|
|
|
|
Sabahında Atatürk'ü andığımız bir günün gecesinde formalarındakni Ay-yıldızlı günün anlamına uygun kuşanmış aslan gibi bir Milli Takım'la arenaya çıktık. "Şinitzel ile kebabı" pankart etmişler asmışlar tribüne. Güya kumlu ete benzeyen şinitzel bizim kanlı canlı kebaptan daha güzelmiş. Oysa Şenol Güneş, öyle bir şiş dizmişti ki sahaya belli ki Avusturyalılar'ın biyerine batacaktı. Şişin birine bir Rüştü bir patlıcan, diğerine bir Okan bir domates, üçüncüsüne de Abdullah ve Alpay'ın arasına acı biber. Baktım bizimkiler ateşi yakmış çeviriyor Avusturya'yı güzelce. İlk yarı boyunca takım olarak düşünüp, birey olarak yaptık herşeyi. Rüştü'nün 25'deki insanüstü hareketi refleks filan değil. Bu başka birşeydi. İnsanüstü bir kurtarıştı. Bu topu ancak Süperman çıkarırdı. Topun bizi sevdiğini kanıtlayan bu pozisyondan sonra topu yere indirip, tekniğimizi oyuna her kattığımızda adamlar ağaç gibi kaldılar ve sürekli faul yaptılar. Doğru seçim, doğru taktik ve mantıklı motivasyonumuzla bizim izin verdiğimizden fazlasını yapamadı Avusturya. Mükemmel oynayan Okan'ın yıldızlaştığı ve evinin salonu haline getirdiği sağ kanattan Davala da saldırabilse sorunsuz ileri çıkan Wallner'in arkasından delebilirdik onları. İlk yarı aslında bizimdi ama skor "ortada" diyordu. İkinci yarıda güzel oyunumuzu bir de gol getirerek süsledik. Gol sahanın kendisine en çok gol yakışan adamına kısmet oldu. Bizim gazetenin adeti 4 yıldız. Ben Okan'a veriyorum 14 yıldız. İyilerle mükemmellerden oluşan bu kadro için herkesi alkış, Şenol Hoca'ya da şükran... Bundan böyle artık 10 Kasım'ı hatırlamak için bir nedenimiz daha oldu: Ata'nın ölümü ve Viyana'nın fethi.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |