T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kemal Derviş'e dost tavsiyesi

Günlerdir merakla beklenen Hazine ihalesi, dün, umulanın üzerinde bir talep ve daha aşağı faiz oranlarıyla sonuçlandı.Bu durumda, günlerdir tüyler ürpererek beklenen bugünkü borç itfasında, Hazine, paçayı kurtarmış sayılıyor. Piyasaların "kilidi"nin çözülmesi bekleniyor.

Kemal Derviş, piyasalardan "güvenoyu" almış durumda. Ekonominin iki buçuk-üç aylık bir süresi "nefes" almış halde. Ekonomiye Derviş'in eliyle takılan "oksijen tüpü"nün işe yaradığı görülüyor.

Ancak, dünkü Hazine ihalesiyle söz konusu olan "Kemal Derviş'e güvenoyu"nu "uygulamaya geçiş"e "yeşil ışık" olarak anlamak gerekiyor. Bütün mesele uygulamada. Bundan önceki program da, "teknik" açıdan ve "amaç-araç tutarlılığı" açısından ve "anti-enflasyonist" hedefleri nedeniyle tutarlıydı. Kağıt üzerinde itirazı zor bir programdı. Nitekim, bugün Derviş'e "güvenoyu" verenler, derhal o programın arkasında saf tuttular. Hatta, bundan önceki TÜSİAD Başkanı , "İlk kez önümüzdeki 10 yılı görebiliyoruz" diye bir açıklama yaparak, desteğini pekiştirdi. Burnunun ucunu göremediğini, bu sözleri sarfettikten bir ay geçmeden, program toslayınca, hep birlikte gördük.

Yeni programa destek çağrısında bulunan eski Hazine müsteşarlarından Mahfi Eğilmez, toslayan program için, "Benim bu programla ilgili varsayımlarım arasında 'önemli bir hata yapılmayacağı', 'siyasetin sorun yaratmayacağı', 'dışarıda bir kriz olmayacağı' gibi kabuller vardı" diyor.

Bu arada Kemal Derviş, damgasını taşıyan yeni programın başarı şansı konusunda ilk "hata sinyali"ni verdi. Eğer Hürriyet haberi doğruysa, ilk katıldığı hükümet toplantısında "İşlerin nasıl olduğu, nasıl yürüdüğü konusunda çok tecrübesizim. Bu konularda bazı acemiliklerim olacak... Ama işlerin nasıl olduğunu, nasıl yürüdüğünü bana öğreten çok iyi, çok değerli bir hocam var" diyerek Hüsamettin Özkan'ı işaret etmiş.

Şayet, hinoğluhince bir "hükümet içi cilve" yapmıyorsa şayet, ilk Türkiye'ye çok pahalıya patlayacak "acemiliği"ni ilk hükümet toplantısında ortaya koymuş demektir. "Kılavuzu karga olanın.." diye başlayan deyimin ne anlama geldiğini biliyorsa hatırlasın; bilmiyorsa, bir bilene sorsun.

Kemal Derviş, Türkiye'ye ve bugünkü pozisyonuna "hocası", "hocasının babası" yani Başbakan Bülent Ecevit, "hocası" ile aynı sıfatları taşıyan diğer başbakan yardımcıları Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli sayesinde geldi. Bunlar, "işlerin nasıl olduğu" ve "nasıl yürüdüğü"ne ilişkin başarılı olsalardı, Derviş'in Washington'dan kaldırılıp Türkiye'ye getirilmesine gerek kalmazdı. Derviş'i öneren IMF İcra Direktör Yardımcısı Stanley Fischer, destek vaadeden Dünya Bankası'ndaki eski mesai arkadaşları ve Amerika'nın "jeopolitik çıkarları" nedeniyle "anlayış" gösteren Hazine Bakanı, bunların "işler"i "iyi" yönettikleri ve yönetebilecekleri kanısında olsalardı; Kemal Derviş, Washington'daki düzenli hayatını bugün sürdürüyor olacaktı.

Derviş, insanüstü bir gayretle, iki haftadır dur-durak demeden, az uykuyla o toplantıdan buraya koşturup duruyor. Belli ki, bu hükümetin "sıfırı tüketmiş" olduğunu ve en önemlisi bu ülke halkının bu hükümete "nefret" düzeyinde bir duygu yoğunluğuna girmiş olduğunun farkına varamamış. İnsanların ona verdikleri "avans"ın, kendisini bu hükümetten farklı görmelerinden kaynaklandığını anlayamamış. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in olağanüstü popülaritesinin, bu milletin onu, "hükümetin karşısında mevzilenmiş" gibi görmesinden kaynaklandığını kavrayamamış.

Kemal Derviş, Türkiye'de toplam iki hafta ardarda yaşayamadı. Hazine binası, Bakanlıklar ve Ankara Hilton oteli arasında mekik dokuyor. Bu yüzden, "yolsuzluklar" konusunun, bu halkın vicdanında açtığı yara ve sebep olduğu infialin boyutları hakkında da yeterli ve gerekli ölçüde bir fikir sahibi değil. Dolayısıyla, İstanbul DGM Savcılığı'nın elindeki Etibank dosyası ile Zekeriya Temizel'in gönderdiği çizelgeden de haberdar değil.

Şu anda DGM Savcılığı'nın elinde BDDK'nın, Dinç Bilgin grubunun Türk Ceza Kanunu'nun 503., 504.,508. ve 510.; Bankalar Kanunu'nun ise 22/3. Maddeleri, Borçlar Kanunu'nun 410. ve 411. maddeleri ve ayrıca 4422 sayılı Yasa'ya aykırı işlemlerinden ötürü düzenlediği rapor var. İncelenmesi tamamlanmış konular 4; bu ay sonundan başlayarak, Haziran ayı sonuna kadar bitirilmesi gereken konular ise 15 adet.

Kemal Derviş, şu kanun maddelerini bir incelesin. "Banka hortumlama"nın ne olduğunu ve bunun "cezai sorumluluğu"nu bir öğrensin. Bunları yaparken, sakın Hüsamettin Özkan'a sormasın. Çünkü, söz konusu grubun, Hüsamettin Özkan'ın koruması altında olduğunu bütün Türk kamuoyu öğrendi. Korumanın sebebinin, herşeyi açığa çıkması halinde Hüsamettin Özkan'ın da başının yanması ihtimali olduğunu da, Türk kamuoyu biliyor. Gitsin, Cumhurbaşkanı'na Devlet Denetleme Kurulu'nu niçin çalıştırmak istediğini, başta Hüsamettin Özkan, bu "kriz"e, kimin neden sebebiyet verdiğini; bir sorsun, öğrensin.

"Dürüst" imajlı Zekeriya Temizel'in, başka "batık bankacılar" içerdeyken, niçin Etibankçıların dışarıda, hala medyanın bir bölümünün kontrolüne sahip olduğunu ve kendisinin, niçin, bu soruşturmayı bu kadar uzatıp, zamana yaydığını, kendisine sorarak öğrensin.

Ve, kendisine, bir daha sakın, yıkılıp gitmesi kaçınılmaz "hocalar" tutup; bunu ilan etmesin. Onlarla birlikte bataklığa sürüklenmeye ve Türkiye'yi sürüklemeye asla rıza göstermesin.

Dost tavsiyesi...


21 Mart 2001
Çarşamba
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED