T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

S P O R

Biri Aslan, biri Kocaman

Galatasaray zaten oraların takımı. En kötü zamanında ve en sıkıntılı döneminde inanılmaz bir maç trafiği içinden lider çıkıyor. "Eindhoven ile Nantes arası 150 km" ama Cimbom iki maç arasında "6 bin km uçup Fener'i deviriyor." Diğeri ise "Kocaman" yüreğiyle oynuyor. İnandıkları yolda yürüyor. Ligin zirvesi İstanbulspor ve Aslan'a emanet.

BÜYÜK KİM?

Bu işin büyüğü küçüğü kalmadı galiba. Büyüklere büyük demenin tek gerçekçi anlamı taraftarından kaynaklanıyor. Onun da temelinde daha çok, şampiyon olmanın avantajı yatıyor. Haliyle büyük takımlar daha çok para harcayıp, daha kaliteli, yıldız oyuncular transfer ederek ilgi alanlarını genişletiyor. O yüzden büyük takım oluyorlar. Şimdi, İstanbulspor'a nasıl "büyük" diyeceğiz?.. Tribüne gelen taraftar sayısına bakıyoruz, Fener'e, Galatasaray'a, Beşiktaş'a, Trabzonspor'a gelenler hep 25 - 30 bin, İstanbulspor'a gelen 500 kişi. Ama oynadıkları futbola bakıyoruz, "Helal olsun" demekten kendimizi alamıyoruz. Bir anlamda eyyamcılık yapıyoruz. "Nasıl olsa böyle gitmez" diye düşünüp, sözde adalet dağıtıyoruz. Geçiniz...

GALATASARAY'I DÖVMEK!

Sezon başından beri G.Saray için yazılıp çizilenlere şöyle bir göz atalım. "Takımın yarısından çoğu satıldı", "Kulüp haciz altında", "Lucescu İtalya'ya giderim dedi", "Futbolcular alacakları için kazan kaldırdı" Hepsi de başlı başına manşet olan haberler. Vurun abalıya.. G.Saray bugün ligin yenilgisiz 3 takımından biri ve lideri. Şimdi tüm bu olan bitenlerle G.Saray'ın liderliğini nasıl bağlayacağız ? Diyeceksiniz ki, "o iş başka, bu iş başka" Ama iki işi birbirinden ayıran çizginin de gözardı edilen bir adı var: Profesyonellik. Diğer büyükler daha bunu pek yorumlayamıyor galiba. Medyamız da olayların içinde "dövmekle övmek" arasında sandviç oluyor. Biz G.Saray'ı haftanın iki takımından biri yaparken, bunları gözönüne aldık. F.Bahçe'yi yenerken sakatlanıp 52. dakikada oyundan çıkan Bülent'i, o dakikada oyuna giren Suat'ı, haftanın karmasına almamız, hep bundandır.

İSTANBUL GERÇEĞİ

Parası pulu yok. Milyon dolarlar ödenerek alınan futbolcuları yok. Taraftarı da parmakla sayılacak kadar az. O zaman ne demek zirve. Ne demek 6 maçta hiç yenilmemek ve sadece 1 gol yemek. Üstelik Fener'i, Beşiktaş'ı, Trabzonspor'u yenmek ne demek. Hadi, Adnan Sezgin'i "düşünen, elindekiyle yetinen, dürüst ve akıllı bir menacer" olarak tanıyoruz da, Aykut kim? Teknik direktörlük kariyeri ne? Ne hakkı var, "koca koca takımları" devirmeye?.. O'nun, futbolcuyken "KOCAMAN" bir yüreği, olduğunu görmeyenler, bugün İstanbulspor gerçeği ile yüz yüze geldi. Oynattığı futbol, kişiliğinin bir parçası. Haftanın takımı olurken, Galatasaray'ın yanına da yakıştı. Biri ASLAN, biri KOCAMAN.. Devamını diliyoruz. Türk futbolunun kalkınmasında katkısı olanları her zaman alkışlayacağız.

BEŞİKTAŞ YIRTTI MI?

Sorunları var. Kazanma azmi olan futbolcularının sayısı artmadıkça Beşiktaş ligin masal takımı olur. Bir varmış, bir yokmuş gibi. Zaman geçiyor. Ama sular bir türlü durulmuyor. "Skor yazarları" ne kadar övse de Beşiktaş'ı aynada görmek, kazandığı maçlardan sonra mümkün oluyor. Ankaragücü'nü yendiler ama, nasıl?.. Yönetimi, başkanı diken üstünde izledi maçı. Canını dişine takıp oynayanları, diğerlerini de taşıdı. Daum asıl onları ayıklamalı. Herşeyi zaman gösterecek. Yeter ki, Beşiktaş şampiyonluğa oynadığı düşüncesini sahaya da yansıtabilsin. "Lafla peynir gemisi yürümüyor.."

FENER'İ SAHİPLENMEK

İddia ediyorum, 1,5 yıldır eli yüzü düzgün futbol oynamıyorlar. Koşarak oynanan bir oyunun oyuncuları. Basit kuralları olan, sistem içinde kendilerini gösterebilecekleri, çoğu zaman agresif olup, yardımlaşmayı zorunlu kılan bir oyunun parçaları bunlar. Ama paylaşmak zorlarına gidiyor. Bir bakıyorsunuz Revivo, bir bakıyorsunuz Rüştü manşet. Nerede Fenerbahçe? Hani takım oyunuydu? Kim oynatacak bunları birarada? Çağırın tribünden birini bu kadar oynatır. Daha kötüsü olmaz. Çıkıyor başkan Yıldırım,"Ben başkan olduğum sürece Denizli görevinin başındadır" diyor. Biz "hocayı kov" demiyoruz ki. Arada sırada iyi oynayan bir takım, neden çoğu zaman iyi oynamıyor, onu merak ediyoruz. Hem iyi oynamayacak, hem maç kazanamayacak, hem de "şampiyon olacağız" diyeceksiniz. Nerede bu bolluk. Nasıl olacaksınız, bizim bilmediğimiz bir şey mi var yoksa.

NOT: Kocaelispor yakın takibimizde. Haftaya konumuz ve konuğumuz olacak. Hikmet Karaman'ı şimdilik kutlamakla yetiniyorum.



25 Eylül 2001
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED