T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İte-kaka iktidar...

ANAP'ın içinde belirli ölçüde de olsa ser-âzâd simalar var. Onun için belki en sancılı parti o. TBMM Diyalog Grubu adına özgür çıkışlar yapan sima Kâmran İnan'dı. Ondan az önce Işın Çelebi bir "isyan deklarasyonu"na imza attı. Ekrem Pakdemirli orada durur ama sözünü sakınmaz. Ve bir başka ser-âzâd isim Erkan Mumcu. Bakanlığı sırasında Türkiye'nin siyaset standardını aşan ve "gençliğine -belki- toyluğuna" yorulan çıkışlar yapmıştı.

Şimdi "ülkedeki siyasî durum"u tahlil eden bir rapor hazırladı. 80 sayfalık raporun "kriz ve hükümet" bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

"Bugün 28 Şubat'ı doğuran koşulların izale edilmediği ve siyasetin rant dağıtma işlevinden vazgeçilmediği bir toplumsal ve siyasal alan mevcuttur. Buna karşılık hükümet, Türkiye'nin önüne ne bir vizyon ve program koyabilmiş, ne de birikmiş sorunlara ve birikmiş değişim ihtiyacına cevap verebilmiştir. Bu hükümet döneminde ciddi bir yatırım ya da proje hamlesi başlamamıştır. Hükümetin, Türkiye için belirlediği öncelikli hedefleri ya da öngördüğü bir vizyonu yoktur. Aksine hükümet, sorun çıktıkça geçici yöntemlerle meseleyi çözmeye, ötelemeye çalışan tutum sergilemektedir. Çünkü radikal çözümler için ortak bir görüş alanı ve ortak iradesi yoktur. "

"Türkiye'de sistem Başbakan'a önemli bir yetki ve iktidar alanı bırakmış durumdadır. Ancak Başbakan bu geniş yetkiyi doğru zamanda ve yerinde kullanabilecek durumda değildir. Başbakan toplum nezdindeki karizmasını tükettiği gibi, atabileceği tarihi bir adım fırsatından da gün geçtikçe uzaklaşmaktayız......Hükümet ortakları genelde dıştan gelen zorlamalar karşısında birliktelik görüntüsü sergilemektedir. Bu ne hükümet, ne hükümeti oluşturan partiler, ne de toplum için bir çözüm olamaz. Son bir yılda peş peşe yaşanan iki krizi, her şeyden evvel hükümetin bu niteliğine bağlamak yanlış olmaz."

Bunlar olabildiğince gerçekçi değerlendirmelerdir. Raporun tek faullü yanı böylesine nefesi tükenmiş bir iktidara, ANAP'ın da ortaklık etmesi, buna karşılık bu raporun ANAP'lı bir parlamenter tarafından hazırlanmış olmasıdır. Erkan Mumcu raporunda hükümet ortağı iki partiyi, DSP ve MHP'yi "çağdışı kalmak"la da suçluyor. Onlar da ANAP'ı bir yandan "koalisyon edebi"ne uymamakla, diğer yandan "iktidar yorgunu" olmakla itham ediyor. Öyle veya böyle, ortada üç ortaklı bir hükümet var ve bu, tükenmiş bir siyasî yapıyı temsil ediyor. ANAP'ın da kendisini, bu tükenmişlikten soyutlama imkânı bulunamaz. Aslında Mumcu'nun da bunu, bu netlikte seslendirmesi kendisine yakışanı olurdu.

Bu hükümet, ANAR anketine göre, performans değerlendirmesinde aldığı yüzde 4.9 (karşıtı yüzde 88.6), ekonomik krizden kurtarma ümidine göre aldığı yüzde 7.0 (karşıtı yüzde 87.9) oyla toplum nezdinde sıfırı tüketmiştir. Bugün seçim olsa üç partinin halktan alabileceği oy oranı toplam 10.2 (MHP 4.3, ANAP 3.4, DSP 2.5) dir, yani barajın altında veya kıyısında durmaktadır. "Gelecekten ümid" noktasında ise ümitliler yüzde 27.7'de, ümitsizler yüzde 44.7'de odaklaşmakta, yüzde 28.6'lık bir kesim ise havf ve reca (korku ve ümid) ayrımında ârafta yer almaktadır.

Yani toplum açısından bugün tükeniş, yarın karanlık...

Ve amel-mânde (enerjisi tükenmiş) bir hükümet...

Sürekli birileri tarafından nodullanıyor. Çünkü ancak nodullanarak yürüyebileceğine inanılıyor.

En büyük tiraja sahip fısıltı gazetesinde insanlar, Başbakanın fizikî zaaflarına ilişkin en uçuk fantezileri çoğaltıyorlar...

İçerdeki asker kaynaklı spekülasyonlar, Ecevit yerine DSP içinden başbakan ikamesine odaklaşmış durumda. "Neden Hüsamettin olmasın?" çıkışları... Dışardan, IMF kaynaklı spekülasyonlar, "Ecevit değişmezse ek kredi açılmayacağı"nı iddia ediyor. Orada da Derviş başkanlığında bir teknokrat hükümeti menüsü yeniden ısıtılıyor.

İçerde, dışarda herkes başbakan arıyor, herkes yeni hükümet arıyor. Periyodik okyanus-aşırı ziyaretler yapan IMF kadrosu ise, alternatif ve tabiî belirleyici bir hükümet iradesi olarak hep devrede bulunuyor.

Amerika'nın Ankara eski Büyükelçisi Mark Parris "Türkiye'de her şey bir seçime ihtiyaç olduğunu gösteriyor" dedikten sonra "Ama, diye ilâve ediyor, seçim 2004'te kadar olmayacak." Kim demiş "çocuktan al haberi" diye, bizde, böyle (yani ekonomik ve diplomatik açılardan ümüğümüzün Amerika tarafından fena halde sıkıldığı) zamanlarda "haberi Amerikan diplomatlarından almak lâzım"dır. Alın size 2 yıllık avans. Arkanızda Amerika var. Bush'un ifadesiyle "Atatürkçü bir düşünceyle" koalisyona katılıp, Afganistan'a asker de yolladınız. Artık neyinize lâzım anketler, performans tükenişleri, halkta ümid yıkımları, Halk Ekmek önündeki kuyruklar, her gün bir kapıyı (ya da bin kapıyı) çalacağı korkusunu taşıyan işsizlik belâsı... Yeriniz iki yıl daha garanti! Sizi Işın Çelebi'nin deklarasyonu, Kâmran İnan'ın isyanı, Erkan Mumcu'nun mersiyesi bile durduramaz. Hele tapu gibi DSP ve MHP gruplarının desteği elde bir iken...

Varsın ite-kaka olsun...

Üç vakitte düzlüğe çıkacağız...

Hele Afganistan'a yaptığımız "barış harekâtı" sonuçlarını vermeye başlasın! Görün bakın neler olacak!


6 Kasım 2001
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED