|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ekim ayı enflasyon rakamları Türkiye'nin ne büyük tehlikelere gebe olduğunu açıkça gösteriyor. Piyasalarda korkunç bir durgunluk yaşanırken, enflasyon oranları alıp başını gidiyorsa bunu bir iyice düşünmek lazım. "Durgunluk içersinde yüksek enflasyon" dediğimiz "stagflasyon" tehlikesini bir yana bırakarak hepimizin gözünden kaçan bir başka büyük tehlikeye dikkat çekelim. O da "Endonezyalılaşma tehlikesi." Bana bunu Emin Şirin hatırlattı. "Ne olacak şu Türkiye'nin hali" konulu sohbeti koyulaştırmışken, "Sen Endonezyalılaşma tehlikesini biliyor musun?" diye sordu. Ne yalan söyleyeyim o ana kadar duymamıştım. Sonra anlattı: "Endonezya'nın ekonomisi dışarıdan bakıldığında pek parlak gözüküyor. Çünkü 50 milyar dolar dış ticaret fazlası var. Buna rağmen Endonezya halkı fakir, ülke çökmüş durumda. Çünkü Endonezya'da reel sektör kalmamış, milli bankalar aynen bizde olduğu gibi ya batmış ya el değiştirip yabancı sermaye emrine girmiş. Dış ticaret "fazla" veriyor ama bu fazlayı sağlayan şirketler "yabancı sermaye şirketleri" olduğu için, kazancı, Endonezya'da kalmıyor, "yabancı şirket karı" olarak yurt dışına gidiyor. Halka ve ülkeye en küçük bir faydası olmuyor." Emin Şirin'in söyledikleri özetle böyle. Onun bu sözlerini duyunca Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı'nın "feryatları" aklıma geldi. Sabancı "Bu yönetim bizi fakirleştirdi" derken, bir başka dostumun şu sözlerine sanki atıfta bulunuyordu: Anadolu Grubu üst düzey yöneticilerinden Çetin Çeki, "Can Aksın, Amerika'nın bir iyi şirketi, bizim grup da dahil, Koç'un, Sabancı'nın bütün şirketlerini satın alacak duruma geldi. Bizi iyice fakirleştirdiler." demişti ve gülmüştük. Gerçekten de "Türkiye'yi esenliğe çıkarma programı" dedikleri program sayesinde Türkiye "kendi sermayesini" kaybediyor. Yerli sermaye diye bir sermaye kalmıyor. Sakın bu sözlerimden "yabancı sermayeye karşı olduğum" izlenimi çıkmasın. Ben Türkiye'nin kalkınmasında, dünya ile rekabet etmesinde, bir zamanlar "hayalini" kurduğumuz "dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri" olmasında, yabancı sermayenin büyük payının olacağına inanıyorum. Ama yerli sermaye ile birlikte. Eğer yerli sermayeyi, milli bankacılığı hepten yok edip, bütün ekonomiyi yabancı sermayeye teslim edersek, sonuçta o çok korktuğumuz "Endonezyalılaşmak tehlikesine" balıklama atlarız. Yabancı sermayeli şirketler kar eder, ülke "dış ticaret fazlası" verir, ama ülke ve halk perişan kalmaya devam eder. Bunun bir örneği Demirbank'ın satışında ortaya çıktı. Daha önce Demirbank'a 1 milyar 200 milyon dolar vermeye hazır olanlar, sonunda onu, hem de istedikleri şartlarda, yani "çürük alacakları" temizleyerek 350 milyon dolara aldılar. Döviz geliri açısından umut bağladığımız turizm sektöründe de durum pek parlak değil. Türkiye'ye gelen turistlerin bıraktığı dövizin büyük bir bölümü, yine kendi ülkesine dönüyor. Çünkü Güney sahillerimizdeki turistik tesislerin yüzde 70'ini yabancı sermaye almış durumda. Turist geliyor, ana harcamaları otele yapıyor, o arada bakkaldan manavdan bir iki şey alırsa işte o döviz ve işçilerin ücretleri Türkiye'de kalıyor, "asıl döviz" turistik tesislerin sahibi yabancı sermaye tarafından yurt dışına çıkarılıyor. Biz de Kemal Derviş'in "İhracat ve turizm gelirleri artacak ekonomi çalışmaya başlayacak" masallarına inanmaya devam ediyoruz. Temmuz ayında, "dövizin en bol olması gereken" bu yaz ayında ortaya çıkan "döviz krizini" şimdi daha iyi anlıyorum. İhracat "yeterince" artmamıştı ama turizm gelirleri açısında "iyi" durumdayken bu kriz patlamıştı. Demek ki, yabancı sermayeli turistik tesisler dövizi alıp gitmiş, bizi krizle baş başa bırakmıştı. Şimdi birkaç milyar dolar uğruna her çeşit tehlikeyi göze alıp, Türkiye'yi sonu belli olmayan maceralara atanlara sormak istiyorum: IMF'nin dayattığı "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"nın bir işe yaramadığı ortaya çıktı. Amerika'nın bizi nasıl kullandığı, IMF'nin son kredi dilimini savsaklamasından ortaya çıkıyor. "Afganistan'a asker gönderme kararını" alana kadar ortalarda ne "IMF heyeti" ne de G-7'lerden gelecek dolarlar vardı. "Asker gitti IMF geldi." Peki bunun sonu nereye varacak?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |