|
|
|
|
Bazı temel kuralları vardır "ahlaklı" ve "görgülü" olmanın.. Örneğin, yanlış, saplantılı ve kötü niyetli düşünceleri, hakaret içeren cümlelerle bağırarak söylemek, "açık sözlülük" değildir.. Eğer gazeteci iseniz, gazete sermayesinin bağımlı olduğu "güç merkezleri"ne ve askeri rejimlerde cuntacı generallere, özenli, nazik, dikkatli davranmak, buna karşı önüne gelen her kesimi teşhir edip, aşağılamak, "cesur gazetecilik" hiç değildir. Kendi içinde bulunduğu mesleğin düştüğü acıklı durum karşısında dut yemiş bülbül gibi susarken, kalemini ve kamerasını herkese yönelmiş bir silah gibi kullananlar, basının itibarını düşürüyor.. Gazetelerden ve televizyon kanallarından binlerce kişi kapı-dışarı edilirken, bunu tek sütun haber yapmayıp, krize girmiş sanayici fabrikasını kapatırken bunu "işçilerini atıyor" diye manşetlemek, herhalde ayıptır.. Neyse.. Bunlar, gazeteciliğin değil, insan olmanın da temel kuralları.. "Çifte Standartlar Enstitüsü"ne bağlı olarak çalışan medyanın yaptıklarına alışmak, elbet kolay değil.. Kemal Derviş de, buna alışmak zorunda.. İlk örneği, "dudak okuma gazeteciliği"nin ürünlerini okurken gördü. Hüsamettin Özkan'ın veya Mesut Yılmaz'ın gözüne bakmaktan korkan medya, Kemal Derviş'in dudaklarının oynamasından haber yaptı.. Ah keşke, 28 Şubat'ta, Cavit Çağlar'ın, Teoman Koman'ın dudaklarını da okuyabilselerdi.. Murat Demirel'in, Ali Balkaner'in, Hayyam Garipoğlu'nun, Dinç Bilgin'in de dudaklarını okusalardı keşke.. Herhalde bütün bunlar geride kalacak.. Geride kalmak zorunda.. Bakın, "Sabah" yazarı Necati Doğru, biraz gecikmeli olsa da uyarılarına başladı. Ne tavsiyelerde bulunmuş önceki gün? -Ordunun generali iseniz.. Batık ekonominin güçlü ordusu olmaz, unutmayın.. Orduların birinci görevinin, ekonominin güçlenmesi, ekonominin zenginleşmesi olduğunu unutmayın. Ordu harcamalarını gözden geçirin. "Silahtan, tanktan, toptan, uçaktan su kadar tasarruf yaptık. Örnek olsun" diye halka moral verin.. Evet.. Necati Doğru'nun orduya tavsiyeleri bunlar.. Ama bitmiyor tavsiyeler.. Bakın neler var "Sabah"ın sütunlarında.. -Gazeteci iseniz.. Halkın alabileceği ucuz gazete yapın,.. gazetelerin içini zenginleştirin.. Doldurma gazete yapmayın. İşsiz kalmış gazeteci iseniz, genel yayın müdürlerini çatlatacak yeni projeler yaratmaya bakın. Basın sektöründe, bu yıl sonuna kadar her 10 çalışandan 6'sının işsiz kalacağını unutmayın.. Belli ki, üst-yönetimdeki "irade"den işaretler almış Necati Doğru.. "10 çalışandan 6'sı, yıl sonuna kadar kapı-dışarı edilecek" diye, duyuruyor.. Ve "gecikmeli tavsiyeler"ine şöyle devam ediyor.. -Gazeteci iseniz, gazetecilik yapın, bankacılık yapmayın.. Bankacı iseniz.. Gazetecilik, cep telefonculuğu, petrol istasyonculuğu yapmayın.. Bankanızı hortumlamayın ve hortumlatmayın.. Necati Doğru'nun bu tavsiyelerine uymak, "Etibank-Sabah" yöneticileri için mümkün değil.. Onlar, Doğru'nun "yapmayın" dediklerini yaptılar.. Dileriz Aydın Doğan ve Mehmet Emin Karamehmet, Cem Uzan, bu tavsiyeleri dinler.. Bir hikaye var.. Vatikan, yamyamları Katolik yapsın diye bir misyoner göndermiş Afrika'ya.. Aradan bir süre geçince, misyonerden haber gelmez olmuş.. Vatikan bir papazı, o bölgeye göndermiş.. Papaz, yamyamların şefini bulup sormuş.. -Bir misyoner gelmişti buraya.. Ne oldu ona? Yamyamların şefi cevap vermiş.. -Çok nasihat edince, sıkıldık yedik onu, demiş.. ŞAKA
Hediye edelim!
ANAP ve MHP, ellerindeki kamu bankalarını, KİT'leri falan, Kemal Derviş'in yetki alanına bırakmıyormuş.. Bir önerimiz var.. Bunları özelleştirip, bir bölümünü Devlet Bahçeli'ye, bir bölümünü de Mesut Yılmaz'a hediye edelim.. Şimdiye kadar da kullandılar bunları.. Ama yine de ürküyorlardı.. Hiç olmazsa, bundan sonra babalarının malı gibi kullanırlar.. TAM TESLİMİYET
Milletvekilleri de kuzu gibi..
İktidar partilerinin Meclis gruplarındaki sessizlik, binlerce kişinin kapı-önüne koyulduğu medyadaki sessizlikten farklı değil.. "Liderler Oligarşisi" denilen sistem, milletvekillerini de siyasetin dışına çıkartıp, attı.. "Lider"in başarısızlığını ve ülkenin içine düşürüldüğü durumu tartışamadılar.. İnsan politikaya neden girer.. "Ülkeye hizmet etmek" ve "yükselmek" için.. Ama "lider"ler, onlara ne "hizmet", ne "yükselmek" imkanı tanıyor.. Ve koltuklarını bırakmamak için, kendilerini değiştirmek yerine, "dışarı"dan bir yeni ortak bulup, iktidarı (yani Hazine'yi) ona teslim ettiler.. İktidar partilerinin grupları da, medya gibi.. Oralarda da "kuzuların sessizliği" var.. Herbiri birer başbakan olabilecek, "mevcut liderler"den daha yetenekli nice politikacı, "yaşayan ölüler" gibi. Çıt çıkartamıyorlar.. Kemal Derviş, liderler oligarşisi sayesinde, hepsini birden by-pass edip, iktidara geldi.. Bu tablo, gerçekten acıklı..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |