|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Amerika, Türkiye'nin Afganistan'a asker göndermesini istiyor." Uzun süredir beklenen talep nihayet Ankara'ya ulaştı. Ankara için son derece zor bir karar söz konusu. Çünkü, öncelikle Türkiye kamuoyu, büyük çoğunluğu ile asker gönderilmesine karşı. Bunun, haklı sebepleri de sıralanabilir: -Öncelikle Müslüman bir ülkeye karşı sürdürülen savaşa iştirakin ortaya çıkaracağı moral karmaşa söz konusu. Kim ne derse desin, Afganistan olayının, terörden ve Taliban'dan bağımsız bir manevi boyutu gündeme yerleşmiştir. İnsanlarımız, Afganistan'dan gelen ölüm haberlerinde kendilerinden bir boyut bulmaktadırlar. Türk askeri Afganistan'da hangi misyonla savaşacak? Bunu içine nasıl sindirecek? Daha açıkçası "neden ölecek, ya da neden öldürecek?" Bu sorular Türkiye için son derece anlamlıdır. -Belki barış gücü misyonu içinde yer alabilirdi Türk askeri, ama muharip veya buna benzer görevle Afganistan'a gönderilecek Türk askerinin misyonunu halka izah etmek mümkün değildir. Hele yarın, Afganistan'da Türk askerlerinin kaybı gibi çok daha vahim durumlar ortaya çıktığında halkın tepkisi çok daha önlenemez olacaktır. -Bir başka husus, Amerika'nın Afganistan'da yürüttüğü bombardıman, terörle mücadele boyutunu çoktan aşmış ve açık bir ifadeyle söylersek oldukça kirlenmiştir. Yalnız Türkiye ve İslâm dünyasından değil, bütün dünya kamuoyundan ciddi tepkiler söz konusudur. "Yanlışlık" gerekçesine sığınılarak gerçekleştirilen sivil alanlara yönelik bombalamalar ve ekranlara yansıyan çocuk cesetleri, bugünkü sivil kıyımı bir yana uzun vadede büyük tahribatlara yol açacak misket bombası kullanımı ve devreye gireceği ihtimalleri güçlenen taktik nükleer silâh kullanımı, savaşı günden güne daha kirli bir savaş haline getirmektedir. Bu kirli savaş içinde, bugüne kadar mazisinde böyle bir not bulunmayan Türk askerinin yer alması asla izah edilemez. Yarın daha büyük facia görüntüleri dünya kamuoyuna yansıdığında Amerika ile bu elele tutuşmanın bedelini asla ödeyemeyiz. -İlginç bir husus şu ki, İslâm ülkeleri teröre karşı çıkmakla birlikte, genelde Afganistan'a karşı yürütülen savaşa karşı da tavır almaktadırlar. Amerika ile içli dışlı bir görüntü sergileyen Pakistan bile, savaşın uzun sürmesi karşısında tedirginliğini gizlememektedir. Uzun vadede Türkiye'nin rolü, İslâm dünyasında çok ciddi bir imaj kaybını beraberinde getirecektir. -Bir başka husus, Amerika'nın Afganistan'a yönelik harekâtının akıbeti ile ilgilidir. Amerika'nın kafası savaşın sonucu konusunda resmen karışmıştır. Amerika'nın hava bombardımanı korkunç boyutlarda sürmesine rağmen alınan sonuçlar tartışmalıdır. Vur-kaçlar tarzında gerçekleştirilen ilk kara harekâtı girişimleri de hüsranla sonuçlanmıştır. Böyle bir durumda Türk askerinin bir şekilde rol üstlenmesinin karşılığı nedir? Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyonda Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası içinde dışlanmamıza ilişkin tepkilerini dile getirmiştir. Org. Kıvrıkoğlu konunun kritik mahiyetini şu sözlerle ifade ediyor: "NATO'nun dünyada sorunlu bölge, çatışma çıkması muhtemel bölge olarak tanımladığı 16 yer vardır ve bunların 13'ü Türkiye'nin çevresindedir. Ben her zaman bu konuyu Avrupalılar'la tartışıyorum. Geçenlerde gelen İngiliz heyetine de söyledim. Şimdi diyelim ki, çıkarlarınız Kafkaslar'da düğümlendi. O zaman, dedim, bizden yardım istemeyecek misiniz? Avrupa o zaman hangi yüzle Türkiye'den yardım isteyecek? Ben böyle söyleyince onlar, biz de onu ABD üzerinden aşarız. Yani ABD üzerinden sizi ikna ederiz, demek istiyorlar. Oysa Türkiye'nin Avrupa'nın yeni güvenlik mimarisinin içinde olması gerekir." Ne oldu, hangi konuda nasıl bir uzlaşma sağlandı, Afganistan'da görev almanın hangi Türkiye çıkarlarıyla ilgisi vardır, bunu çocuklarını bölgeye gönderecek olan insanlarımızın bilme hakları vardır. - "Türkiye, Amerika'nın Asya'da terörle mücadele klişesi altında yürüttüğü harekâtın gerçek amaçlarını okumuş mudur ?" sorusu da son derece önemlidir. Var mı böyle bir okuma? Asker göndermek, neresine uyum sağlıyor bu projelerin? Bunu bilmek hakkı vardır insanımızın? -Bölgeye gönderilecek Türk askerinin sınırlı sayıda ve eğitim amaçlı olduğu bilidirilse bile, sonuçta Amerikan harekâtıyla bütünleşmenin oluşturduğu imaj riski telâfi edilebilir bir mahiyet taşıyacak mıdır? -Ve son olarak, Amerika ile birlikte hareket ettiklerini bildiren ülkelerin hiçbiri asker gönderme konusunu gündeme almazken, bizim kelimenin tam anlamıyla "öne sürülmemiz"in mantığı da halka izah edilmelidir. Evet, açık politika istiyoruz. İkna edilmeyi istiyoruz.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |