|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Pazar günü, New York'un Yankee Stadyumu'ndaki "çok dinli dua töreni"ni izlerken, etkilenmemek mümkün değildi.. Mikrofona gelen Amerika'lı imamlar, rahipler, hahamlar, gurular ve her dinden, her inançtan ruhban, onbinlerce Amerika'lıya, kendilerince, inançlarının çağrısını duyurdular. Terörist saldırılarda ölenlerin ruhuna Fatiha'lar gönderildi.. İncil'den, Tevrat'tan, Vedulardan dualar okundu.. Çok güzel konuşmalar yapıldı, sayısız vecize üretildi.. -Dünya Ticaret Merkezi'nde 6500 kişi ölmedi.. Allah'a inanan herkes, 6500 defa öldü, dedi bir din adamı.. Bir başka din adamı da, onbinlerce kişinin alkışını alan şu sözleri söyledi.. -Teröristler her binayı yıkabilir.. Ama Amerika'nın farklılıklara dayalı özgür ve demokratik modelini yıkamazlar.. Açıkçası, etkileyici bir olaydı Yankee Stadyumu'ndaki tören.. Buna benzer bir olayı da, geçen hafta Başkan Bush, Kongre'de konuşma yaparken izlemiştik.. Başkan Bush, Amerika'ya yönelen terörist saldırılara karşı "Devlet'in görüşü"nü açıklarken, ona en muhalif olan politikacılar da, hep birlikte, her cümlede Bush'u alkışlıyorlardı.. Bütün bu tür toplantılarda, törenlerde, konuşmalarda bir ortak nokta vardı.. "Amerika'nın birliği ve bütünlüğü", hep vurgulanıyordu.. Amerika'ya karşı cihad ilan edenlerle, İslam'a inananlar, dikkatle birbirinden ayrılıyordu.. Hiçbir Amerika'lı, "iç tehdit"ten söz etmiyordu.. New York'un İngilizce bilmeyen taksi şoförleri de, San Fransiso'nun Amerika'da doğmuş olmasına rağmen Çince'den başka dil konuşmayan China Town sakinleri de, Hispanikler de, Farrakhan'ın bir çağrısı üzerine Washington'da toplanan sistem karşıtı 1 milyon Müslüman'ı da, hep "Amerika'lı"ydılar çünkü.. Bu kadar parça-parça, böylesine mozayik yapısındaki bir ülkenin en büyük gücü, "Birlik"ti.. Bizde, "ülkenin bütünlüğü"nü korumak ve "rejime bekçilik etmek" gerekçesiyle, halkın değişik kesimleri ile devletin arasını sürekli açmaya çalışan "Cumhuriyet Muhafızları", Amerika'ya bakıp, "çağdaş aklın gereği"ni mutlaka öğrenmelidirler.. Tabiî ki bu durum, sadece "laikçi-kökten devletçi"ler için söz konusu değil.. Çünkü, İslam'ın hoşgörülü, uzlaştırıcı, modernizme açık ufkunu ön-plana çıkartmak yerine, dinimizi, bir tepki, bir kamplaşma aracı olarak siyasete ve toplum yaşamına sokmaya çalışanları da gördük.. O kadar ki, verilen oylara bakılarak, "Bize oy vermeyenlerin inançları tartışmalıdır" şeklinde, söylemler bile seslendirildi.. Temel hak ve hürriyetler, bir bütün olarak görülmedi zaman zaman.. "İnanç özgürlüğü", diğer hürriyetlerden soyutlandı. Farklı inanç ve görüş sahipleri, düşüncelerinden ötürü devlet tarafından ezilirken, onlar uzaktan seyredildi.. İşte Amerika, yaralarını onarmak için, milliyet, etnisite, dil, din farkına bakmadan, "en büyük zenginliğimiz bütünlüğümüzdür" diye her gün kendini anlatırken, bizim ilgili ve yetkili her kesimin, bundan ders alması gerekiyor.. Söz konusu olan, muhalefetsiz, her konuda iktidarı ve gücü destekleyen bir "Birlik" değildir.. Aynı bayrağın altında, çok farklı düşüncelerin, inançların ve kimliklerin de beraber olabilmesidir bu "Birlik"!.. ŞAKA
Son istekler!..
Amerikan turisti John, eşi ve kaynanası ile, Afganistan'ı geziyordu.. Tam o sırada, Amerika Taliban'a savaş ilan etti.. Taliban'lar da, sudan bir sebep bulup, John'u, eşini ve ailesini tutukladılar.. Şeriat mahkemesindeki yargılama sonucu, aile fertleri 50'şer kırbaç yemeye mahkûm oldular.. Taliban kadısı bu yüzden de Amerika'yı öfkelendirmemek için, mahkûmlara "Bir isteğiniz var mı" diye sordu.. John'un eşi de, kaynanası da, kırbaçlanırken, arkalarına yastık bağlanmasını istediler.. Sıra John'un isteğine gelmişti.. -Kırbaçlanırken, arkama kaynanamı bağlayın, dedi.. BÜYÜK YANLIŞ
Böyle Anayasa yapılır mı?
Bir anket yapın kendi çevrenizde.. TBMM'de görüşülmesine başlanılan "Anayasa Değişikliği" konusunda, toplumun ilgisi ve bilgisi hangi düzeyde, anlamaya çalışın.. Kendilerine "lider" denilen üç koalisyon partisinin başkanları aralarında toplanıp, "birşeyler" konusunda pazarlıklar yapacaklar.. Kendi partilerinde, partilerinin kongrelerinde bile farklı görüşlere, eleştiren seslere tahammül edemeyen bu "liderler"in uzlaşması ve Avrupa Birliği üyeliği belası, TBMM'deki gruplar, yeni bir Anayasa'yı şekillendirecekler.. Bunların topunun, şu anda seçime gidilse oy oranı yüzde 25'i bulmaz.. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un pek güzel vurguladığı gibi, Meclis'te temsil edilmeyen kesimler, milyonlarca oyla ifade ediliyor.. Tamam.. Madem ki mecburlar, yapsınlar Anayasa değişikliğini.. Ama bilinsin ki, bu Anayasa, yapılacak ilk seçim sonrasında yine değiştirilecek.. Beraberinde Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları da değişecek.. Ben şahsen, ne Ecevit'e, ne Yılmaz'a, ne Bahçeli'ye güveniyorum.. Onların hangi pazarlıklarla Anayasa yaptıklarını kestiremiyorum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |