksa, ona da şaşırmam. Şimdikine benzer ortamlarda insan beyninin fazla mesai yapmasını normal karşılamak gerekiyor.

'Barışçı' (The Peacemaker) filmini görmüş müydünüz? George Clooney ile Nicole Kidman'ın başrollerini paylaştıkları filmde, yönetmen Mimi Leder bir kıyamet senaryosu işlemekteydi. Sovyetler'de nükleer başlık taşıyan bir tren esrarengiz bir kaza geçirince, Amerikalı uzmanlar, bunun silâhları çalmak için girişilmiş şeytanî bir tuzak olduğunu keşfederler. Ortadan kaybolan nükleer başlığı izlediklerinde, New York'taki gökdelenleri hedef alan bir eylemin ortasında bulurlar kendilerini. Eylemci, sırtına aldığı silâhla New York'un ortasında yürürken ancak son anda durdurulabilir...

Görenlere soruyorum: O filmdeki eylemci hangi ırktandı? Sırp değil mi? Niçin ABD'ye diş biliyordu? Bosna-Hersek'teki soykırımı engellemek üzere devreye giren Amerikalılar küçük kızının intikamını almasını engellemişlerdi. Eylemci, Sırp hükümetinde bakanlık koltuğuna oturmuş biriydi ve nükleer silâhı New York'a diplomatik çantası içerisinde soktu...

"New York ve Washington'daki eylemleri Sırplar yaptı" diye bir iddiam elbette olamaz, deli miyim ben? Ancak, dünya olaylarını izleyip, Amerika'nın, Bosna-Hersek ve Kosova'da Sırp vahşetini engelleyecek biçimde müdahil olduğunu bilenler, "ABD'ye sadece İslâm Dünyası düşman" tespitinin gerçekleri yansıtmadığını bilirler. Sırp kasabı Miloşeviç, Lahey'deki 'İnsanlık suçları mahkemesi' önüne her getirildiğinde, ABD'yi en ağır biçimde tehdit edip duruyor. En son duruşmada, elleri cebinde, yargıçlara, "İstediğim sıklıkla telefonla görüşemiyorum" diye yakınıyordu Miloşeviç. Karısı Milka da, BBC'nin ünlü mülâkatçısı Tim Sabestian'la görüşürken birdenbire bağırıp çağırmaya başladı.

Eğer, "Bir yere tıkılı bir lider, fanatik bağlılarına verdiği emir ve tâlimâtlarla eylemi yönetti" cümlesinin doğru olacağına inanılıyorsa, bu tanıma, Miloşeviç de pekâlâ uyuyor. Onun da fanatikleri var, emin olabilirsiniz...

Uçuş maharetine gelince... Dünyanın en mâhir pilotlarının Sırplar olduğunu, Avrupa'nın en ünlü sivil havacılık okulunun Belgrad'ta bulunduğunu da eklemeliyim. Türkiye'de asker kökenli olmayan THY pilotlarının tamamı, uçuş brövelerini, Yugoslavya'daki okulun Sırp hocalarından alırlar. Dünyanın bütün hava yollarında mutlaka Sırp pilot vardır...

Ne hikmetse, bunlar bilindiği ve filmlere de konu yapıldığı halde, sözü dinlenir kimsenin aklına, "Yahu, bu işe Sırplar bulaşmış olmasın?" sorusunu sormak gelmiyor. Ben sordum işte, ayıp bir şey mi yaptım?

Bence zihnimizi ihtimallere kapatmak yerine sürekli aykırı sorular sormakta yarar var... İki kazı güdeceğini sanmadığım Üsame bin Ladin'in müthiş eylemleri planladığına, New York'un ortasında bıraksanız Dünya Ticaret Merkezi'ni bulamayacak bir kaç sapı siliğin ele geçirdikleri uçakları ikiz kuleler ve Pentagon'a çarptırdıklarına inanmaktan daha akıllıca değil midir bu?


16 Eylül 2001
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED