T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Dünün terörü, yarının terörü

New York ve Washington'u vurarak dünyayı kasıp kavuracak bir topyekün savaşın eşiğine getiren eylemlerin üzerinden iki hafta geçti; bu, herkesin kendi duruşunu belirlemesi için yeterli bir süre sayılabilir.

En başta ele alınması gereken konu 'terör' eyleminin kendisi. İlk günden başlayarak, terör ile 'İslâm' ve 'müslümanlar' arasında doğrudan bir ilişki kurmaya çalışanlar evvel eski varolduğu için, bazıları, New York ve Washington'daki eylemler sonrasında teenni ile hareket edilmesini arzulayan, akıl ve mantık öğütleyen, hukuktan söz eden her tavrı, 'teröre ve teröristlere destek çıkma' olarak gösterme çabasındalar. George W. Bush'un, "Ya bizi desteklersiniz, ya da teröristleri..." sözü de o tavrı yaygınlaştırmaya yarıyor.

Oysa, 'terör' kimden ve ne yolla gelirse gelsin asla tasvip edilemez. Bu sadece 'bireysel' bir tercih veya tavır değildir, inanç sistemimizle ilgili bir zorunluluktur da. İslâm, bir din olarak, insan hayatını en değerli hazine görmüş, bir insanı öldürenin bütün insanlığı öldürmüş sayılacağını bildirmiştir. Evrensel anlamıyla 'terör' kapsamı içerisine giren eylemlerin bütünü İslâm tarafından hoş görülmemiştir. 'Cihad' kavramına 'siyasal' anlam eklenmesi daha çok bu yüzyılın ürünüdür. Binlerce mâsum insanın canını alan New York ve Washington'daki saldırılar, yapanlar hangi dine mensup olursa olsunlar, kınanmayı fazlasıyla hak eden birer terör eylemidir...

Duruş belirlenmesini gerektiren ikinci konu, İslâm ile terörü eşitleyen ve en ufak bir itirazı kendi haklılığı için kullanan kişi ve çevrelerin göz ardı ettikleri ABD'nin 'kovboy' tavrıdır. Hukuk ve adalet gibi kavramları arka plana iten, zorla kurmaya çalıştığı ittifakları 'düşman' ilân ettiği kitlelerin üzerine ölüm kusmak için kullanma hazırlığına giren ABD, bunu yaparken, sadece bir dinin mensuplarını veya inançlı insanları rahatsız edecek global bir süreç başlatmış olmuyor; demokratik ilkeleri rafa kaldırma, insan haklarını çiğneme kolaylığına sapabileceği için, bütün dünyayı karanlığa boğacak bir geriye dönüşü de zorluyor. Korkulan olursa, dünyanın uzun yolculuğundaki bütün kazanımlarını, bütün insanlığın 'ortak değer' gözüyle baktığı evrensel ilkeleri mumla arayacağız...

Terör eylemlerinin onbeşinci gününde yeniden vurgulama ihtiyacı duyduğum bu iki pozisyon, hemen kendini belli etmese bile, birbiriyle yakından irtibatlı. Projektörlerini sürekli birinci nokta üzerinde tutup ikinci noktada duruşsuzluğu benimseyenler, bunu, terörle vurulan ülkenin acılarını azaltma amacıyla veya ABD'nin bugüne kadar izlediği politikalara güven duygusuyla yapıyor olmaları fark etmiyor, nihâî tahlilde kendilerine de kötülük ediyorlar... Yalnızca terör üzerinde yoğunlaşıp New York ve Washington eylemlerini tasvip edenlere öfke kusanlara sözümüz yok, ancak bunu yapanların, dünyamızın yönünü 'taş devri'ne doğru çevirecek bir uğursuz gelişmeye çanak tutmaları, hak ve adalet tavsiye eden itirazlarımıza hiddetle mukabele etmeleri de asla bağışlanamaz...

Aradan geçen onbeş gün bir gerçeğe gözlerimizi açmış olmalı: Kim olursa olsunlar, New York ve Washington'da kanlı terör eylemlerini sahneleyenler, hepimizin hak ve özgürlüklerini hedef alan bir büyük altüst oluşu dünyamıza dayatmak istediler... ABD'nin cephe oluşturma aculluğunu zorlayan tavrına bakıldığında, şu ana kadarki gelişmeler, amacın fazla uzağında bulunmadığımıza işaret ediyor. Bir adım sonrası, hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye'de 28 Şubat'ta sadece bir kesimin mâruz kaldığı ayrımcı ve bölücü uygulamaların, global plana yansıyıp her inanç ve eğilimden insanı etkilemesidir. Zaten, bu endişeyledir ki, Noam Chomsky ve Edward Said gibi saygın aydınlar, vatandaşı oldukları ABD'yi dizginleme çabasındalar...

Terör bir insanlık suçudur ve ikiz kulelerle Pentagon'u vurarak binlerce insanı öldürenler, bu sebeple, suçludurlar. Ancak, terör bahanesiyle dünyayı hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı sürekli bir sıkıyönetimle yönetme sevdasına kapılanlar ile onları bu uğursuz yolculukta 'kayıtsız-şartsız' destekleyenler de, zemini yeni terör eylemlerine müsait halde tutmakla büyük bir cinayet işliyorlar...

Dikkatli olma zamanıdır...


26 Eylül 2001
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED