|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İnsan toplumlarının hayatlarında, bazan büyük hadiseler vardır. O hadiseler, sıradan olanlardan farklı olup; topluma bazı sorumluluklar ve fedakarlıklar yükleyerek; onları, yepyeni bir oluşumun içerisinden geçirirler. Böyle bir dönemde gelişen hadiseler, tarihin köşetaşlarını meydana getirirler. Her zaman rastlanılmayan bu olaylar, insanlara yeni ufuklar açar; milletlere önemli dersler verirler. Bu tür hadiseler, çoğu zaman toplumun kendi iradeleri ile gerçekleşmez. Karşı karşıya kalınan şey, olağanüstü durumlara toplumdan bir cevap veya bir tepki olarak karşımıza çıkar. Çoğunluğun suskun ve çaresiz kaldığı zamanlarda; kalabalıklar arasından bir grup, oldukça riskli ve cesurca bir hamle yaparak; sosyal yapıyı tıkayan ve onu çalışmaz hale getirenlerle ciddi bir hesaplaşmaya kalkışır. Böyle bir hareket; belli bir iktidar veya toplumsal kesime, sıradan bir tepki olmayıp; kişi ve grupların kendi varlıklarını ve geleceklerini muhasebeleriyle başlar. İçinde yaşanılan hayat, sistem, insan, kurumlar, alışkanlıklar ve eğilimler irdelenir. Ciddi bir eleştiri süzgecinden geçirilir sosyal yapı. Tutumlar, davranışlar ve yapılanmalar sorgulanır. Kimin için ve hangi hedefler için fedakarlık ve tutkular uyandırılmıştır. Çabalar; kişilerin mi, yoksa toplumların mı ihtiyaçlarını gidermeye yöneliktir. Bu gibi sorular; ciddi bir biçimde muhakeme edilerek birçok şeyin gerçeğine varılmak istenir. Nerede bir insan ve toplum düşünür; halini ve geleceğini muhasebe eder, orada yeni ve büyük ufuklar kendini gösterecektir. Toprağın bağrında uyanan küçük filizler, bir dirilişin ve haykırışın işaretlerini verecektir. Su çağlayanı gibi, hızlı esen rüzgar misali, hakikati arama aşkı ve idraki uyanacaktır; genç insanların yüreğinde ve gönlünde.. İşte bütün bu heyecanlar; sahip olunması gereken bir tarihin, geleneğin ve geleceğin işaretlerini taşıyacaktır ruhlara. Hakikatler, menfaatlerin ve zenginliğin pençesinde yok olmaz. Onlar; gönüllerin zümrüt tahtlarında oturur ve sefilliğin acı manzaralarını düşünceli bir şekilde seyrederler. Küçük hesapları, birbiriyle didişen insanları, iktidara sarılıp kalan zavallıları, mal ve mülklerine tapanları ve geleceğin hesap gününün dehşetinden korkmayanların akibetlerini düşünürler. İnsanlığın yalanların peşinden daha ne kadar koşacağını bilemiyoruz. Gerçeklerden çok sahtenin, huzurdan çok sıkıntının, umuttan çok korkunun hakim olduğun günlerin dehşetine, hepimiz ortağız. Çevremizdeki olumsuz tabloda, hepimizin az veya çok birer hissesi bulunmaktadır. O halde, neden kendimizi hapsettiğimiz bu yalancı alemin zincirlerini kırmıyor; hürriyetin, mantığın ve hakikatin değerleri ile kuşanmıyoruz. Elbetteki herkes, kendi düşünce ve gönlünün istikametinde hareket edecektir. Kötülüklerin içinde, hiçbir zaman saf hakikat güneşleri açmaz. Umutsuzluk ve korku da, güzel bir günün haberlerini getirmeyecektir . Bize düşen; hakikatlerin esrarına vakıf olmak ve gönül insanları ile, güzel bir geleceğin hesabını yapmaktır. Bu gelecek, hiçbir zaman yalan, istismar, sahtekarlık ve beceriksizliği barındırmayacaktır. Topluma açık ve insanı kucaklayan bu çaba ve gayret; evrensel değerleri ve aklın bulgularını merkeze alarak; sahteliğin, ucuzluğun, mantıksızlığın ve kötülüğün hiçbir bir görüntüsüne izin vermeyecektir. Bu proje; toplumumuzu ve onun gönül, kafa, ümit ve ihtiyaçlarını belirleyecek bir hazırlıktır. Bu proje içerisinde, herkes hak ve adalet ölçüleri içerisinde geleceğinin programını hazırlayacaktır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |